Kanaltürk ve Bugün TV spikerlerine mecburi sürgün bitti

Kanaltürk ve Bugün TV spikerlerine mecburi sürgün bitti

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

Yaklaşık iki yıl önce. Koza grubunun gazete ve TV stüdyolarının olduğu Mecidiyeköy binasının kapısına iki polis otobüsü yanaştı. İçindeki polisler beş dakika içinde binaya dağıldı. Ne yapacaklarını iyi biliyorlardı. Daha doğrusu kimin ne olduğunu araştırıp gelmişlerdi.

Üçüncü kattaki çalışanlar umurlarında değildi. Çalışan işine dalmış, yarınki gazete ve akşam ki Tv programları için çalışmalar yapıyordu. Polisleri karşılarında görünce resmen şok oldular. Çünkü ne olduğunu pek anlayamadılar.

Sanırım içlerindeki en rütbeli kişi, yani polis müdürü ‘Gazete ve TV kapatılmıştır. Herkes özel eşyalarını alıp hemen binayı terk etsin’ diye yüksek sesle anons yapınca.. kimi masasının gözlerini boşaltmaya, kimi telefona sarılıp durumu eşine dostuna bildirmeye başladı. Bir kişi de ‘Ne oluyor ya.. Gazete TV kapatmak bu kadar kolay mı? Bakkal bile böyle kapatılmaz’ diyecek oldu.. Ama bir polis yanına ‘Çok konuşma. Şimdi sana terörist diye işlem yaparım, bakkalı çakalı görürsün‘ deyince, genç arkadaş korkup sustu.

O dakikaya kadar gazete kapatılması konusunda kendimi çok tecrübeli sanıyordum. Çünkü 1970 yılında Hürriyet’in çıkardığı ‘Yeni Gazete’, 1972'de yine Hürriyet’in ‘Hafta Sonu’ magazin gazetesi, 1984'de Haldun Simavi’nin Posta Gazetesini kapattığı gün tam içinde idim.

Hatta Posta’nın son genel yayın müdürü olarak anahtarı Haldun Simavi’ye ben teslim ettim. Dramatik bir sahnedir. Bütün gazete işsiz kalıyor. Gözümün önünde kaç gazetenin kapatıldı. Ama polislerin bulunduğu bir kapanma programını ilk kez yaşadım.

Polis gazete ve TV'yi bastı ortada hiçbir yönetici yok.

Bütün çalışan emekçi meslektaşlarım gibi, benim de gözlerim gazete ve TV'nin yöneticilerini aradı. Yani bir üst katta çalışan(!) yöneticilerimizi… Yöneticilerin daha doğrusu patron Akın İpek’in has adamlarının hiçbiri ortada yoktu.

Açık konuşayım, bu kişilerin ne olduklarını bu ortadan kayboldukları zaman öğrendik. Rengini hiç belli etmeyen, bizim gibi ekmek parası için çalışıyor sandığımız, aslında resmen Fetö Terör Örgütünün elemanlarıymış.

Meğerse bu beyler iki gün önceden gazete ve TV yi kapatacağını biliyormuş. Bilmeseler bu kadar kolay kaçamazlardı. Demek ki bavulları hazır bekliyorlarmış.

O karışıklık içinde her şeyi bilen birkaç arkadaş ortaya çıktı. ‘ooo uyanın da balığa çıkalım. Yönetici katındaki herkes iki gün önce dünyanın dört bir yanına dağıldı. Kimi Amerika da, kimi Avrupa’nın bir ülkesinde yeni yaşamlarına başladı bile. Hepsinin işi gücü var.’ diye söylenince… Siz olsanız bu durumda olsanız ne yaparsınız?

'Senin Allah belanı versin Feto denilen vicdansız, bu adamın peşine takılıp ülkeyi orta çağ karanlığına götürmek isteyen meslektaşlarıma beddualar ederek (hatta saklamıyorum ana avrat küfür ederek) evimizin yolunu tutuk.

Size yemin ederim o günlerde ortadan yok olan bu kişileri iki yıldır ne gördüm, ne de haklarında en küçük bilgim var. Sanki yer yarıldı içine girdiler. Ama yurt dışında aç-susuz olmadıklarına eminim.

Sanki cüzzamlı gibi görüldük

Ben ve benim gibi sadece ekmek parası için orada gazetecilik ve TV'de çeşitli işler yapanlar ise; hesap vermeden kaçanlar yüzünden cüzzamlı muamelesi görmeye başladık. Size yemin ederek yazıyorum. O malüm kişinin ikinci sayfasında magazin yazıları yazdığım Bugün Gazetesinde ve Bugün TV'sinde, bir kez adını yazmadım. O Fethullah geyiklerini ise Allah yazdırmasın. İsmini bile ne yazdım, ne söyledim. Ne düşündüğünü de hiç merak etmedim.

Herkesin inancına saygım sonsuz. Bunu kullanmak isteyenlerden nefret ederim. Daha gerçekçi olaylara bakarım. Üniversite sınav sorularını çalıp, cemaatin çocuklarına dağıtan kişi bana göre dünyanın en aşağılık yaratığıdır.

Yırtık lastik pabuçları ile her gün onlarca km yürüyerek okula giden, mum ışığında ders çalışan on binlerce köy çocuğunun geleceği ile oynayan kişiye ne denir?

Onların kaymakam, subay, hakim olma hayallerini yıkan kişi benim için vicdansızdır. İki kelimede bir dilinden düşmeyen ‘allah’, onun belasını mutlaka verecektir. O köy çocuklarının emeğini çalmak, benim için 15 Temmuz'da masum halka ateş etmek kadar iğrençtir.

Ben gazeteci olduğum zaman (49 yıl önce) o katil kişi hangi köy camisinde masum halkı aldatmaya uğraşıyordu?

BUGÜN Gazetesinde yazmaya başladığım zaman, yani 12 yıl önce de ismini sadece MİT ve polisler biliyordu. Bir kez olsun yüzünü görmedim, TV'de bir kez izlemedim. Ama kapatılan Bugün Gazetesinde yazarsın ya. Hadi bakalım anlat derdini. Bu ülkede herkes duymak istediklerini dinliyor. Gerçeği duyduğu saniye başını çevirir.

Bugün Gazetesinin ilk günkü kadrosunda olan bir yazarım. Yaklaşık 12 yıl önce o kapıdan içeri girdim. Ama kapısında Tercüman yazıyordu. Mehmet Ali Ilıcak’ın Tercüman Gazetesi isim hakkını satın alamayınca Bugün Gazetesi doğdu.

Önce Mehmet Emin Karamehmet sonra Turgay Ciner patronumuz oldu. Bir gün de karşımıza Ankaralı davetiye matbaası sahibi olan Akın İpek patron olarak çıktı. Toplantı masasının başına oturduğu zaman tanıdık. Hatta yanımda Canan Barlas vardı.

Patronlar arasında ki alışverişi biz çalışanlar bilemez. Akın İpek’in Fetö’cü olduğunu bilmemiz imkansız, Feto’yu tanımıyoruz ki. Bilse bilse gazeteyi satan Mehmet Ali Ilıcak bilir. Ve tabii yazar arkadaşlarımız bugün AKP İstanbul Milletvekili olan Mehmet Metiner, Sabah başyazarı Mehmet Barlas’ın eşi Canan Barlas… Onlar gibi pek çok ünlü kişi Bugün’ün yazar kadrosunda idi. Prof Ali Atıf Bir de...

Bugün ve KanalTürk Tv'sine akla gelen herkes gelip gidiyor, program yapıyordu. Şimdi firarda olan Hakan Şükür’ün kardeşi Gökhan Şükür yapımcı idi.

Futbol dünyasının en ünlü kişilerini spor programlarında büyük para karşılığı ekrana çıkarıyordu. Sergen Yalçın gibi… Youtube'a girin kimler olduklarını görün.

Bu arada Acun Ilıcalı, patron Akın İpek’in kardeşi Tekin İpek ile çok samimi arkadaş olmuştu. Beni gazeteden kovdurmak için…

O zaman uçağı yoktu. Tekin İpek’in uçağınla deprasman maçlarına giden ünlü spor yazarlarını yazmaya elim varmıyor. Çünkü şimdi ya atv'de ya da TRT'de çalışıyorlar.

İpek Grubunun gazete ve TV'lerinin kapılarına kilit vurulalı yaklaşık iki yıl oldu. Ama o cemaat ile hiçbir ilgisi olmayıp, iki yıldır işsiz dolaşan pek çok kişi tanıyorum.

Hiç ilgisi olmadığını bildiği halde, yanına gelmeye korkan insanları Allaha havale ediyorum. Neyse ki son zamanlarda bazı gerçekler ortaya çıkmaya başladı. Vicdanının ve mantığının sesine kulak veren yöneticiler görülmeye başladı.

Bunların başında da TRT Genel Müdürü İbrahim Eren geliyor. İşine yarıyorsa deşmeyip işe alıyor. Belki en tepeden emir geliyordur. Bugün Tv haber spikeri Işıl Açıkkar iki ay içinde TRT'de haber iş buldu. Şimdi en havalı haber spikeri.

Ece Pirim iddiasız dış yapım programlarında sunucu oluyor. Yakında Bugün TV'nin sevilen spikeri Öykü Cengiz, birkaç şansız deneme yapan Ekin Olcayto ile Evren Özalkuş da TRT ekranlarına gelecek.

Yaklaşık bir yıl hiç ortalarda görülmeyen Bugün TV'nin ekran yüzü Ceren Bektaş’a şimdilerde Habertürk kollarını açtı. En son Bugün TV'de seyahat programında sunucu olan Bahar Feyzan da ekranlara dönüyor.

Biliyorsunuz Kanaltürk'de ‘Doktorum’ programında sunucu olan Zahide Yetiş atv'de kadın programına devam ediyor.