Cesaretiniz var mı?

Yanlış politikalarınız şehitlerin gelmesine, insanların ölümüne, şehirlerin yakılıp yıkılmasına, boşalmasına neden oldu, olmaya da devam ediyor.

Fatih Portakal Fatih Portakal

Çok konulu, çok tartışmalı bir hafta daha bitti. Hafta sonu olunca, insan bir haftada ne yaşadık anımsamak ve hatırlatmak istiyor. Nedenine gelince üç beş ay sonra geri dönüp tekrardan okuduğumda ‘Hangi noktadaydık, hangi noktadayız?’ sorusuna yanıt bulmak için.

Aslında yapmak istediğim: Bugünün yaşanmışlığında öngörülerde bulunup, yarın ne gerçekleştiğine bakmak. Bir nevi yüzleşmek, isabetli tahminlerde bulunup bulunmadığımı görmek.

Bülent Arınç damgasını vurdu gündeme. Yine her zaman ki gibiydi her şeyi söylemedi, söyler gibi yaptı. Aba altından sopa gösterdi kendince: Tayyip Erdoğan’a mı? O kadar cesaretli olduğunu düşünmüyorum.

“Üç gün konuşulur, dördüncü gün biter” diyen bir siyasinin başına bu durumun gelmesi de siyasetin cilvesi olsa gerek. Yine de tebrikler, altı gün kadar konuşturdu kendini… ‘Özgül ağırlığı!’ sıfırlanmadı belki ama ekrandaki Arınç’ı izlediğimde ve sonrasında yazılıp çizilenleri okudukça “Ne duruma düştü koca Bülent Arınç?’ dedim.

Ne mi olur ileride? Paralel yaftası zaten yiyecek. İsmi, bir dönemin yıldız ismi Hüseyin Çelik ile ‘Casusluk ve Yasa Dışı Dinleme’ soruşturmasında geçiyor, her ne kadar bizimle alakası yok deseler de.

Bülent Arınç’ın ‘Avukatlık cüppemi giyerek onları savunmak geliyor’ sözü de iddalıydı. Kaymakamlara paralelin bizzat takipçisi benim diyen bir Tayyip Erdoğan bu cümleyi unutmaz, yargıya da unutturmaz! Ne acı, geldiğimiz durum neler yazdırıyor bize. Bülent Arınç’ı cüppeli değil de sanık durumunda kendini savunurken görürsek şaşmayalım.

O ve birkaç önemli eski AKP’li, Abdullah Gül de dahil olmak üzere yeni bir parti çatısı altında buluşur mu? Bunu da pek mümkün görmüyorum. Cesaret ister, hep liderin arkasına gizlenmiş kişilerin, cesaret göstermesi de kolay değil.

Hadi kurdular diyelim, bu partinin şansı olur mu Tayyip Erdoğan karşısında? Vallahi o siyasi çizgide değilim, olmadım da hiç. Dışarıdan tarafsız bir bakış açısı istiyorsanız eğer, evet, olabilir.

Çünkü, ahlaken siyasilere güvensizliğin arttığı, hatta iktidar partisine ‘bu nasıl dindarlık, bu nasıl yönetim anlayışı’ eleştirilerinin kendi mahallelerindeki yurttaşlar tarafından da sessizce dile getirildiği bir dönem yaşıyoruz. Olabilir.

Çünkü, bu kadar kutuplaştırmanın ve ötekileştirmenin olduğu bir dönemde evet, olabilir.

Çünkü, bu kadar yönetme bencilliğinin ortaya çıktığı bir dönemde evet, olabilir.

Çünkü, üretilen politikalarla yüzleşmenin yapılmadığı bir dönemde evet, olabilir.

Çünkü, bu kadar dalkavuğun olduğu bir dönemde evet, olabilir.

Çünkü, eğer böyle bir oluşum olacak olursa içlerindeki bazı isimlerin yurtaşa, topluma ve sınırlarımızın ötesine güven mesajı verme durumu da var. Evet, olabilir.

Ama her şeyden önemlisi Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkabilme cesaretini göstermeleri gerekiyor.

Bu Kaçınçı ‘Eylem Planı’

Bilmem kaçıncı terörle mücadele eylem planı açıklandı. Uzun ismi: Terörle Mücadele Ve Rehabilitasyon Eylem planı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu Mardin’de 10 maddeyi detaylandırdı. Şehirler inşa edilecek, para yardımı yapılacak, il ve ilçelerde fikir meclisleri kurulacak, yerel yönetimlerin alanı genişletilecek, ancak burada yetki seçilmişe değil, atanmışa verilecek, nasıl olacaksa artık! Ve zararlı unsurlar, karşısında devleti bulacak.

İsim çok afilli yine… Zaten başlık konusunda oldum olası başarılıyızdır. İş uygulamaya geldiğinde koltuk sevdası öne çıkar, geriye sadece bilmem kaçıncı eylem planı diye ismi kalır.

Bunun da olacağı o gibi. Hükümete yakın gazetelerse yeni ve hiç duyulmamış bir şeymiş gibi başlıkları kullandılar. Maalesef iktidar gazetecisi olunca ortaya çıkan bu. Çoğunun başlığı bile aynıydı. Tek bir haber mutfağından çıkmış gibiydi, utanmayarak okudum, çünkü yüzü kızarması gereken onlar: “Kardeşlik seferberliği”

İşe yarar mı? Keşke yarasa, ama hayır, bir şey çıkmaz diyorum ben. Afilli isme sahip eylem planı, biz yurttaşlara özlediğimiz barışı, hayalini kurduğumuz Türkiye’yi getirmekten uzak geldi. Samimiyetten uzak yine, yapılacak önemli seçimlere hazırlık, oy tüccarığı havasında…

Siz de sorun şu soruyu ‘Muhatap kim?’

‘Milletin ta kendisi’, diyor başbakan. Süslü cümlelerden biri. İnanın ne anlama geldiğini sorsanız Ahmat Davutoğlu bile tam açıklayamaz.

Mücadeleyi terör örgütü ile vereceksiniz, muhatabınız ise siyasi yapı HDP olması gerekmiyor mu? Hatta yeri geldiğinde İmralı, hatta yeri geldiğinde Kandil olması gerekmiyor mu? 2009 Oslo’dan 2015’in ilk aylarına kadar yaptığınız neydi? Neden yaptınız?

Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın baldıran zehiri sözü ortada asılı hala dururken, samimiyetsiz sürecinizde sözü geçen bir bakanın 2015 baharında barış geliyor kandırmacası unutulmamışken, Beşir Atalay’ın Kandil’e de gidilebilir çıkışı o zamanlar hakaretlerle karşılanmıyorken, peki bunları neden söylediniz?

Yanlış politikalarınız şehitlerin gelmesine, insanların ölümüne, şehirlerin yakılıp yıkılmasına, boşalmasına neden oldu, olmaya da devam ediyor.

Sizler millettten özür dileyeceğinize, gidip Mardin’de türkü söyleyip, çocuklarınıza göstermek için akıllı telefonlarınıza kayıt yapıyorsunuz, sorumlululuk bizde değil rolü yapıyorsunuz, ayıptır.

Muhatap alınması gerekenler ortada, hükümet bildiği bu gerçeği bu ortamda uygulama cesaretini gösteremeyecek. İstenilen bir başkanlık var. Bunun yolu da sandıktan geçiyor. Tayyip Erdoğan ve 20 kişilik ekibinin çizdiği yol haritasında şu an için başka bir eylem planını dillendirmek mümkün değil. Aksi cesaret işi…

Ahmet Davutoğlu’nun belirleyici ve uygulayıcı rolü olsa belki, ama o da mümkün görünmüyor.

Diyelim ki, Ahmet Davutoğlu ‘one minute’ çekip, tekrar çözüm masasını kuralım dedi. Zor ihtimal de olsa olabilir! O zaman hükümet ve devlet yetkilileri lütfen samimi olun, olan biteni bizlerle paylaşın.

Yakın geçmişteki gibi terör örgütüne lüzumsuz methiyeler düzmeyin, attığı başlıklarla sizlere yarardan çok zarar getiren medyanıza kulak asmayın. Medyayı şekillendirmeyin, devlet eliyle manupüle etmeyin.

Unutmayınız, eninde sonunda muhatabınız tabi ki, Millet. 32 yıllık PKK terörünün bitirilmesi konusundaysa sadece Millet değil, aynı zamanda diğerleri? HDP, Abdullah Öcalan ve Kandil. Çünkü elinde silah olan orası. Birkaç ay evvel yaptığınız gibi, bu kez samimiyeti unutmadan, oy hesaplarına kapılmadan. Ve gerekirse içemediğiniz baldıran zehirini içecek cesarete sahip olarak.

ABD, Bu Fotoğrafı Neden Paylaştı?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Latin Amerika seyahati yolculuğunda, uçaktaki gazetecilere konuştu.

Flaş cümle, ABD’ye çaktığı cümle: ‘Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’deki teröristler mi?’

Bitmedi, devamı var: ‘Ortağını seç. Dost dediklerimiz gereğini yapmıyor.’

Sanki ilk defa ABD’ye yapılıyor bu sitem. Terör örgütü mevcuduyetini nasıl sağlıyor? Silah desteği hiç bitmeyen bir örgüt. Parayı basıyor, ABD, Rusya ve Batı dahil her yerden silahı alıyor.

Türkiye bunu bilmiyor mu? Yıllardır biliyor, elden bir şey gelmiyor. Hükümetler bu sorunu bitiremediği için para olduğu müddetçe silah da bulunuyor.

Bence Cumhurbaşkanı’nın bu sefer ki çıkışı o fotoğraf karesinden kaynaklanıyor: Başkan Obama’nın temsilcisinin Kobani’de PYD generali ile el sıkışırken verdiği gülen yüzlü poz. ABD istemese o poz hayatta servis edilmez, gazetelerde basılmaz, internette yayınlanmaz, istedi ve servis etti. Kabul edelim etmeyelim mesajı da gönderdi.

Bunu Türkiye de biliyor.

Mesaj ne?

Bir: Türkiye, benim stratejik ortağım, ama bu bölgede PYD’de de benim stratejik ortağım. Bak el sıkıştım onunla ve bu ortaklık şu an sürüyor.

İki: Benim için dostluk bir yere kadar, önemli olan ABD’nin çıkarları ve hedefleridir. Bu da iyi biline.

Üç: Benim startejik ortağım bir terör örgütü değil, en azından Türkiye de bu gerçeği kabullense ya da kabullenmeye başlasa iyi olur.

Türkiye ne yapar sizce? Yaşayıp göreceğiz. Ya PYD terör örgütü olarak görülmeye devam edilecek, ki ABD ve Rusya’ya rağmen ya da önceki U dönüşlerde olduğu gibi bir dönüş yapılacak, aheste aheste… Nasıl olsa alıştı Millet artık!

Ben, U dönüş olacağı kanaatindeyim. 180 olmasa bile 90 olabilir. O da, ABD ve Rusya destekli PYD’ye Suriye’nin kuzeyinde gözyumma. Aksini düşünemiyorum, aksi olursa şaşırırım. Cesarete şapka çıkartırım…

Bu işin sonu nereye varır derseniz, varılacak son, yönetenlerin vereceği kararlarla yakından alakalı! Ya ABD’nin istediği noktaya geleceğiz veya ABD ile de belki sıcak bir çatışmanın yeri gelecek içinde olacağız. Az beklemek yeterli…

Portakal.

fatihportakal.com