Güllerin Savaşı'nın kaderini değiştiren gelişme

Geçtiğimiz günlerde bir yazı yazmıştım, ‘Güllerin Savaşı’yla ilgili olarak. Orada içerikteki olumsuzluklara değinip ‘‘Şimdi ‘Güllerin Savaşı’nın kısır döngüsünde gelinen son nokta, ailesiyle birlikte guguk kuşu gibi tünedikleri köşkteki huzurun içine eden Gülru’nun, Ömer’le yeniden ‘aşk’ oyununa...

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Savaşlarda, mücadelelerde galibiyeti getiren en önemli unsur nedir? Hiç kuşkusuz, doğru taktiği uygulamak! İstanbul’un fethi başta olmak üzere, bu gerçeği ispatlayan pek çok örnek tarihte mevcut. Nitekim en güçlü düşmanın, zorlukların akıllıca stratejilerle aşılacağı bilinci, şu günlerde siyasilerimizin de gündeminde. Halkın hür iradesi olan seçimlerin ‘savaş’ gibi algılandığı ülkemizde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, erken seçimden tek parti çıkma plancılığının tuzağı gibi algılanır hale gelen koalisyon olayına, savaşlarıyla ünlü Kartaca komutanı Anibal Barca’nın(Hannibal), “Ya bir yol bulacağız ya da yeni bir yol yapacağız” taktiğiyle yaklaşmakta. Hadi hayırlısı…

Halkın yolsuzlukların, adaletsizliklerin üstüne gidilmesi mesajıyla neticelenen seçim sonuçlarından galibiyetle çıkmak için siyasiler tarihten ders alarak formüller arayadursun, tatile giren dizilerimiz de yeni dönemin yatırımlarını sezon finalleriyle yapmakta. Bu, dizilerin savaşında çok önemli bir nokta. Zira umulmadık gelişmelerin yaşandığı bir sezon finali hem yeni dönem için meraklı bir bekleyiş yaratacaktır, hem de dizinin devamının monotonluktan kurtulacağının habercisi olacaktır. Tabii böyle bir kombinasyon, dizinin ufkunu geniş tutmayı hedefleyenlerin yaratacağı senaryo taktiğine bağlı. Nasıl ki, Kanal D’nin sevilenlerinden olan ‘Güllerin Savaşı’, bunu çok güzel başardı.

BİZİ ŞAŞIRTMAYI BECERENLERE ALKIŞ

Geçtiğimiz günlerde bir yazı yazmıştım, ‘Güllerin Savaşı’yla ilgili olarak. Orada içerikteki olumsuzluklara değinip ‘‘Şimdi ‘Güllerin Savaşı’nın kısır döngüsünde gelinen son nokta, ailesiyle birlikte guguk kuşu gibi tünedikleri köşkteki huzurun içine eden Gülru’nun, Ömer’le yeniden ‘aşk’ oyununa başlaması. Bu ikisi böyle mutlu bir gidişatı hak ediyorlar mı?’’ diye sorgulamıştım. Çünkü olayımız kurgu bile olsa, gerçekten de onca dalaverenin ve kıskançlığın ardından bir çırpıda yaratılan Gülru-Ömer muhabbeti hoş kaçmayacaktı.

Bunun dışında ilişkiler yumağındaki çarpıklığa da dikkat çekip ‘‘Güllerin Savaşı’nda maşallah karaktersizlik gani gani. Kimin eli kimin cebinde belli değil’’ demiş ve yazımı, ‘‘Senaryosundan yönetimine kadın imzası taşıyan, kadın karakterlerin hâkimiyetinde gelişen konuya sahip bir dizi olan ‘Güllerin Savaşı’nda senaryo gidişatı yanlış yola girdi! Bu yol, yol değil. Çünkü buradan sadece yozluk ve kofluk çıkar’’ saptamasıyla bağlamıştım.

Aslında bunları yazarken ‘Güllerin Savaşı’nın gidişatını değiştireceğinden pek de umutlu değildim doğrusu. Çünkü şimdiye kadar dizilerimizin pek çoğu içeriklerini izleyicinin ‘çift’ görme merakına göre şekillendirmekte. Gerçi buna prim vermeyip kendi yolunu çizenler de çıkıyor arada… Final yapan ‘Şeref Meselesi’ gibi. Ama çoğunluk ‘Aman fanlar küsmesin’ modunda yaratıyor senaryolarını.

Dolayısıyla ‘Güllerin Savaşı’nın da hak etmediği oranda kötü gösterilen Gülfem’i boynu bükük bırakıp Gülru-Ömer mutluluğu sergileyerek sezon finaline gitmeyi tercih edeceğini düşünmüştüm. Ancak senaristler öyle bir sezon finali hazırlamışlar ki, gerçekten de müthiş şaşırttı beni. Kesinlikle böylesine çarpıcı bir gidişatı hiç beklemiyordum.

Lars Von Trier’in beğendiğim yapımlarından olan ‘Melancholia’ filminin finalinde kullandığı ‘Ave Maria’nın duygusal ve etkileyici tınılarında sezon finalini yapıp izleyicisini şok eden ‘Güllerin Savaşı’, gerek Gülru-Ömer konusunda gerekse Cihan’da umulmadık bir kırılma yaratarak yeni sezon için büyük avantaj yakaladı.

Öyle ki, son zamanlarda konusu tıkanma noktasına gelen dizinin önünü açtı bu sezon finali. Öyküyü yeni bir yola sokacaklarını gösteren senaristler, Cihan’ı kullanıp intikamcılığa soyunurken bir yandan da Ömer’in aşkına ihanet eden Gülru’ya hak ettiği dersi layıkıyla vermişler. Gülru’yla yatağa girmenin ardından onu terk ederek intikamını alan Ömer de böylece ‘paçavra’ erkeklikten kurtulmuş. Ömer’in gidişi ve Cihan’ın sürpriz intiharı, ‘Güllerin Savaşı’nın yeni sezonunda bambaşka gelişmeler yaşatacaktır bize.

Bölümler boyu monotonluğa bağlayıp içimizi daraltan, nihayetinde üzerlerindeki ölü toprağını atarak melankolik-dramatik bir sezon sonuyla sürpriz şahlanışa geçen ve bizi şaşırtmayı başaranlara alkış.

BİR ALKIŞ DA SERCAN BADUR’A…

‘Güllerin Savaşı’yla ilgili epeyce yazdım. Ama şimdi görüyorum ki, Cihan karakterine pek değinememişim. Belki dizinin başlarında çok öne çıkartılmayışından, belki de diğer detayları ele almaktan fırsat bulamayışımdan. Bir şekilde es geçildi işte… Ancak sezon finalinde Cihan öyle çarpıcı bir sahne yarattı ki, onu görmemek, ona alkış tutmamak ne mümkün!

Kolay iş değil engelli birini layıkıyla izleyiciye yansıtmak. Hele de bu engel, hipoksik şok yaşamış Cihan karakterinin özelliğindeyse, onu falso vermeden bölümler boyu aynı performansla canlandırmak hiç de kolay değildi. Ama Sercan Badur, Cihan’ı oynarken kimi zaman ürkek kimi zaman duygusal, kimi zaman da hırçın ruh hallerini harmanladığı oyunculuğuyla döktürdü. Hipoksiya hastalığını tam anlamıyla aktardı bize.

Canan Ergüder’le birlikte proje öncesinde çalışarak ve hastalık hakkında bilgi toplayarak hazırlandığı rolün hakkını veren… Down Sendromlu çocuklarla yaptığı ‘Hikâyeme Ortak Ol’ sosyal projesiyle de duyarlılığını ortaya koyup takdiri hak eden Sercan Badur’un istikbali parlak. Hem zaten oyunculuk yeteneğini ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin Necati’si olarak iyi iş çıkartıp daha önceden de ispatlamıştı. Eminim devamında da iyi şeyler gelecektir.

