Sosyal medyanın gazabına uğrayan ünlüler ders alıyor mu?

Sosyal medyadaki klavye silahşörleri çok acımasız...

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

ÜYıllarca duyduk-gördük ve yaşadık bunları. Hatırlatmak da fayda var. Magazin haberlerini deyip geçmeyin.

Savaş haberlerinden daha zor koşullarda üretiliyor.

‘Gazetelerin genel yayın müdürleri beni severler. Hakkında kötü haber asla çıkmaz. Bir telefon ile o yazıyı tavana...’

‘Gazete genel yayın müdürleri beni beğenir. Yemeğe çıkmak bile yeter. Veya gazetede odasına gider kahvesini içerim. Belki biraz elimi tutar. Ama gazeteden de kimse bana zarar veremez. Hele o muhabir takımı asla. Ben hep ailenizin iyi kalpli kızı kalacağım.’

’Hele o gazete benim için kötü bir şey yazsın. Kan kustururum onlara. Çünkü TV müdürü dizilerinde başrol oynamam için çiçekler ile evime gelirken… bir muhabir parçasının haberini mi koyarlar gazeteye..’

’Tv’lerin magazin haberlerinde bana asla kötü haber yapamazlar. Bilirler benim çevremi. Bir daha hiçbir mekandan içeri giremezler. Yer altı dünyasına yakınlığımı hepsi iyi bilir. Kaç tanesi enişteniz olur’

Şimdi tüm bunlar bitti. Ünlü şarkıcılar, oyuncular, Tv spikerleri kısaca ünlü kadınları artık zor günler bekliyor. Hatta ağabeylerine güvenen erkekler de… Yani ‘Ankara ki ağır ağabeyler beni özellikle eşimi çok severler. Biz saray davetleri protokolunda varız. Medya patronları da bizi sever. Evlerinde konuk ederler. Hangi muhabir bize kötü haber yapacak?’ diyen kendine çok güvenen son 15 yılın medyatik kişiler…

Evet biraz önce dediğim gibi bu havalar-masallar-pozlar-resimler bitti. Çünkü ‘adına ‘sosyal medya’ denilen bir olgu var. Twitter, facebook, instagram ‘denilen paylaşım siteleri kendine çok güvenen ünlü kişileri resmen cellat gibi…

Babanızın 30 gazete ve Tv si olsun, sosyal medyanın gücü yanında bir hiçsiniz. Bir gün içinde yok da olabilirsiniz, en tepedeki en sevilen kişi de. Yaptığınızı iyi veya kötü en fazla üç saat içinde milyonlarca insanın karşısındasınız. Bu gerçeği iyi hesap edemeyen, Türkiye’ yi eskisi gibi güçlülerin cenneti sanan birkaç kişiyi örnek göstermek gerekiyor.

Örneğin Gülben Ergen… Bu aleme ilk geldiği günlerde (Zorba taverna patronu İlyas ile çekilen bir video klip bu konuda ilk örnektir) çok kıza zamanda zirveye çıkmak istediğini belli eden, Hülya Avşar ablasına sataşarak çok akıllı bir strateji uygulayan Ergen’ nin başı pek çok kez belaya girdi.

Telsim patronu Hakan Uzan, Bursalı iş adamı Erol Evcil olaylarında olduğu gibi. Her halde en sessiz ve sakin kapattığı dosya, radyo patronu Emrah Hattat’ dır. Çünkü ikisi de bekar idi. Duygusal bir aşk öyküsü olarak kayıtlara geçti. Bütün belalardan yağdan kıl çeker gibi kurtuldu.

Medyadaki ağır ağabeyleri her zaman devreye girip, Gülben’i halkın gözünden düşmesini hatta rezil olmasını önledi. Buna çok küçük bir örek vereyim. Muazzez Ersoy’un 15 yıllık büyük bir aşkı vardı. Adam evli idi. Ama Ersoy’u şöhret yapan kişidir. Menejeri gibi her zaman yanında koşturdu.

Batmanlı bir iş adamı, Muazzez Emirgan, Etiler ve Bodrumda her biri servet sayılan evler aldıktan yani geleceğini garanti altına aldıktan sonra işlerinin başına döndü. Biz öyle biliyorduk. Bir de duyduk ki Gülben Ergen’ nin sevgili olmuş. Bu nasıl oldu? Tabii ki Gülben hanım bilir.

Şayet bu olay o günlerde yazılıp-çizilseydi, Muazzez de bira mağdur kadın rolü oynasa idi bugün Gülben Ergen diye birisi olmazdı. Hala hele Hürriyet de çakma röportajçı hiç olamazdı. İbrahim Tatlıses ile ‘Fırat’ dizisinin nasıl baş rolünü nasıl kaptığını anlatırsam… sanırım çok farklı şeyler düşünürdünüz. Bir sıçradı, iki, üç, beş sıçradı inanılmaz skandalları örttü ama… evli iken evli bir iş adamı ile arkadaş olmasını ‘sosyal medya’dan saklayamadı.

Gazetelere mahkemeden tedbir kararı aldırdı ama yüz binlerce genç kızın birbirine twitt atmasını engelleyemedi. Sonunda herkes olayı duydu. Hoş TRT spikeri eşi de bu olayda başrol oynadı. Sosyal medyadan yardım alarak Gülben’e ağır yara aldırdı.

İkinci büyük örnek de gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı’nın Beyaz TV de kırdığı bir pot. Boşnak kardeşlerimize bir tekerleme ile seslenen Kütahyalı daha önce pek çok kişiye ilginç sözler göndermişti. ‘Nasıl ola bana medyadan zarar gelmez’ diyordu. O boş cümleyi ederken sanırım ülkemizdeki yüz binlerce Balkan Türkün karşısına dikileceğini hesap edemedi.

Protestolar günlerdir devam ediyor. İnternet deki mesajlara sessiz kalamayan RTÜK programa beş hafta ve ciddi bir para cezası verdi. Ağır darbe aldı. Bundan sonra ne olacağı merakla bekleniyor.

Sosyal medyanın, klavye silahşörleri son olarak sizin moda yarışmasında jüri olarak tanıdığınızı benim ise 30 yıldır terzi-modacı olarak tanıdığım Nur Yerlitaş’ın hayatını kaydırdılar. Yerlitaş bir davet de elinde şarap kadehi ‘Aman bıktık artık şehitler mehitler’ demiş.

Birisi de bunu cep telefonundan internete düşürmüş. Vay sen misin böyle diyen. 10 gündür solağa çıkamayan, evde ilaçlar ile devamlı uyutulan Yerlitaş, hakkında internette dolaşan küfür dolu mesajları söylemem gerek yok. Hadi gençler ‘sen gazilerimizi şehitlerimizi nasıl böyle tanımlarsın’ diyor da birçok ünlü kişi de Yerlitaş’ı hayatından çıkardı.

Örneğin Ajda Pekkan. Artık selamı-sabahı kesti. Cumhuriyet Savcısına suç duyurusunda bulunan ünlü kişiler de bulunuyor.

Kadere bakın, TV’de moda yarışmasında genç yarışmacılarla girdiği özel dialoglar sayesinde şöhret olan Nur Yerlitaş, yine TV deki bir monolog yüzünden geldiği yere hatta daha derinliklere döndü.

Güya bu hafta İbrahim Tatlıses’in rakibi gösterilen bir arabeskçi ile Tv programına başlayacaktı.

Resmen Tv programcısı olacaktı. Sanırım şu ortamda hiçbir Tv kanalı onu ekranlara çıkarmaz.

Şimdi başa dönüyorum. Arık nerede olursanız olun, ağzınızdan çıkan her kelimeye, attığınızı her adıma dikkat edin. Yoksa bir saat içinde yok olabilirsiniz. Bu sosyal medya çok başka bir şey.