FOX’un eskiden gelen yenileri iş yapar mı?

Atalarımız, ‘Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı’ demiş.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Atalarımız, ‘Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı’ demiş. Ancak, atasözlerinin genelde doğru olduğuna inansam da bu sözün gerçek yaşamla pek bağdaşmadığını düşünmüşümdür her daim. Çünkü ataların vurguladığının aksine, eskilerin daha prim yaptığının örnekleri dolu çevremizde! Nasıl ki kurgu- eğlence-sanat dünyasında da sıkça eskilerin peşine düşülmekte... Yıllar öncesinden kalan yapıtlar antika veya tarihi eser olarak değerlenirken, yerlisinden yabancısına, yeniden çevrim-uyarlama bolluğu yaşandığı bir gerçek. Yaratıcılık üretemediği için eskiye öykünen televizyon yapımlarını da bu gerçekten soyutlayamayız kuşkusuz.

Anlayacağınız ortaya çıkartılan çalışmaların çoğunda geçmişin izleri mevcut. Dolayısıyla bunları ‘Eskiden gelen yeniler’ olarak tanımlasak yeridir… Ki, bu sezon da aynı tablo farklı yapımlarla kendini gösterecek. Hal böyleyken biz de FOX’ta yerini almayı bekleyen ‘Tolgshow’ ile ‘Yaparsın Aşkım’ı ele alıp FOX’un eskiden gelen yenileri iş yapar mı diye bakalım dedik.

TOLGSHOW’UN ‘ARKADAŞIM’I İLGİ GÖRÜR MÜ?

2007’deki ‘Komedi Dükkânı’ndan bu yana ‘Arkadaşım’ olan Tolga Çevik, yine ve yeniden aynı karakterle huzurlarımızda. TV 8’de, Salih Kalyon’la birlikte başlatılan ve izleyiciye farklı gelen tadıyla kısa sürede sahne klasiğine dönüşen bu karakterin ve doğaçlama oyununun devamını ‘Arkadaşım Hoş geldin’ diyerek tek başına getiren Tolga Çevik, ‘‘Müdür N’aptın’’ demenin ardından karakterin 10’uncu yılına ‘Tolgshow’la girmekte. Peki, yeni isim alarak eskinin mirasına konmayı hedefleyen bu program beklenen ilgiyi görür mü?

30 Aralık Cumartesi 23.30’da FOX ekranında yerini alacak olan şovun hâlihazırda sahnelendiğini ve salonunu doldurduğunu belirtelim hemen. Bu önemli bir detay çünkü televizyon alışkanlığının zirvede olduğu gerçeğinde seyirci çekmek kolay değil. Ancak ‘Arkadaşım’ın boy gösterdiği performansın, izleyicinin de olaya dâhil edildiği şov ve televizyon yayınlı doğaçlama olduğunu unutmamak lazım. Yani çifte avantaja sahip!

Öte yandan 16. yüzyılın İtalya’sındaki sokak gösterileriyle başlayıp dünyada kendine oldukça sağlam bir yer edinen ‘Doğaçlama Tiyatrosu’nun, belli konu çerçevesinde metne bağlı kalmadan sunulma avantajından dolayı çapsız kişilerce bayağılaştırılıp söylemleriyle kötü örnek teşkil etme dezavantajı bulunduğunu vurgulayalım. Zaten bizdeki Orta Oyunu’yla Batı tarzı tiyatronun karışımından oluşan ‘Tulûat Tiyatrosu’ da İsmail Dümbüllü, Muammer Karaca, Münir Özkul gibi önemli isimler çıkartmış olsa dahi, söylem yönünden taşıdığı bu sakıncalardan dolayı aydın kesimden yeterli oranda itibar görmemiş.

Nitekim doğaçlama anlayışındaki durum böyleyken bunu televizyon şovu olarak, sahneden kitlelere iletme örneği olarak karşımıza gelen Tolga Çevik’in şovlarında da çam devirme durumlarını sıkça gözlemledik. Özellikle sesiyle eşlik eden gizli yönetmen Fırat Parlak’ın söyleminde! ‘Minik Müzisyen’ olarak sahnede yerini alıp doğaçlamalara suskunluğuyla eşlik eden Özer Atik’in yerine de konuşan gizli yönetmenin üslubunun, tiyatro kültürüne uymayan kabalıkta olduğu hafızalarımızda… Ki, bu da geçmişte ‘Tulûat Tiyatrosu’nun neden yeterli ilgiyi göremediğinin güncel cevabı gibiydi. Dahası bu süreç içinde bulunan konular farklılaşsa bile geliştirilen doğaçlamaların aynılaştığını unutmadık. Yani Tolga Çevik’in ‘Arkadaşım’ karakteri ne kadar sevilmiş olursa olsun, gizli yönetmenin talimatlarındaki ve anlaşmazlıktan türetilen esprilerdeki farksızlık bir noktadan sonra ilgi kaybı yaratır hale gelmişti. 13 bölümde noktalanan ‘‘Müdür N’aptın’’ yolculuğu bunu çok net gösterdi.

Tüm bu gerçekler ışığında, salon doldurmada pek problem yaşamayan ‘Tolgshow’un FOX ekranında ciddi bir getirisi olabilmesi için sürpriz konuklardan ziyade mizahi yeniliğe de ihtiyacı olacağı muhakkak. Aksi takdirde birkaç bölüm ‘Arkadaşım’ klasiğinin hatırına ilgi görüp ardından düşüşe geçer… O zaman da tarih tekerrür eder ve finale yollanan ‘‘Müdür N’aptın’’ın akıbeti yaşanır. Lakin ‘Tolgshow’un, işin başından tedbir alınıp, geç saati doldurmak için kullanılma akılcılığıyla yola çıktığını da işaret edelim. Bu şekilde reyting kaygısının daha az etkili olmasına zemin hazırlanmış. Yine de gizli yönetmen sayesinde kalıbına küçük gelen otomobille yolculuğa kalkışan, arkası denizli çölde at üstünde üryan üryan dolaşan Arkadaşım, hocasını iyi yönlendirmeli ve ‘Tolgshow’da eski hatalarını tekrarlamayıp bu kez eşeğini sağlam kazığa bağlamalı derim! Eskinin yenisi Arkadaşım’a kahramanlık destanını başarıyla yazma temennisiyle, bizden hatırlatması.

‘YAPARSIN AŞKIM’ AMA NEREYE KADAR?

‘Efsaneler özlenir, efsaneyse mutlaka geri gelir’ diyen tanıtımıyla kendini gösteren ‘Yaparsın Aşkım’, FOX’un yeni yarışması… Yayınlandığı ülkelerde reyting rekorları kıran, 50 bin Euro ödülüyle iştah kabartan ‘My Man Can’ formatını yeniden ekranlara taşıyacak olan ‘Yaparsın Aşkım’, her devrin geçer akçesi gibi çıkacak huzurlarımıza. Çiftlerin birbirlerinin yapabilirlik kapasitesini doğru tahmin etmesine odaklı ve çokça aşina olduğumuz yarışmanın bitpazarına nur yağdırma potansiyeline gelince…

Tahammül ve beceriye dayalı oyunlarla yarışacak olan eşler arasından tahmin edilene en yakın sonucu alarak en iyi performansı sergileyenin galip geleceği programın ödülü yine orijinalindeki gibi para değil, araba. Ancak Pervasız Yapım’ın imzasını taşıyan ve eşleri kıyasıya rekabete sokarken eğlendiriciliği de ihmal etmeyen ‘Yaparsın Aşkım’ın en önemli özelliği bu değil. Çünkü böylesi yarışmalara izleyici ilgisini çekmede ödülden ziyade sunucu faktörünün ve formatın iş yaptığı bir gerçek ki, burada İlker Ayrık’ın varlığı öne çıkmakta.

Nitekim 2012’deki ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’de komedi yönünü alabildiğine konuşturarak çiftleri ve izleyiciyi motive etmeyi başaran İlker Ayrık’ın sunuculuk kapasitesinin ne denli yüksek olduğu çeşitli yapımlarla teyit edilmiş durumda. Dolayısıyla ‘‘Yaparsın Aşkım’ diyecek olan FOX, ‘My Man Can’in yarattığı formatın başarısının ötesinde, ekranda efsaneleşmeyi başaran ve ‘Her zamanki gibi ÖTV-KDV benden’ şeklindeki tanıtımıyla yüzünü gösteren İlker Ayrık’ın sunum tarzı programın kaderinde baş belirteç olacak.

Buna karşılık ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’in 2015’e kadar süren ekran yolculuğundaki başarısının ‘Yaparsın Aşkım’da aynen tekrarlanacağı rehavetine kapılmamak lazım. Zira ismiyle hayli motive edici bir izlenim uyandırmakla birlikte özünde ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’in yeni versiyonu olması, eski olandan yeni bir tat yaratma engeli olarak karşısına çıkabilir birkaç bölüm sonra! Nasıl ki, Star’daki İlker Ayrık’la Var Mısınız Yok Musunuz programı benzer bir olumsuzluk yaşadı. Keza Kanal D’de yayınlanmış olan İlker Ayrık’la Bir Sıfır’ın iyi başlayıp sonra düşüşe geçtiği; İlker Ayrık’la 10 Numara 5 Yıldız’ın da reyting düşüklüğü gerekçesiyle FOX ekranında çok tutunamadığı malum.

Tüm bu mutlu başlayıp mutsuz biten yarışma hikâyelerinin temelinde yatan sebebin, izleyicinin sürekli aynı tatta yemek yemekten bıktığı gerçeği olduğu da ayan beyan ortada. Daha net ifadeyle İlker Ayrık ekranın sevilen yüzü, sunum işinde de başarılı biri. Ancak bu avantajların üstüne katılmadan aynı tempoda devreye sokulması durumunda ‘Yaparsın Aşkım’ da bir yere kadar iş yapacağı hakikati de hesaba katılmalı. Zira son örnekler ekranda kalıcılık için bunların yeterli olmadığının göstergesi. Dikkate alınmalı!

SONUÇTA; Mevcut dizileriyle reyting sıkıntısı pek yaşamayan… Fatih Portakal’la Ana Haber zirvesi yapan… ‘Milyonluk Resim’le, ‘Kim Milyoner Olmak İster’in gerisinde kalan… ‘Bizim Hikâye’yi günlük dizi niyetine kullanan… Ve akşam kuşağındaki boşlukları yarışma ya da sinema filmiyle doldurarak şimdilik durumu idare eden FOX’un eskiden gelen, yenilik getirmeyen yeni(!) programlarında başarıyı yakalama açısından ümit var ama garanti yok.

Çünkü fast food yaşar hale gelen ve günden güne daha çok yeni tat arzulayan insanlar, ilgiyi de yemekleri gibi hızla tüketmekte. Buna bağlı olarak heyecan yaratma dozu düşük, eskiden gelen yenilerin ilgi uyandırması da zorlaşmakta. Hal böyleyken şayet reyting şoku yaşanması istenmiyorsa, her iki programda da bu gerçek görülüp sunumda ve yarışma konseptinde eskinin mirasının üstüne yatmaktan ziyade yenilikçilik peşine düşülmeli derim. Ya kısmet.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal