Medyada baskı dönemi biterken.. Gazeteciler özgür mü?

Seçim bitti, sonuçlar ortada: Kaybedenlerin birici sırasında Tayyip Erdoğan var. İkinci sırada Ahmet Davutoğlu, AKP üçüncü sırada, dörtte CHP, tabi ki Kemal Kılıçdaroğlu. Kendi pencerelerinden bakıp yine kaybetmedik diyecekler, kendilerini kandıracaklar.

Fatih Portakal Fatih Portakal

Kazananlarda; HDP ve Selahattin Demirtaş ilk sırada...
MHP nerede diyorsanız bence kaybedenlerin içinde; siyaset üretmeden alınan 'artan yüzde" onların için mutluluk verici olsa da sadece mutluluk, içleri acayip yanıyordur emin olun.
Üç beş güne kadar da hükümet kurma çalışmalarında neler yaşanacak onları da yaşayacağız.
Uzun aradan sonra ilk yazıda asıl yazmak istediğim aslında bizim mahalle; medya.
Artık medyanın da yaşadıklarımızdan ders çıkarması gerekiyor.
Her dönem kimilerinin güçlüye dayanma hevesinden kurtulması gerekiyor.
Bu görevin kamu adına yapıldığının unutulmaması gerekiyor.
Gazetecinin / habercinin kimseye "eyvallah"ının olmaması gerekiyor.
Gazeteci/habercinin çıkar ilişkisi içinde ne sermaye ile ne de siyasetçi ile bulunmaması gerekiyor
Gazetecinin/habercinin onurlu, cesaretli olması gerekiyor.
Zor zamanlarda susmanın, konuşmanın, yazmamanın hakla ihanet olduğunu hatırlaması, bilmesi gerekiyor.
Medya patronların, hükümetle/hükümetlerle başka iş ilişkileri içerisinde olmaması gerekiyor.
Patronun sadece medya ile ilgilenmesi gerekiyor.
Hatalar insanı olgunlaştırır, deneyim kazandırır. Ancak bu ülkede maalesef aynı hatalar bilerek yapılıp, ders alınmıyor. Hep bir desteğe, hem de güçlü bir desteğe ihtiyaç duyuluyor.

Bu kez hatadan gerekeni çıkaralım, kimileri için kaçınılmaz sonuç olan 'korkak gazeteci' damgasını darmadağın edelim. Onurlu olalım, konuşmaktan yazmaktan endişe duymayalım.
Geçmişte baskı yiyip susanlar bu dönem konuşacaklar, yazacaklar. Bir nevi "sabun pehlivanı" diyorum onlara, çok da cesaretli göreceğiz onları. Adaletli olsunlar yeter.
Susturulanlar ise gururla geri dönecekler, kaldıkları yerden devam edecekler.
Ben de kaldığım yerden sürdüreceğim; nasılsam öyle olmaya; eleştirel bakmaya, varsa sözümü söylemeye... İktidarın değil; varsa ezilen, varsa bastırılan, varsa yok edilmeye, susturulmaya çalışılanların yanında olmaya...
Bunu yaparken tek ölçüm rahatsızlık duymamak için vicdan terazimin dengeli olması, bunun için çaba harcayacağım.
Söz veriyorum nefsime, kendime...

fp

www.fatihportakal.com