Diyeceğim o ki; ‘Güllerin Savaşı’nın nereye gideceğini belirleyen senaryo gereği kafasına silahı dayayarak çok etkili bir konuşma yapıp el ele tutuşan Güllerin hayatını özgürleştiren Cihan, tetiği çektiği an, hem Sercan Badur’un hem de ‘Güllerin Savaşı’nın kaderini değiştirdi. Alkışlarla, yolu açık olsun diyoruz… Tabii, Cihan’ın ölmemiş olma ihtimalinin altını da çizerek!

YENİ SEZON ‘GÜLLERİN SAVAŞI’NA NELER GETİRİR

Yoruma ve değişime açık sürprizlerle gidilen sezon finalinin ardından ‘Güllerin Savaşı’nın yeni sezonunda nasıl bir yol izlenebilir diye düşünecek olursak… Yaşananların ucu açık olduğundan her şey olabilir. Kestirmeden bir fikir jimnastiğinde ilk aklıma gelenleri sıralayayım…

Geçen yazdan beri her bölümde oyunculuk gücünü ortaya koyarak diziyi izlenir kılan Gülfem, yeni sezonda hem acılı abla öfkesiyle hem de yüreğindeki vicdani yükten kurtulma rahatlığıyla çıkacaktır karşımıza… Annesinin kızı olarak küçük yaştan dimdik durmayı öğrenen Gülfem, acı anında elini tuttuğu Gülru’yla Cihan olayının ardından, maddi-manevi hınçla savaşa girişecektir. Duygusal motivasyonunu da Onur’la başlatacağı bir ilişkiden alabilir.

‘Ömer bana ne yaptı biliyor musun’ diyerek acısını Gülfem’e aktaran Gülru da toparlanıp, henüz boşanmadığı için mirastan gelecek maddiyatla ‘Güllerin Savaşı’nı moda ağırlıklı olarak başlatacaktır. Müştemilat sömürücüleri de yine köşke kapağı atacaklardır haliyle. Öte yandan Ömer’le birlikte olan Gülru hamile de kalabilir… Ki bu da diziye bambaşka bir yan konu açar. Buradan hareketle zaman atlamalı gelişme yaşanması durumunda ülkeye dönüş yapan ve çocuğun varlığından haberdar olmayan Ömer cephesinde yine git geller yaşanabilir.

Bunların ötesinde daha önce de yazdığım gibi, geçmişini sorgulamaya başlayan Gülfem’in babasının Bahçıvan Salih olma ihtimali de kuvvetli… Yani Gülfem ile Gülru, baba bir kardeş çıkabilir ki, böyle bir gelişim büyük cümbüş yaratır!

Ancak tüm bunların yanı sıra senaristlerin mucizevi dehasını da yabana atmamak lazım. Silahtan çıkan kurşunu ölümcül olmayan bir noktadan geçirterek Cihan’ı sadece yaralamış ve öldürmemiş olmaları imkân dâhilinde. O takdirde daha bakıma muhtaç veya eskisinden güçlü bir Cihan da görebiliriz yeni sezonda. Malum dizilerde öldürmeyen senarist öldürmeyebiliyor. Karadayı, Karagül, Kurtlar Vadisi gibi diziler öldü sanılanları dirilterek bunu örneklediler.

Sonuçta; Senaryo gidişatına dair eleştirileri düzeltmeye uygun bir sezon finali sunarak yaz tatiline giden ‘Güllerin Savaşı’nın içeriği yeni dönemde çok çeşitli varyasyonlarla gelişebilir. Temeli sağlam atıldı çünkü. Önemli olan bu temelin üstünün destekli ve özenli inşa edilmesi! Sezon finalindeki çarpıcı taktiğin boşa gitmemesi temennisiyle ‘Güllerin Savaşı’na devam…

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal