Şevval Şahin'den daha çok şey biliyoruz

Türk Kahvesi eşliğinde günün keyfini çıkaralım şimdi... Bugün de birinden daha iyiyiz...

Eylül Kübra Uzun Eylül Kübra Uzun

Özellikle de son aylarda adını sıkça duyduğumuz Şevval Şahin…

Henüz 21 yaşında…

Geçtiğimiz yıllarda Türkiye Güzeli seçildi ama estetikli olarak güzellik yarışmasına katılması çok konuşuldu…

Erkek arkadaşının Miami’deki ultra lüks evinde pandemi süresini geçirirken sosyal medyada paylaştığı fotoğrafları ile çok konuşuldu…

Birkaç ay önce erkek arkadaşı ile verdikleri, birçok ünlü ismin de katıldığı doğum günü partisi ile çok konuşuldu…

Erkek arkadaşının partiden hemen sonra yapılan Covid testinin pozitif çıkmasıyla çok konuşuldu…

Partiye gelen bazı konukların da parti sonrası Covid testlerinin pozitif çıkması ile çok konuşuldu…

Bu duruma verdiği cevaplardan ötürü çok konuşuldu…

Sosyal medya hesabında Türkçe konuşurken her cümlesinde İngilizce kelimeler kullanması ile çok konuşuldu…

Son olarak da her ne amaçla çağırılmış olursa olsun “konuk olduğu” programda sunucuların sorduğu sorulara verdiği cevaplarla çok konuşuldu…

Gelelim asıl meseleye…

Şevval yurt dışında büyümüş, ana dili İngilizce olan Türk bir model…

Atatürk’ün herhangi bir sözünü bilmiyor olması, Fahrettin Koca’yı tanımıyor olması, İstiklal Marşı’nı söyleyemiyor olması onu ilgilendiren bir durum…

Yanlış ya da doğrudur, bu kısmında değilim…

Keşke o soruları cevaplayabilseydi tabii, orası ayrı…

Ancak genç bir kadının programın sunucusu olan hemcinsleri tarafından aşağılama, dalga geçme, küçümseme ve yargılama amaçlı programa çağırılmış olması hiç şık olmadı diyebilirim…

Bir kişiye eksiklerinin olduğunu anlatmanın ya da yargılamanın bile bir usulü vardır…

Ki bana soracak olursanız bu bile kimsenin haddi değil ya neyse…

“Kadına Şiddet”, “Ötekileştirme” diye herkes ayaklanırken, kendini toplumun üst seviyesinde gören kişiler tarafından bunun yapılıyor olması, hem de bunun kadınlar tarafından bir başka kadına yapılıyor olması daha büyük bir mesele…

Kendimizi başkasını eleştirerek, küçümseyerek iyi hissedebildiğimiz bir noktaya geldiysek de “VAY BU İNSANLIĞIN HALİNE…”