Sarayın sanatçıları

Dedim ya bu sanatçılar öyle veya böyle bizim sanatçılarımız. Hepsi saraya layık.

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

‘Saraya çağrılan ile çağrılmayan, giden ile gitmeyen’ diye ayırım yapılamaz. Başta TRT olmak üzere bütün kapılar hepsine açılmalı. Saray davetlerine katılmayan Türkan Şoray, Tarkan, Sezen Aksu, Nilüfer, Cem Yılmaz‘ın milyonlarca hayranı olduğunu unutamayız.

Kapında dik duruşu, konuşma tarzı hatta ses tonu ile saygı uyandıran hatta korkutan bir adam duruyor. Elindeki zarfı uzatıp ‘Sizi aramızda görürsek çok mutlu oluruz efendim’ diyor. Zarfın üzerinde kocaman bir ‘Cumhurbaşkanlığı amblemi’ var. Heyecanla zarfı açıp okuyorsunuz. Ankara'da Beştepe‘deki bir kutlamaya davet ediliyorsun.

Özel bir gün, çok özel hatta şerefli özel bir davet. ‘İş durumuma bakayım, ben size bildirim’ diyor, kapına kadar gelen görevliye teşekkür ediyorsun. Böyle bir durumda kaç kişi ‘hayır ben gelmiyorum’ diyebilir?

Komşunun kızının nişanına çağrılmıyorsun. Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayına davet ediliyorsun. Bu bir bakıma resmi bir görev.

Ve hemen düşünmeye başlıyorsun. Şayet gidersen muhalif medya hemen başlayacak yazmaya. ‘Sarayın soytarısı’ gibi çirkin yakıştırma hatırlanacak.

Oysa Cumhurbaşkanı’nın davetlisi olarak gidiyorsun, orası da cumhurun evi. Bir bakma devletin görevine gideceksin ama… bunu anlayan kim? Resmen hedef oluyorsun. Son seçimde AKP'ye oy vermeyenlerin hedefisin.

Oysa sen yıllardır tırnaklarınla kaza kaza bu noktaya gelmişsin. Milyonlarca kişi senin şarkılarını, filmlerini sevdiği için baş tacı yapmış. Cumhurbaşkanı davetine gidince sanatında bir değişiklik mi oluyor? Veya gitmeyince sanatın mı bitiyor?

Kimsenin mantıklı düşünmeye ve dürüstçe karar vermeye niyeti yok. Ya ‘Sarayın sanatçsı’, ya da ‘Saraya karşı çıkan sanatçı’ oluyorsun.

Şimdi böyle bir durumda kendinizi Türkan Şoray, Nilüfer, Sezen Aksu, Tarkan, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar‘ın yerine koyun. Bu en büyük starların saraya davet edilmeyeceği-unutulduğu veya istenmediği imkansız.

Bu olasılığı aklıma getirmiyorum ama onlar hiçbir davetde çekilen hatıra fotografında yoklar. Sadece Şener Şen gibi ödül almaya gidiyorlar.

Fazıl Say gibiler de konser veriyor. Belki son yıllarda ‘nasıl olsa gelmez’ diye isimlerinin üzerine çizik atılmış olabilir.

Havalimanı VİP salonunda Cumhurbaşkanı’nın doğum günü kutlama törenine davet edilmemiş olabilirler. Sarayda toplu fotoğrafda yer almadıkları için Cumhurbaşkanı’na karşılar mı? Veya sevmiyorlar mı? Kim biliyor bu soruların yanıtını?

Hemen bardağın dolu tarafına bakalım. Hiçbir daveti kaçırmayan Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Hülya Koçyiğit, Yılmaz Erdoğan, Muazzez Ersoy, Emel Sayın, Alişan, Zerrin Özer, Cengiz Kurtoğlu, Yavuz Bingöl yüzde 49'u mu yani seçmenin diğer yarısını mı temsil ediyor?

Yani AKP ye oy vermeyen, Erdoğan’ı sevmeyen grubun sanatçısı mı onlar? Kim biliyor bu sorulan tam yanıtını. Emel Sayın’ın Kemal Kılıçdaroğlu’nu daha çok sevdiğini iddia etsem, beni kim yalanlayabilir? Ajda Pekkan’ın istemeyerek ağlaya ağlaya saraya gittiğini söylersem… Mesela yani… Hadi Kasımpaşa kızı Muazez Ersoy koşa koşa gidebilir ama...

