İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller

19 yıl önce hayatını kaybeden insanlardan geriye beyaz güller kaldı...

Ayşın Savatlı Ayşın Savatlı

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller

11 Eylül 2001… Tam 19 yıl önce bugün… 9-11… Amerika için yardımın, çarenin sembolü olan 911, 2001’den beri acının, üzüntünün sembolü oldu.

Üniversite sınav stresli bir lise sonun ikinci günü, okuldan eve yeni dönmüştüm. Bizim ailemizde İngilizce öğretmeni olan annemin de etkisiyle eve gelince ilk iş CNN International açılır ve dünya gündeminden haber alınırdı. Yine her zamanki gibi CNN’i açtık ve sanki bir korku filminin tanıtımıymışçasına sahnelerle karşılaştık. Televizyonun karşısında ne olduğunu anlamaya çalışırken gözlerimin önünde ikinci uçak güney kuleye çarptığında sanki benim ruhumdan da bir parçayı kopardı. Her şey çok korkunç, gerçek olamayacak kadar ürkütücüydü. New York’ta, hayatın ve ticaretin kalbinde insanlar ölüyor; akan gözyaşları yanan yangınları söndürmeye yetmiyordu. Tüm kalbiyle dua eden milyonlarca insan ikiz kuleleri ayakta tutamıyordu.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 1

Oysa bir gün önce her şey olağan akışındaydı. 24 saat uyumayan şehir tüm ihtişamıyla yaşama devam ediyordu. 10 Eylül akşamı New York Yankees maçı yağmur nedeniyle ertelenmiş; tüm şehir New York Giants maçına kitlenmişti. Denver ile oynanan maç uzatmalara kaldı, New York kaybetti. Maç yüzünden uykusuz kalan kimileri o gün işe geç kalarak hayatta kaldılar. 11 Eylül sabahı Dünya Ticaret Merkezindeki işine yetişmek için koşturan insanlardan biri üstüne kahve döktüğü için evine geri dönüyor, birinin metroda gözlüğü kırılıyor, sonradan benim de arkadaşım olan biri hayatının aşkıyla tanışıp kahvaltıyı uzatıyor, iki itfaiyeci kardeş işten kaytarıyordu… O gün işe geciktikleri 5 dakika onlara bir ömür sunuyordu. 50 bine yakın insan ise, bu saydıklarımın aksine, işlerine varmış ya da varmak üzereydi. Günde 200 bin turistin ziyaret edip 107. katındaki seyir terasına çıktığı Güney Kule, ilk turist grubunu bekliyordu.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 2

New York yerel saatiyle sabah 08:46’da Boston – Los Angeles seferini yapan American Havayolları uçağı 87 masum yolcusu, 11 personeli ve 5 cani teröristiyle Kuzey Kuleye 93. ve 99. katların bulunduğu bölgeden çarptı. Uçak, kuledeki 1600 insan ile birlikte toz duman oldu… Haberlerde önce kaza olabileceği söylenmişti… Sanırım kimse böylesi alçakça bir saldırıyı aklına getiremiyordu. Yaklaşık 17 dakika sonra bu sefer de United Havayollarının uçağı 77. ve 85. katlar arasından Güney Kuleye çarptı. Uçak taşıyıcı kolonlara yakın noktadan çarptığı için güney kule yıkılan ilk kule oldu.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 3

Uçakların çarptıkları alanlardaki insanların neredeyse tamamı hayatını kaybetti. Mucize eseri, daha üst katlarda olduğu halde, Fuji Bank yöneticisi Stanley Praimnath ile 17 çalışanı uçağın çarptığı noktadan uzakta bulundukları için kurtulmayı başardılar. Onlar kadar şanslı olmayan üst katlardaki yaklaşık 2000 insan ya yanarak ya da binadan atlayarak yaşamdan koptular. 200 kişinin binadan atladığı anlaşıldı.

New York’a taşınmadan önce 11 Eylül’ü her düşündüğümde, Kuzey Kuleye uçak çarptıktan sonra Güney Kuledeki insanların binayı neden terk etmediklerini anlayamaz; için için onları binada kalmaları konusunda telkin eden görevlilere kızgınlık duyardım. Burada yaşamaya başladıktan sonra o insanları da onlara kalmalarını söyleyenleri de çok iyi anladım. New York, insan odaklı bir şehir. Kapitalizmin başkenti sayıldığı halde bir yanıyla yaşayanını, toplumunu korumak için sistemler kurmayı başarmış bir yer. İnsan burada sisteme güven duyuyor. Yetkililerin verdiği kararların herkesin iyiliğine olduğuna inanıyor. Terör saldırısı olduğu ilk andan anlaşılmadığı ve uçağın çarpmasının kaza nedeniyle olduğu düşünüldüğünden, yetkililer, Güney Kulede kalmanın daha güvenli olduğunu, insanları dışarı çıkarmanın kaos yaratılacağını düşünüyorlardı. Hatta bir yetkili Kuzey Kuleye çarpanın ticari bir uçak olduğunu dahi anlamadıklarını, bölgede uçan bir jetin irtifa kaybedip binaya çarptığını düşündüklerini söylüyordu. Nitekim saat 09:00 esnasında görevlilerin binada kalın duyuruları ile binlerce insan Güney Kulede kalmaya devam etti.

Maalesef bu sefer öngörüler tutmadı ve Güney Kulede binadan çıkmayıp içeride bekleyen 626 insan ikinci saldırı ile vefat etti. Duyurulara uymayan insanlar ise çoktan binayı boşaltmaya başlamıştı. Bunlardan biri Morgan Stanley’in güvenlik sorumlusu Rick Rescola idi. Önce karısını arayıp onu sevdiğini söyledi; ardından anti terör üzerine çalışan bir arkadaşı ile konuşup binanın çökebileceğini anladı. Yetkililerce binayı boşaltmaması için tekrar uyarı aldığı halde, şirketinin 2700 çalışanını 16 dakika içinde binadan çıkarttı. Binadakilere yardım için geri dönen Rescola’nın cansız bedenine asla ulaşılamadı.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 4

Asansörlerde sıralar bitmek bilmiyordu. Uçağın kuleye çarpması sırasında 78. katta asansör bekleyen biri o esnada o katta 200 kişi olduklarını ve sadece 14 kişinin hayatta kalacak kadar şanslı olduğunu anlattı.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 5

Aslında bu Dünya Ticaret Merkezi’nin yaşadığı ilk terör saldırısı değildi. Şubat 1993’te Kuzey Kulede bomba yüklü bir kamyon teröristlerce patlatılmıştı. İki kuleyi de yıkıp binlerce insanı öldürmeyi hedefleyen teröristler, 6 masum insanın hayatına son vermiş ve binlercesini de yaralamışlardı. Olayın öncesinde ABD’nin Filistin ile ilgili İsrail’e verdiği destek nedeniyle böyle bir saldırı olacağı konusunda teröristlerce New Yorklu gazetecilere mektuplar yollanmıştı. Saldırı nedeniyle kulelerde elektrik kesilmiş on yedisi ana okul öğrencisi yüzlerce kişi beş saat asansörde kalmışlardı. Saldırı sonrası Pakistan’a kaçan teröristlerin planı, çok sayıda patlayıcı madde yüklü kamyonu otoparkta kolonlara yakın bir yere park edemedikleri için tutmamıştı.

11 Eylül 2001’de ise cani teröristlerin tüm planları tutmuş; binlerce insan hayattan kopup gitmiş, arkalarında binlerce yalnız kalp, yaşlı göz, umutsuz yarınlar kalmıştı. Bir de kulelerden arda kalan küllerde açan bembeyaz güller ve 1.8 milyon ton molozun arasında kalıp yaşamaya devam eden bir ağaç…

Her yanı yanıp kül olan, sadece bir dalı yeşil kalan armut ağacı molozlar kaldırılırken fark edilip yeni bir alana taşınmış, sabırla bakılıp hayata döndürülmüştü. O gün 2 buçuk metre olan ağaç, yaklaşık 9 metre olduğunda ait olduğu yere, Dünya Ticaret Merkezine geri döndü. Bu armut ağacı, her türlü olumsuzluğa rağmen hayatta kalmaktan vazgeçmemek gerektiğini fısıldadı ziyaretçilerine…

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 6

Ve beni en çok etkileyen beyaz güller… Anlamını bilmeden resmini çekerken Amerikalı bir dostum anlatmıştı hikayesini… Gözlerim dolu dolu dinleyip öğrenmiştim. Meğer her gün kimin doğum günüyse onun isminin üzerine bembeyaz, mis kokulu bir gül bırakılırmış; o gün kimin isminin üstünde bir beyaz gül varsa onun doğum günü olduğu bilinirmiş… 2013 yılında bir gönüllünün önerisiyle hayata geçirilen bu gelenek, her ziyaretimizde kalbimize yeniden dokunuyor…

Hikayesini bildiğimiz insanlar, detaylarını öğrendiğimiz olaylar daha da derinden etkiliyor biz insanları… Yaşanmışlıklar değer katıyor mekanlara, nesnelere, hatta fotoğraflara… 11 Eylül müzesi de bu yüzden yapıldı… Mayıs 2014’te başkan Obama tarafından açılan 11 Eylül müzesi gezen herkes için yürek burkucu oluyor. Müzeyi gezince daha çok hikaye öğreniyor, daha derinden hissediyoruz bu günden arda kalan acıyı…

11 Eylül saldırılarında ölen tek Türk olan Zühtü İbiş’in ismini de müzede görüyoruz. Kuzey Kulenin 103. katında bilgisayar programcısı olarak çalışan 2 yaşında bir çocuk babası İbiş, saldırı sonrası hemen eşini arayıp “Merak etme, binaya uçak çarptı; ama ben iyiyim, binadan çıkacağım.” diyerek ona moral veriyordu. Bu son konuşmalarıydı… Aynı binanın 107. katındaki “Dünyanın üstündeki Pencere” (Windows on The World) isimli dünyaca ünlü restoranda kahvaltı ve toplantı yapan 170 kişilik gruptan ayrılıp, son anda asansöre binen Micheal, Liz ve Richard ise şans eseri kurtuluyorlardı.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 7

İkiz kulelerle 12 yaşına yeni girmiş küçük bir kızken tanışmıştım. Güney Kulenin 107. katından New York’u izlerken yaşadığım hayranlığı, kalbimin çarpıntısını, içimdeki korkuyu dün gibi hatırlıyorum. İnsanları görünmez kılacak kadar kocaman binalarla kaplı beton ormanı bu şehir, bir yanıyla kendine aşık eden bir yanıyla kaçmak isteyeceğiniz serseri sevgili gibiydi. Bir kere sevdikten sonra bu zorlu şehirden vazgeçmek gerçekten de mümkün değildi. New York, Frank Sinatra’nın dediği gibi “Orada başarabilirsem, her yerde yapabilirim.” güvenini içinize işliyor; kendinize daha da fazla inanan bir birey olmanızı sağlıyordu. Şehir, kodlarımıza New York sertliğini, estetiğini, toleransını, farklılıklarla yaratılan uyumu an be an aşılıyor; bizi bir parçası haline getiriyordu.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 8

Güney kulenin en üst katına yaklaşık bir dakikada çıkan asansörler, 90lı yıllar için fazlasıyla etkileyici kalıyordu. Asansörlere binmek için düzenle işletilen insan sıraları, Amerikan Sistemine hayran olmanızı sağlıyordu. Tıkır tıkır işleyen, herkesin saygıyla ilerlediği bir sıra ve sonunda ulaşılan muhteşem manzara sanki Amerikan rüyasını sembolize ediyordu… “Parçası olun, sabredin ve hayallerinize kavuşun.” Teröristler bu rüyayı kabusa çevirmek istemişlerdi. New York kısa sürede kabustan uyandı. Küllerinden yeniden doğdu. Yeni Dünya Ticaret Merkezi binasına “Özgürlük” adını verdi. Kuş kanatlarına benzeyen Oculus’u ile özgürlüğe kanat çırpmaya hep devam etti.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 9

Yıkılan kuzey ve güney kulelerinin yerine yapılan, saldırıda hayatını kaybeden 2983 insanın isimleri ile çevrelenen sonsuzluk havuzları yitirilen hayatları sembolize ediyor, içlerinde akan şelalelerin sesi şehrin sesini duyulmaz hale getiriyordu. Kulelerde çalışanlar, ziyaretçiler, kurtarma için görev yapan memurlar, itfaiyeciler hepsi sonsuzlukta yan yanaydı. Birlikte çalışanlar, yaşamı paylaşanlar, kurtulmak için yan yana dua edenler, yardım bekleyenler, yardıma koşanlar, beraber ölenler… Artık bu havuzların kenarında sonsuza kadar birlikteydiler…

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 10

Biyolojik kalıntıları toplama konusunda New York Polis Departmanının teknik eğitimi olmaması kimlik tespitlerini zorlaştırdı. Kimlik tespiti için DNA teknolojilerine 80 milyon dolar harcanmış olsa da sadece 293 kişinin kimlik tespiti yapılabildi. 21900 insan vücudu parçasına ulaşıldığı halde 1113 kişiye ait vücut parçaları birleştirilemedi. Bu parçalar, müzenin olduğu bölgenin derinlerinde, ileride kimlik tespitini mümkün kılacak bir teknolojik gelişme yaşanırsa diye saklanıyor. Dünya Ticaret Merkezi yakını bölgede çevre binaların çatılarında, havalandırmalarında insan vücudu parçaları bulunmaya yıllarca devam etti. Bölge sakinlerinden binlercesi saldırı sonrası oluşan sağlıksız hava koşulları nedeniyle yıllar sonra bile kanser olup hayatlarını kaybettiler.

Eğer Dünya Ticaret Merkezine yolunuz düşerse, havuzların kenarlarındaki beyaz gülleri gördüğünüzde bu yazımı hatırlayın. Kaybettiğimiz insanlar fiziken olmasa da adlarıyla bizimle yaşamaya devam edecek, açan her beyaz gülle yeniden var olacaklar…

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 11

Gelelim Bugüne… Koronavirüs 11 Eylül’ü de Vurdu

11 Eylül 2001’de Amerika Birleşik Devletlerinde, teröristlerce dört uçağın kaçırılarak, önce New York Dünya Ticaret Merkezi ikiz kulelerine ardından da Pentagon’a yapılan intihar saldırıları sonucu hayatını kaybeden 2977 masum insanı anma için düzenlenen törenler, koronavirüsten etkilendi.

Bu yıl hem başkan Donald Trump hem de Demokrat Parti’nin başkan adayı Biden, asıl hedefi Amerikan Kongre binasına çarpmak olan, United Havayollarının New Jersey San Francisco uçuşunu gerçekleştirirken teröristlerce kaçırılıp Pennsylvania eyaletinin Shanksville kasabasında düşen uçakta hayatını kaybedenler için yapılan anma töreninde olacaklar. Ayrıca American Havayollarının Washington Los Angeles seferini yapan uçakla saldırılan Pentagon’da da her yıl olduğu gibi bir tören yapılacak.

Amerikan Havayollarının 11 sefer sayılı uçağının kuzey kuleye, United Havayollarının 175 sefer sayılı uçağıyla güney kuleye çarpması sonucu hayatlarını kaybeden 2753 kişinin anıldığı New York’taki tören, bu yıl değişikliğe uğradı. Koronavirüsün etkileri anma törenlerine de yansıdı. Her yıl, hayatını kaybedenlerin yakınlarının katılımıyla gerçekleşen törende koronavirüs tedbirleri kapsamında, sosyal mesafenin korunamayacağı endişesiyle farklı bir yöntem uygulanması kararlaştırıldı. Buna göre canlı konuşma ve hayatlarını kaybedenlerin isimlerinin yakınları tarafından okunması yerine geçen yılın tören kayıtlarının banttan yayınlanmasına karar verildi. Değişikliğe karşı çıkan 140 kişilik bir grup, aynı bölgede alternatif tören düzenleme kararı aldı. Başkan yardımcısı Mike Pence ve eşi Karen Pence New York’ta yapılacak bu alternatif anma törenine katılacaklar. Amerikan toplumunda özellikle koronavirüs sonrasında derinleşen ayrışma 11 Eylül törenlerine de böylelikle yansımış oldu. İnsanları bir araya toplamak isteyen bu törenler bu yıl ne yazık ki amacından uzaklaşmış ve siyasileşmiş oldu.

New York Manhattan’daki anma töreninin bir parçası sayılan ve 11 Eylül 2003’den bu yana ikiz kulelerin olduğu yerden göğe yükseltilen ışık hüzmeleri gösterisinin (Işıkla Atıf - The Tribute in Light) koronavirüs yüzünden birkaç kez iptal edilmesi düşünülse de son anda bu yıl da yapılmasına karar verildi.

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 12

New York şehri, tüm dünya gibi 2020’de virüsle savaşmak zorunda kaldı. 11 Eylül’den de korkunç travmalar yaşadı. Sadece son birkaç ay içinde, 11 Eylül’ün 10 katı insanını yitirdi.

11 Eylül’de 83 bin iş kaybı yaşanmıştı, koronavirüs yüzünden New York’ta şu ana kadar 770 bin kişi işsiz kaldı. İşsizlik oranı 11 Eylül’de %8.3 iken şimdi %20 oldu. Koronavirüs nedeniyle kapanan küçük işletmelerin en az üçte birinin yeniden açılamayacağı söyleniyor.

New York şehir bütçesi 11 Eylül saldırıları sonrası 3 milyar dolar açık vermişti. Bu yıl bütçe açığı 9 milyar doları şimdiden geçti. New York Borsası 11 Eylül’de 6 gün kapanmıştı; 2020 ilkbaharında borsa tam 2 ay kapalı kaldı.

11 Eylül’de Downtown denen şehrin aşağı bölgesini boşaltan çoğu insan kısa sürede geri dönmüştü; ama şimdi insanların bu kadar hızlı dönmemesinden korkuluyor. İnsanların iş yaşamında ofisten uzaklaşacağını düşünen bazıları Manhattan’ın eski günlerine dönmesinin kolay olmayacağını söylüyorlar. Son 4 yıldır sürekli yaşadığım ve hayatımın 25 yılında yeri olan bu güzel şehrin bugün yaşanan zorluklardan da güçlenerek çıkacağına tüm kalbim ve aklımla inanıyorum.

İçinizde yaşayan umudun hiç solmaması dileğiyle…

New York’tan sevgilerimle

İkiz Kulelerin Küllerinde Açan Beyaz Güller - Resim: 13