Türk sinemasının 4 yapraklı yoncası

Şoray, Girik, Akın hakkında kim kötü laf ederse çarpılır. Dördü de Allahın Türk milletine gönderdiği en büyük lütuftur.

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

Yonca, son kez üç yaprakla Fatma Girik’in başında toplandı. Hatırlarsınız Fatma Girik Bodrum'daki evinde düşüp kalça kemiğini kırdığı zaman, ziyaretine diğer üç yonca yaprağı da gelmişti. Türk sinemasının ünlü ‘Dört yapraklı yonca’sı uzun bir aradan sonra canlanmıştı.

İstanbul'daki hastane odasında bacakları alçı içinde yatan Fatma’nın yanında Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın vardı. Ama İstanbul da ki beyin ameliyatından sonra Hülya Koçyiğit yoktu. Akıllara kötü kötü düşünceler geldi. Acaba mı? dendi.

İlk buluşmanın ardından sosyal medyadaki isyanları görenler hemen şunları hatırladı. ‘Türkan, Fatma, Filiz baş tacımızdır. Onları her zaman sevdik ve seveceğiz. Ancak AK Parti geldikten sonraki Hülya Koçyiğit artık halkın değil, sarayın sanatçıdır. Gitsin Beştepe’de Emine hanımın davetlerinde ne yapacaksa yapsın’ diye yazmışlardı.

Yani Türk sinemasının 50 yıllık ‘Dört yapraklı Yoncası’nı bozmuşlardı. Yonca üç yaprağa düşmüştü. Oysa Koçyiğit Güney Doğu'daki ‘Barış’ veya ‘çözüm süreci ’ kanaat önderlerinden biri idi. ‘Kürt sorunu bitsin’ diye aylarca Güneydoğuda köy-kasaba dolaşmıştı.

Ama halkımız Koçyiğit’in bu iyi niyetli girişimde nedense hep kötü niyetler aradı. Koçyiğit vitrindeki kişi olduğu için aradan kaç yıl geçmesine rağmen hala en çok konuşulan kişi.

Damadı Ender Alkoçlar, Antalya Konyaaltı Plaj ihalesine girer hemen Hülya Koçyiğit akla gelir. Torununun eşi aktör Engin Altan Düzyatan Vakıfbank reklamlarını kapar yine Koçyiğiyit akla gelir.

Hatta Engin Düzyatan’ın TRT'deki dizileri de Koçyiğit’in kafasında patlar.. Velhasıl Hülya Koçyiğit, ‘Beştepe Sarayının demirbaşı’ gibi görülür. Anti AK Partililer 50 yıllık arkadaşı Fatma Girik’in hasta ziyaretine gitmesini bile kabul edemiyor.

Bu durum üç sanatçı arkadaş arasında nasıl yorumlanıyor? Koçyiğit’in bu özel durumu arkadaşlıklarını etkiliyor mu? Sosyal medyanın yorumcularının bazen hakarete varan düşünceleri onları etkiliyor mu? Şu ana kadar bu konularda ‘Dört yapraklı yonca’dan en küçük ses çıkmadı.

Dördünü de aynı zamanlarda tanıyan, ne zaman, nerede ne düşündüklerini iyi bilen bir arkadaşları olarak şu yorumu rahatlıkla yapıyorum.

Dört yapraklı yonca, tarih boyunca birbirine saygılı davrandı. Bir gün olsun bilerek kalp kırmadılar. Arkadan konuşmadılar, ekmekleri ile oynamadılar.

Biz magazin gazetecileri onları birbirine düşüremedik. Bir gün olsun Türkan Şoray’ın ağzından meslektaşları hakkında kötü söz duymadık. Filiz Akın her zaman çok saygılı ve kibar kadındır. Değil konuşmak, konuşulan ortamda bile durmaz.

Sinirlendiği zaman veya yanlışı görünce sesli konuşan hatta en sert eleştiren sadece Fatma Girik’tir Zaten onun sıfatı ‘Erkek Fato’ değil mi. Ama arkadaşları kalbinde kötülük olmadığını bilir. Ve Fatma arkadan dediğini aynen yüzüne de söyler.

Hangisi olursa olsun. Böyle olunca da kin-kırgınlık filan olmaz. En fazla özür ile iş orada biter. Hedef tahtasına konulan Hülya Koçyiğit’i ‘Sarayın Sanatçısı ‘diye kıskanmak, eleştirmek akıllarına bile gelmedi-gelmez.

Çünkü Hülya'nın ne kadar iyi kalpli, kibar, saygılı ve düşünceli olduğunu iyi bilirler. Ben şahsen 50 yıldır kimseye karşı sesini yükselttiğini görmedim-duymadım.

Hülya Koçyiğit tam tersi herkesi buluşturmak-birleştirmek için uğraşır. Türk sinemasında herkes Koçyiğit’i sever. Sevmeyenler ise acemi politikacılar ile gerçekleri karıştıran gazetecilerdir. Ve tabii çıkarı için konuşan kötü kalpliler.

Türk sinemasına ömrünü vermiş tüm ışıkçı-sesçi-kameraman-dublaj- montaj- yardımcı oyuncu, yönetmen ve yapımcılara sorun. Hepsi Koçyiğit için melek gibi kadın diyecektir.

Koçyiğit uzun süre Gülşah Film’in patronu idi. Yani gizli yapımcılık da yaptı. Üç- beş cahilin sosyal medyadaki sallamalarına bakıp da Koçyiğit hakkında kötü konuşmayın lütfen.

Sadece Koçyiğit değil diğerlerini, için de aynı sözleri hiç düşünmeden yazacağım.

Şoray, Girik, Akın hakkında kim kötü laf ederse çarpılır. Dördü de Allahın Türk milletine gönderdiği en büyük lütuftur.

Genç oyunculara ders olarak okutulmalılar.