Bir de politik olan sanatçılar var. Bülent Ersoy, Kadir İnanır, Ajda Pekkan, Hülya Avşar, Mahsun Kırmızıgül gibi… Onlar da iki tarafa da oynuyorlar. Bir davete gitmişse, daha sonra ki iki davete katılmıyor. Çekilen toplu fotografda bulunmuyor.

Dünya görüşü bilinen daha doğrusu rengini 17 yıl önce gösteren Fatma Girik, Leman Sam, Zülfü Livaneli, Edip Akbayram, Sıla gibi olanlar bu konuda çok rahat. Onlar zaten davet edilmiyor. İsteseler de sarayın yalakası olamazlar.

Halkımız sesini veya tipini sevdiği sanatçıları dinliyor veya izliyor. Canı kimi isterse onu seviyor.

Bu köşk ziyaretleri veya yakıştırmaları onları ne kadar ve nasıl etkiliyor? İşte bu önemli. Burada biraz durup objektifi yakın planda zoom yapalım. Çünkü bu açıda para var, maddi çıkar var…

Şayet ‘Sarayın sanatçısı olursan TRT'ye gidince kapılar hemen sonuna dek açılıyor. Müdürler sana hayır diyemiyor. ‘Bilmem ne beyin selamı var’ bile denmesine gerek yok. TRT müdürleri Saray’ın kimi sevdiğini çok iyi biliyor. Verdiğin proje hemen inceleniyor. Zaman ve bütçe uygun ise gerçekleşiyor.

Saray kadrosunda olup da TRT den faydalanmayan çok az kişi var. Çok işi olduğu için TRT ye başvurmamıştır. Dizilerde oynaması, TRT Müzik de program yapması para demektir. Yani boşuna değil bu Saray merakı. ‘Sarayın soytarısı’ olarak anılmak sadece TRT ile kalmıyor.

Yaz aylarında bütün düğünlerde bu sanatçılar çağrılıyor. Hani şu gelin ile damadın başından Amerikan dolarları atılan Anadolu aslanları düğünlerinin solistleri hep sarayın kontenjanı. Belediyelerin organize ettiği festivaller de onların ekmek kapısı.

CHP ye sempati duyan bir şarkıcıya AKP li belediye günahını bile vermez. Vermiyor da zaten. Ama madalyonun tam tersi de var. CHP'li belediyeler de saray soytarısı diye aşağılan sanatçılara iş vermiyor. Onlar da kendi siyasi görüşlerindeki şarkıcıları konserlerine çağırıyor.

Sonuçta her konuda olduğu gibi, sanat dünyası ve sanatçılar da bölünme çukuruna batmış, kurtulmak için da debelenip duruyorlar. Bu çukuru kim nasıl kurutacak henüz belli değil.

Bölünmenin temelini, iktidara yaranmak isteyen birkaç radyocu, menejer ve organizatör ve bu işlere bakan danışman attı. Çevresini iyi gören vizyon sahibi bir irade için ‘barış’ çok kolay iş. Bir gün içinde herkes ‘sarayın sanatçısı’ olabilir. 16 Temmuz günü Yenikapı’daki tarihi mitinge katılan sanatçıların hepsi davetliydi... Hepsi koşa koşa gittiler. Hatta denizden motor ile.

Umarım ayırım kalkar, kardeşlik yeniden başlar. Çünkü bütün sanatçılar Türk halkının sanatçıları. Onları Türk halkı seviyor.

Neden bir grup ekmeğe muhtaç iken diğer grup avucundaki dolarları Kıbrıs kumarhanelerinde havalara atsın. Devletin özel ambulans uçağında Avrupa ya götürülen sanatçıları da Anadolu da imkansızlık içinde çalışan bir küçük Devlet Hastanesinde ilaç parasına muhtaç sanatçıları da görüyoruz.

Dedim ya bu sanatçılar öyle veya böyle bizim sanatçılarımız. Hepsi saraya layık. Onları siyasi görüşleri yüzünden kenara atmak vicdanlı insanların kararı olamaz.