Ya güvendikleri dağlara kar yağarsa...

Ya güvendikleri dağlara kar yağarsa...

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

Düşünüyorum, üzülüyorum, bazen kendime kızıyorum… ‘Bu karar sana yakışmaz . sen tercihini taa 1968 yılının Kasım ayında yani bu mesleğe başlarken vermiştim. 50 yıl sonra döneklik etme 'diyorum ama galiba pes etme zamanım geldi.

Doğrusunu isterseniz bütün suç sizin. Her konuda yalancı, sahtekar, maddi çıkarcı, ciğeri beş para etmeyen insanlara inanmayı tercih ediyorsunuz. Size gerçekleri anlatan hatta her şeyi göze alıp gözünüzün içine sokan insanlara da düşman gibi bakıyorsunuz.

Hadi magazin yani şu ünlüler dünyası ülke kaderine direkt etki yapamaz. Uzun vadede tehlikeli olur. Ama ciddi konularında biraz olsun düşünün. Yalan ile dolanı ayıklayın. Bazı insanlar sizi koyun gibi güdüyor bunu fark edin artık.

Bilmem incecik hislerimi anlatabildim mi? Bundan sonra ben de düzenin adamı olacağım. Etliye sütlüye karışmayacağım , madalyonun arka yüzünü araştırmayacağım. Kim ne derse 'Haklısın, doğrusun’ deyip eyvallah çekeceğim. Dediğim gibi zaten siz bu insanları baş tacı etmeye alıştınız. Kim bilir belki de doğruları sevmiyorsunuz. Duymak istediklerinizi anlatan kim ise, ona inanıyorsunuz.

Bayram değil seyran değil nereden çıktı bu demeyin. Gerçekten yalan dinlemekten sıkıldım. Size doğruları anlatırken cahil çıkarcılar le savaşmaktan bıktım.

Geçen gün yine Adliyedeydim. Bir sarışın hatunun yaptıklarını yazdım diye mahkemeye vermiş. Gidip kendimi savundum. Allahtan iyi hukukçu arkadaşlarım var.

Bir özel Tv kanalında de üç-beş bin liraya program sunarken , yolunu pardon adamını bulan bir hatun, TRT'den çuval dolusu para almaya başlamıştı. Bu paraya değer bir liyakatı vardır, alır tabii ki. Ama kariyer sıfır.

Bunu da bana TRT'nin 35 yıllık yapımcıları anlattı. ‘Biz ayda 5 bin liraya talim ederken, bu kız torpili sayesinde on binlerce lira alıyor’ deyip ağladılar. Velhasıl içimden hiç eksik olmayan Don kişot duygusunu gıdıkladılar.

Mahkeme devam ettiği için bu kadar bilgi verebilirim. Ben ölene dek yaptığım her şeyin hesabını veririm. Ama fırsatları hiç kaçırmayan sözde uyanıkların gün gelir eli ayağı dolanır. Ya 24 Haziran günü güvendikleri dağlara kar yağarsa...

O çok sevdikleri(!) güvendikleri ağabeylerini bakalım bulabilecekler mi?

Ağabeyler bir gün başının çaresine bakacak. Yandaş veya yalakaların halini hep birlikte göreceğiz. Daha geçen gün bunun provası yapıldı.

Aylardır her akşam TV kanallarını dolaşıp, yalan söyleyerek algı operasyonu yapanlar daha açıkcası ülkeyi ortaçağa götürmek için çırpınanların çoğu milletvekili adayı bile yapılmadılar.

Bakalım şimdi onları hangi kanal TV programlarına çağıracak? Çağırsalar da ne diyebilecekler?

Geleyim saadete... Yalanlara inanmayı seven, hem çocuklarının hem de ülkenin geleceğini düşünmeyen insanlara kızdığım ve 'ne yaparsanız yapın, ne severseniz sevin' dediğim doğru. Peki siz böylesiniz diye ben ve benim gibi düşünen gazeteciler devamlı yalan-dolan mı yazsın? bunu mu istiyorsunuz?

Geçen hafta bir büyük gazetede gördüm. Her gün TV de karşınıza gelen iki bayan sunucu poz vermişler. Olabilir. Ama bu fotoğrafın altına ‘yuva yıkan TV'ci kadınlar buluştu’ yazmak gerekir. Birisi halen bebek bekliyor. Kadınlara ideal kadın dersleri veriyor. Sık sık ağlıyor. Yani duygu sömürüsü yaparak reyting almaya, gazetelere haber olmaya uğraşıyor. Eşi kendini 'iş adamı 'olarak tanıtıyor .

Daha önce evlendiği kadın, bana başka bir meslekten söz etti.

Sanırım kızımız bu yüzden hiç işsiz kalmıyor. Bir TV'den ötekine geçişi iki gün sürüyor. TV lerin üst düzey yöneticileri ile kontak kurabiliyor.

TV'ci kızımız yasak aşk yaşadığı günlerde işine yakışmayan bir hata yaptı. Erkek evli, TV yıldızı bekar iken gemi ile tatile çıktılar. Kızın gözündeki aynalı cam tarihi belge oldu. Çünkü bu fotograflar ile facebookda eşe dosta hava atacağım derken, sevgilisini reklam etti. Bu ilişkiden şüphelenen eşi de gördü.

O kadar kibar ve asil bir kadın ki, hiçbir şey talep etmeden hemen ayrıldı. Sadece beni iki kez arayıp 'sakın yanlış anlamayın. Ben bu evliliği bitirdim. Eski eşimin neler yaptığı hiç umurumda değil. Ancak o Tv sunucusunun gerçek yüzünü bilin diye yazıyorum' dedi. Bir daha da aramadı.

Ben de olayın hiç üzerine gitmedim. Aslında mizah tarihine geçerdi. Paparazilerden kaçarken, sevgilisinin gözlük camında yasak aşkını itiraf eden Tv sunucusu milleti çok güldürürdü. İyi karar vermişim. TV sunucusu ile o bey evlendi, şimdi bebek bekliyorlar. Bunlara eyvallah da Türk halkını salak yerine koyan konuşmalar ve duruşlar insanın sinirini bozuyor. Hele o fotoğraf...

Diğer sarışını ise taa 30 yıl öncesinden tanırım. Magazin muhabiri idi. Kız ünlü gazeteci olmayı o zaman kafasına takmış olacak ki, kısa aman sonra evli iki çocuk babası bir meslektaşıyla görülmeye başladı. Görülmeye derken çok kibarım. Resmen sevgili oldular.

Maceralar ile dolu uzun yoldan sonra magazinci sevgilisi, eşinden ayrılabildi. Çünkü babası gelinini çok seviyordu. Bu TV'ci kızı gelin olarak kabul etmiyordu. Zaten ilk gelin boşandıktan sonra da kayınpederinin evinde yaşayıp, iki yavrusunu büyüttü.

Sarışın Tv yıldızımız yuva yıkan kadın oldu ama piyasaya karşı rahatladı. Bütün artistler ve şarkıcılar durumunu biliyordu. Evlendiler, boşandılar derken kızı oldu Tv yıldızının. Bütün bunlar bir kitapta anlatıldı. Bir kitap bu evliliğin içindeki tüm sırları yazar. Polisler, karakollar, mahkemeler kısaca macera filmi gibi bir evlilik.

Şimdi her allahın günü ekrandan milyonlara akıl fikir veriyor. Tabii ki izleyenlerin çok büyük bölümü ilkokulu zor bitiren gariban kadınlar. Aklı başında insanın izlemesi imkansız. İşte bu yüzden bu kızımız reyting rekorları kırıyor.

Böyle bir ülkede, böyle bir ortamda 'Ben halka doğruları yazacağım' diye direnmek, salaklık değil mi? dürüst, en doğru, en cesur görüyorsa benden bu kadar. Tam 50 yıl yetmez mi?