Hindistan’da Beyaz Kaplan, dünya genelinde Tekir!

"Milyoner olmak istiyorsanız ailenizi ve işlediğiniz cinayet(ler)i boş verin; buyurun Hindistan’a!" tadında bir film Beyaz Kaplan...

Eylül Kübra Uzun Eylül Kübra Uzun

Geçtiğimiz günlerde Netflix’te yayınlanan, Aravin Adiga’nın aynı adlı çok satan romanından Ramin Bahrani tarafından uyarlanmış 2020 yapımı Beyaz Kaplan’ı izlemeye çalıştım. İzlemeye çalıştım derken tabii ki sonuna kadar izledim çünkü yayınlandığı tarihte Türkiye’de izlenen ilk 10 yapımdan biriydi.

Beyaz Kaplan’ı görünce hemen aklıma beğendiğim diğer Hint filmleri geldi; Slumdog Millionaire, Lion, Dangal ve 3 Idiots gibi… Beyaz Kaplan’dan bu bahsettiğim filmler kadar iyi bir performans beklemesem de yakın bir şey bekledim. Olmadı tabii…

Eskiden Bollywood filmlerini pek seyredemezdim ancak son 15 yıldır dans ve müzikler biraz daha modernize edilip, oyunculuklar sadeleştiği için Hollywood ile sentezlenmiş Bollywood ilgimi çekmeye başladı diyebilirim. Artık sistemi en sert şekilde eleştiren ve bunu da alt metinsiz yapan, gerçeğe çok daha yakın bir Bollywood var.

Filmde işlenen kültür farkları birçok Hint filminde kullanıldığı için Beyaz Kaplan’da yeni bir şey olmadığını baştan belirteyim. Hintlilerin kast sorunu dedikleri sınıf farkını horozlar üzerinden anlattığı sahne benim en çok dikkatimi çeken detaylardan biriydi. Kümesteki horozlar ölüm sırasının kendine geldiğini bildiği halde isyan etmiyor, kümesten kaçmaya çalışmıyor. Tıpkı ülkedeki hizmetkarların efendilerine karşı ne yaşarsa yaşasın baş kaldırmayışları gibi…

Film bir kaza sahnesi ile açılıyor ve filmin yarısına kadar da o kaza anına kadar olan süreci toplumun alt sınıfından olan Balram’ın gözünden izliyoruz. Filmin başlarında Balram işe giriş sürecinde, kendine denk bir sınıftan gelen şoföre yaptıkları ile hırsının boyutunu bize küçük küçük vermeye başlıyor. İşte bu nedenle de final bizim için sürpriz olamıyor. Zaten izlediğim en kötü ve sonu en aceleye getirilmiş finallerden biriydi.

Kaza öncesi hırslı bir kişilik olmasına rağmen efendisine her koşulda itaat eden Balram; kaza sonrasında sahip olduklarından daha fazlasını elde etmek için her şeyi yapabilecek potansiyelde birine dönüşmeye başlıyor. Filmin sonunda da kümeste ölüm için sırasını bekleyen horozlardan biri olmadığını adeta bize ispat ediyor.

Filmin adını aldığı Beyaz Kaplan ise bir nesilde bir kere denk gelebileceğimiz ve Balram’ı simgeleyen nadide kaplan türü… Adeta Hindistan’daki hemen hemen herkesin horoz olduğu yerde ancak bir tane beyaz kaplan çıkar dedirtiyor.

Filmin mekan seçimleri ve çekim açıları Hint filmlerinin olmazsa olmaz görüntülerini içeriyor. Herhangi bir yenilik yok. Oyunculuk anlamında Balram’ı (Adarsh Gourav) izlerken yorulduğum sahneler oldu. Fazla karikatürize edildiğini düşünüyorum.

Balram’ın efendisini oynayan ve bir süredir Amerika’da yaşayıp, iş için Hindistan’a dönen Ashok (Raj Kumar Yadav) çabasız bir oyunculuk örneği göstermiş. Ashok’un eşi Pinky (Priyanka Chopra) de Hindistan doğumlu ancak çocukluğundan beri Amerika’da yaşayan modern, duyarlı ve sıcakkanlı bir kadın olarak filme güzel bir renk katmış.

Filmde bana en gerçekçi gelen karakter ise kuşkusuz Ashok oldu. Yıllarca ailesinden uzakta ve onlardan farklı bir hayat yaşamış biri olarak kilit anlarda Hintli ailesine benzer davranışlar sergilemesi çok gerçekçiydi. Sonuçta doğma büyüme Hindistanlı olup, ailesinin çalışanlarına sürekli kötü davrandığını görmüş biri olarak Ashok’tan hizmetkarlara karşı her zaman insancıl bir yaklaşım göstermesini beklemek de biraz saflık olurdu.

Balram, filmde Hindistan’ı güzel bir cümle ile özetliyor: “Hindistan iki ülkeden oluşur; aydınlık Hindistan ve karanlık Hindistan…” Filmin ilk yarısında alt kasttakilerin yaşadığı dünya olan karanlık Hindistan’ı izlerken, ikinci yarıda üst kasttakilerin yaşadığı, ancak onun da ne derece karanlık olabileceğini gördüğümüz aydınlık Hindistan’ı izliyoruz.

Filmde ana konu Hindistan’daki ırkçılık (Hintlilerin ifadesi ile kast sistemi) ve mutlu son(!) gibi görünse de aslında değil… Bu arada ırkçılık diyorum çünkü “Efendiler” işe aldıkları kişiye tekme atmayı, vurmayı, aptal muamelesi yapıp hor görmeyi normal sayıyor.

Beyaz Kaplan filminde siyasette dönen oyunlar, Hindistan’daki adalet sistemi, erkeklerin kadına bakış açısı, özgürlük ve sosyalizme kadar birçok konuya değinilmeye çalışılmış... Ancak bu yazdıklarıma ek olarak Balram’ın Çin Başbakanı’na yazdığı mektupta dünyaya egemen olmuş beyaz ırkın yerini sarı ve kahverengi ırka bırakacağını söylemesi filmin bir diğer önemli detayıydı benim için…

Sonuç olarak yapılmak istenen oldukça başarılı ve bol ödüllü Slumdog Millionaire’deki Hindistan görüntüsünü ve alt kastların yaşam şekillerini alıp, üzerine yine bol ödüllü ve oldukça başarılı bir Kore filmi olan Parasite’deki sınıf farkının insanı neler yapmaya itebileceğini ekleyelim ve Beyaz Kaplan’ı bulalım gibi bir film izledim. Siz de son yılların yükselen trendi olan Hint filmlerini seviyor ya da merak ediyorsanız Beyaz Kaplan’a bir şans verebilirsiniz tabii...

Eylül Kübra Uzun