Hayalet Fatma: Tıpkı Yorkshire Canavarı gibi...

"Günah bilip de susandaydı, görüp de ses etmeyendeydi!"

Eylül Kübra Uzun Eylül Kübra Uzun

Türkiye’nin iki haftadır zirvesinde yer alan Netflix dizisi Fatma’yı izledikten sonra, günlerdir neden zirveden inmediğini anlamış oldum. Özellikle de dizide geçen “Günah bilip de susandaydı, günah görüp de ses etmeyendeydi!” cümlesi bizim toplumsal yaramıza güzel bir vurgu olmuş. Tabii o da anlayanlara…

35 yaşında, temizlik yaparak geçimini sağlayan Fatma, hapisten çıkan kocasını ararken, bir yandan da otistik çocuğu ile birlikte hayat mücadelesi veren bir kadındır. Kaza sonucu çocuğunun vefat etmesi ve kocasının bir türlü evine dönmemesi ile Fatma, yavaş yavaş kocasının karıştığı karanlık bir dünyanın içine çekilir ve bu esnada birden fazla cinayet işlemeye başlar…

Senaryo Özgür Önürme’ye ait, yönetmeni ise Yaşamayanlar ve Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu’nun da yönetmenliğini yapmış olan Özer Feyzioğlu… Mekan seçimleri, konu ve çekim tekniklerinde üzerine konuşmayı gerektirecek bariz bir hata olduğunu düşünmüyorum. Çocukluktan gelen travmaların birikerek, kişiyi suça teşvik etmesi dizide güzel bir şekilde anlatılmış. Ancak senaryodaki hatalar dizide aceleye getirilmiş hissi uyandırıyor ve bu nedenle hikayede çok derine inemiyorsunuz.

“Kadın” temalı içerikler üretmede eksik olduğumuzu düşündüğüm için Netflix’in Bir Başkadır ile başlayıp, Fatma ile devam ederek güzel bir akım başlattığını düşünüyorum. Bir Başkadır’da olduğu gibi Fatma’da da ana karakter bir kadın, ancak Fatma dizisindeki kadın karakterimiz aynı zamanda bir seri katil…

“Toplum içinde yanınızdan geçse dikkatinizi çekmez.” denilen bir kadının gerçek hayatta hoş bir kadın olduğunu düşününce projede bir risk alındığını söyleyebilirdik ama Burcu Biricik’in üzerine çok düşünülmüş, seyirciyi hiç boşluğa düşürmeyen akıcı performansına bakınca bunun baştan beri hiç risk içermediğini anlıyoruz.

Daha önceki projelerini izlediğim ve oyunculuğu ile ilk günden beri dikkatimi çeken Burcu, her geçen gün ibreyi biraz daha yukarı taşıyor. Özellikle de “Star” diye adlandırdığımız birçok kadın oyuncumuzun yanında isminin pek de zikredilmediğini düşünecek olursak…

Malum bizdeki Starların (!) performanslarından çok fenomenlikleri ya da aşk hayatları konuşulduğu için iyi bir performans sergileyen, ekran önünde çirkinleşmekten korkmayan bir oyuncu görünce şaşırdığımızı söylersek pek de abartmış olmayız…

Burcu Biricik dışındaki oyunculardan Mehmet Yılmaz Ak’ı hem role çok yakıştırdım, hem de performansını çok beğendim. Daha önce oynamış oldukları projelerde de başarılı bulduğum Gülçin Kültür Şahin, Burhan Öçal, Deniz Hamzaoğlu, Kubilay Tunçer, Olgun Toker, Çağdaş Onur Öztürk diziye minik ama güzel birer renk katmışlar.

Ancak Uğur Yücel“Neden bu kadar etkisiz bir rol?” demekten kendimi alamadım. Adeta “Herhalde bölümlerin 40 dakika, dizinin de 6 bölümde bir sonuca varması gerektiği için yazara pek bir derinlik verilemedi.” dedirtiyor.

Senaryoda soruşturma açısından çok boşluk var, polisin bu kadar hata yapıyor olması bana biraz ütopik geldi. Hatta Fatma dizisindeki hatalar, 70’li 80’li yıllarda İngiltere’de “Yorkshire Ripper” olarak adı geçen seri katilin yakalanma sürecinde İngiliz polisinin yaptığı hataları aklıma getirdi. (O hatalar 40 – 50 yıl önce, günümüzdeki imkanların olmadığı bir zaman diliminde yapılmış.) Eğer Fatma dizisi ilginizi çektiyse o belgeseli de tavsiye edebilirim; yine Netflix’te, adı da Yorkshire Canavarı

Dizide belki de beni rahatsız eden tek sahne Fatma-Ekber-Ekber’in birlikte olduğu kadın (Melis Sezen) sahnesiydi. “Çalışma odasında Melis iç çamaşırı ile değil de, sabahlıkla oynamış olsaydı izleyiciye verilmek istenen mesaj anlatılamaz mıydı?” diye düşündüm ama bir cevap bulamadım. Bu nedenle “Dijital platformlarda neden bu kadar çok sevişme, çıplaklık, küfür, eşcinsel ilişki var?” önyargısı ile yaklaşan büyük bir çoğunluğa hizmet eden bir sahne olduğunu düşünüyorum.

Projeye hizmet ediyorsa, çıplaklık beni rahatsız etmez. Sadece sahnelerin neden çıplaklık içerdiğine dair altının doldurulmasını beklerim. Bazen öyle bir sahne vardır ki; onu kıyafetli çektiğinizde sahne tüm anlamını yitirir.

Sonuç olarak Türk dizi tarihine baktığımızda dijital mecralar sayesinde gerçekten başarılı işler gelmeye başladı. Fatma’nın da gerek performans, gerek içerik olarak kesinlikle izlenmesi gereken projelerden biri olduğunu düşünüyorum.