Şehrin Melekleri, Arka Sokaklar'ı yenebilir mi?

Şayet dizinin ekran savaşında yenik düşmeden ayakta kalabilmesi isteniyorsa karakterlerin duruşu acilen daha çekici hale getirilip özgün farklılıkları görünür kılınmalı. 

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Gerçek hayattaki aksaklıkların tam zıddı bir atmosfer yaratmak, özlemi çekilen konuları allayıp pullayarak sunmak kurgu dünyasının sermayesi…

Nitekim melek ve şehir unsurları da senaryolardan romanlara, defalarca farklı biçimlerde kullanıldı. Zira popülâsyonun yoğun olduğu şehirlerin çözülmeyi bekleyen yığınla sorunu, aksiyon yaratmak isteyen senaristlere bolca malzemeler sunmakta. Ayrıca ağırlığı ve ruhani çekiciliği bulunan ‘melek’ kavramı da kurtarıcılara duyulan ihtiyacı tatmin edebilecek cazibede. Bunun sonucunda da şehirleri ve melekleri buluşturan farklı yapımlar çıkıyor ortaya.

Nasıl ki, Cehennem’den bıkıp melekler şehri Los Angeles’a yerleşmeye karar veren ve oranın Polis Departmanı’na suçluları yakalamada yardıma başlayan Lucifer’ın maceralarını dizileştirip 2016’da izleyiciyle buluşturulacak olan FOX’un DC-Vertigo çizgi roman uyarlaması bunun yurtdışı örneği. Bizdeyse bu iki kavramın buluşması, ‘Şehrin Melekleri’ adı altında, yine FOX kanalında gösterdi kendini. Ancak bizdeki şehir meleklerinin işi, kötülüğü açığa çıkartan özel gücüyle polisiye aksiyona destek olan Cehennem meleği Lucifer’inki kadar kolay değil!

ŞEHRİN MELEKLERİ’YLE ‘ARKA SOKAKLAR’ AYNI MI?

Bir şeyin ilki her daim bir başka heyecan yaratır. Arada istisnalar çıksa bile, ‘ilk’ olup öncülük edenin tadı bir başka olur. Benzerleriyle karşılaşıldıkça aranılan kriterler de artar. Her bakımdan olduğu gibi kabullenilmek yerine, daha seçici davranılır. Kıyaslamalar, burun kıvırmalar başlar. Dolayısıyla ilkler, sonradan gelenlere oranla çoğunlukla avantajlıdır. Gerçi bazen boynuz kulağı geçebilir ve durumu lehine çevirebilir ama Boyut Film imzalı ‘Şehrin Melekleri’ dezavantajı yaşayanlardan.

‘Onlar adaleti getirmek için geliyorlar. Özel olarak seçildiler’ sloganıyla sunulan karakterlerin şehrin karanlığını aydınlatma görevini ‘Sakın ölmeyin’ başlığı altında başlatan ‘Şehrin Melekleri’, bıçak sırtında yola çıkarken kıyaslamaya girişenler bu dezavantajı kullanmaktan kaçınmayacaktı. ‘Şehrin Melekleri’ de Fırtına Cemal ve her biri kendine has duruşa sahip olan elemanlardan oluşan ekibiyle polisiye aksiyonunu başlatırken, önyargılı bakışlar için, ‘Arka Sokaklar’ın versiyonu gibi algılanmaya ve eleştirilmeye müsait bir yapı sergileyerek bu dezavantajı katmerledi.

Mesela Fırtına Cemal’e bakıp, haksızlığa başkaldıran babacan görev adamı Rıza Baba’yı anımsayabilirsiniz. Çatışmacılıklarıyla ayıların kulaklarını bolca çınlatan Fırat-İdil ikilisinde ‘Arka Sokaklar’ın Murat-Zeynep birlikteliğinin havasını yakalayabilirsiniz… Ekibin diğer üyeleri de bu gözle mercek altına yatırılınca hepsine bir denklik bulmak mümkün.

Ancak gerçek şu ki bu tarz diziler ister yerli ister yabancı olsun mutlak surette aynı format çerçevesinde gelişen bir yapı sunarlar izleyiciye. Yani şehrin suçlularıyla başa çıkma hedefini güden bir ekip, o ekipte birbirine zıt kişilikte olup aynı amaç için çabalayan elemanlar ve adamlarını sahiplenen adalet düşkünü, kimseye eyvallahı olmayan bir amir. Tabii bir de adalete aldırmayanlar cephesine çanak tutan yozlaşmış emniyetçiler-yasa adamları. Kısacası, isimleri ne olursa olsun ekip işi polisiyeler birbirine benzer. Bu çerçevede ‘Şehrin Melekleri’nde de ‘Arka Sokaklar’ın profilinin kaba hatlarının yakalanması hem gayet doğal, hem de diziye buradan vurmak haksızlık.

‘ŞEHRİN MELEKLERİ’NİN SAVAŞA GÜCÜ YETER Mİ?

Tanıtımlarıyla yeni sezona giriş konusunda elini çabuk tutarak rakiplerine fark atma isteğini hissettiren FOX, ‘Şehrin Melekleri’ni de, yıllara meydan okuyan ‘Arka Sokaklar’ dizisinin yeni kanalında yayına başlamasına fırsat vermeden iddialı bir biçimde sürdü ekrana. Dizinin sunumu, polisiye aksiyon adına umut vaat ediciyken ilk bölümü nasıl bir tablo yarattı peki?

İstanbul’daki faili meçhul kadın cinayetlerinin haber aktarımını, kimsenin müdahale etmediği kovalamaca ve sokak ortasında pervasızca işlenen cinayete bağlayarak açılışını yapan diziyi ‘Arka Sokaklar’dan soyutlayarak değerlendirdiğimizde, kendine has mesajcılık yapan karakterlere sahip olduğunu görebiliriz. FOX TV’de polis muhabirliğine terfi eden Ceylin bunlardan biri… Onun aracılığıyla gazeteciliğe ve haberciliğe yönelik mesajlar verilmekte.

Bunun dışında vatandaşın ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ tavrını benimseyerek şiddete seyirci kalma korkaklığını ve FOX Haber kamerasının ‘Haber her şeyden önce gelir’ mantığını işleyen başlangıçta, ‘kadına şiddet’ konusunda mesaj bombardımanına dönüşen dizide pek çok şey harman edilmiş. Uyuşturucu olayına, üniversiteli gençlere kancayı atanlara, zamanaşımıyla suçtan kaytarmaya fırsat tanıyan adalet sistemine ve sokağın ruhuna inemeyen polis teşkilatına göndermeler mevcut. Bu mesajcılık için de Fırtına Cemal öne çıkartılmış. Emniyete güveni yeniden tesis edip şehrin üstündeki karanlığı dağıtma hedefiyle çekildiği kızaktan göreve dönüş yapan Cemal, ‘Düşündüğünü değil gereğini yapan polis’ olgusunu vurgulamakta mesela. Cenk Ertan’ın buradaki performansı gayet başarılı! Ekibin başı da olduğuna göre tek başına alıp götürüyor olayı.

Ancak memleket emniyetse, emniyet de Cemal Amir’e emanetse ötesini koyuver gitsin demek de mümkün değil. Şiddete kurban gidenlerin, yardım bekleyen insanların ruhuyla toplandığı belirtilen ekibin de Fırtına Cemal’le aynı ruha sahip olması lazım. Ne yazık ki bu ruhu yakalayamadık ilk bölüm itibariyle. Sahnelerin canlandırılmasında sanki bir sınırlama vardı. Hani dizide dile getirilen ‘polis teşkilatının elinden gelenin yetkilerle sınırlı olduğu’ mesajının fiiliyata dökülmüş hali gibiydi canlandırmalar. Bu tutukluk ve zorlama da sahnelerin doğal akışını bozmuştu haliyle. Aslında hiç de kötü olmayan dizinin çekiciliğini çokça kırmıştı. Keşke bu noktalara biraz daha dikkat edilseymiş!

Lakin gündeme dair cesur mesajlar vermeye, olumsuzlukları işaret etmeye müsait dinamik bir yapısı olduğunu ilk andan itibaren ortaya koyan ‘Şehrin Melekleri’nde gençlik enerjisi üstüne oynanırken izleyiciye cazip gelecek atmosfer yaratılması es geçilmiş. Bana göre bunda genç ekibin polisiye deneyimsizliğinin etkisi var. Türlü saçmalıklarına, basit sohbetleri ve olay çözümlerine rağmen ekip mayasıyla kabarıp yıllardır zirvelerde gezinmeyi başaran ‘Arka Sokaklar’la boy ölçüşme tedirginliğini de unutmayalım. Bir ihtimal, hesaplar ‘Arka Sokaklar’ın gidişi üstüne kurulmuştur.

Sonuçta; Günümüz düzeninde pek çokları için Hatice değil netice önemli. Şayet dizinin ekran savaşında yenik düşmeden ayakta kalabilmesi isteniyorsa karakterlerin duruşu acilen daha çekici hale getirilip özgün farklılıkları görünür kılınmalı. Nasıl ki binaları satan, kaba inşaat değil ince detayların yarattığı farklılıklarsa, ‘Şehrin Melekleri’nde de bunların yakalanması önemli! Bu da ancak iç malzemelerin kalitesiyle ve isabetli kullanımıyla yansıtılabilinir. Aksi takdirde müşteri, ne kadar emek sarf edilirse edilsin, farklılıkları fark edemez. ‘Şehrin Melekleri’nin işi zor anlayacağınız.

Yeni sezon heyecanıyla birlikte yapımların harcanma sürecinin hız kazanabileceğini hatırlatarak ve ‘Şehrin Melekleri’nin reyting şeytanı tarafından dizi cehennemine yollanmamasını temenni ederek koyalım noktamızı.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal