Yeni dizilerin performans tablosu

Bumerang gibi gidip gidip geri gelen ‘Çocuklar Duymasın’ın yönlendirici-mesajcı dönüşüne vesile olan Kanal D’nin yenilerinde durum ikircikli…

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Geçmiş dizilerin yeniden pişirilip sofraya getirilmesinden medet uman, kış dizileriyle sabah kuşağını doldurarak izleyiciye bıkkınlık veren, yeni yapımların bazılarının tekrarlarını her fırsatta yayınlayarak gına getirten ve kaliteli yabancı filmleri olur olmaz ‘blurlayarak’ yani bulanıklaştırarak izleme zevkinin içine edip sansürcülüğe ne kadar hevesli olduklarını ispatlayan kanallarımız sağ olsun dizi olayında ölçüyü iyice kaçırmış durumdalar. Sanırsınız hepsine de aynı tarzdaki yapımlar, aynı yerden servis edilmekte… Tıpkı tekdüze habercilik gibi! Birkaç istisna dışında, aralarında dişe dokunur fark bulana aşk olsun.

Yayıncılık olayını, birbirinin kopyası gibi duran dizilerden veya yarışma programlarından ibaret sayan mantık, yenilikçilikten nasiplenmeye ihtiyaç duymazken dizicilerimizin de maşallahı var hani. Yenilik adına kıllarını kıpırdatmadan da bu işin yürütüleceğini ispata soyunmuşlar adeta. Bu mantığın iç piyasada karşılığı olsa dahi, Avrupa ve Amerika gibi ciddi dizi pazarlarında itibar görmeyeceği muhakkak. Öte yandan görünürde farklı olan kanalların, birbirinden farksız dizilerinin yerli izleyiciye de artık eskisi kadar cazip gelmediği gerçeğini kabullenmek lazım. Ama mecburiyetten bakılıyor işte! İnsanlar, seçenek yokluğunda, kötünün iyisini tercih etmek zorunda kalıyor bir şekilde.

Anlayacağınız reyting denilen tartışmalı sonuçlarla izleyici tablosunu ve beğenisini değerlendirmek her geçen gün daha da boş bir işe dönüşürken, vatandaşa sunulanlar alabildiğine bomboş seçeneklerden ibaret. Kimi dizileri, hak ettiklerinin üstünde şişirme görevini üstlenenlerin mesajcılılığındaki, sosyal medyanın yanıltıcılığa fazlaca müsait yönlendiriciliğiyle coşan bu boşlukta sapla saman da birbirine karışıyor sonuçta.

Peki, o vakit kimin iyi kimin kötü olduğuna nasıl karar verecek izleyici? ‘İzleyiciyi takan mı var ya da hiç kuşkusuz içeriğe bakıp’ demeyeceğim. Zira hâlihazırda ekrandan gitmek ya da kalmak olayında içeriğin-öykünün etkisi yok denecek kadar az. Bundan ziyade yapımların bilinçaltına yolladıkları mesajlar, çiftlerin çekim gücü ve sunulan klişenin cümle mantıksızlığa inandırma kabiliyeti etkin güç konumunda. Özellikle de yaz aylarında ekrana sürülen ve ciddi rekabetçilikle karşılaşmadan yol alan diziler arasında! Hal böyleyken biz de yeni dizilerin performans tablosunu, izlenme oranlarından soyutlayarak ve ayrıntılı eleştirilerimizi dizilere has yorumlarımıza bırakarak, kanallar bazında değerlendirip sezona sarkma şanslarını yorumlayalım dedik.

KANAL D’NİN KOMEDİLERİ YALAN OLUR MU?

Bumerang gibi gidip gidip geri gelen ‘Çocuklar Duymasın’ın yönlendirici-mesajcı dönüşüne vesile olan Kanal D’nin yenilerinde durum ikircikli… Rekabet edecek yeni dizinin olmadığı gecede ekrana çıkarak tepside sunulan birincilik koltuğuna oturan ‘Çocuklar Duymasın’ şu an için geçmişin özlemi ve yeni halinin merakıyla ilgi görmüş olsa dahi bu itibarın yeni sezonda ilgi göreceğine delil olmadığı kesin. Çünkü söyleminde ve atmosferinde sürekli kendini tekrar eden bir yapıya sahip. Dolayısıyla ‘Çocuklar Duymasın’ın tıpkı önceki dönüşlerinde olduğu gibi sezonu tamamlayamadan gitmesini beklesek yeridir.

‘Meryem’le, uzun soluklu bir çizgi yakalayacağını düşündüğüm kanalın diğer komedisi ‘İki Yalancı’ya gelince… Yalan olmakla olmamak arasında bir dizi! Çünkü yaz atmosferinde yalandan güldürmeye niyetlenirken birden romantik komediliğin klişe gerçeklerine teslim olmayı seçerek mizahın tadını kaçırmaya yüz tutan yapımın kalıcılığı için yol haritasını sabitlemesi ve mantığını düzeltmesi lazım. Yani daha önce de işaret ettiğim gibi Tükenmez Kalem’in kaliteli-iğneleyici esprilerinden nasiplenmek varken artık cılkı çıkmış romantik komedi karikatürlüklerine meyletmekten vazgeçilmeli. Şayet Serkan ve Duygu’nun hikâyesi bu tempoda giderse, Keremcem ile Yağmur Tanrısevsin’i sevenlerin desteğine rağmen, işler zorlaşır. Yeni sezonu görse bile eski dizilerin devreye sokulmasıyla yaşanacak gün ve saat değişimi ‘İki Yalancı’yı iyiden iyiye yalan eder.

Anlayacağınız mevcut durumda Kanal D’den yeni sezona gidebilecek dizi favorim, ‘Meryem’!

FOX’UN YAZ DİZİLERİ GÜÇLÜ!

Komediye hayli renkli giriş yapmaya hazırlanan ‘Bu Sayılmaz’ dizisini yakında ekrana getirecek olan FOX’ta, kendi izleyicisini tutan ‘Şevkat Yerimdar’ şimdilik gemisini yürütüyor. Lakin yeni sezonun yoğunluğunda onun da işinin zorlaşacağı muhakkak. Ancak yaz tatiline gitmeyen ‘No: 309’un yerini alması durumunda sezonda da ayakta kalabilir.

Murat Ünalmış ile Tuvana Türkay’ı buluşturan ‘Deli Gönül’e baktığımızda… İlk bölümün acemiliğini üzerinden atmış gibi. Gittikçe açılan bir performansa sahip. Ogün Kaptanoğlu’nu yepyeni bir tiple karşımıza getiren ve Çiğdem Batur’un dingin oyunculuğuyla renklenen dizinin, sorunlu okul gençliğiyle yetişkinlerin aşk-aile dramatikliğini buluşturan tarzı da kış aylarına uyan türden zaten. Bundan dolayı Rahşan Çiğdem İnan’ın senaryosuyla mantıklı ve güzel bir gidişat sunan dizinin yeni sezon şansını oldukça yüksek görüyorum. Ayrıca mümkün olduğunca az diziyle yetinmeye çalışan kanalın yazdan gelen bu avantajı heba etmek istemeyeceğini de düşünebiliriz.

Kısacası; FOX’un yaz dizileri güçlü ve yeni sezonda da iş görebilir nitelikte!

SHOW’DA ‘KALP ATIŞI’ AĞIR BASIYOR!

‘Kalp Atışı’ ve ‘Rüya’… Show’un yaz aylarında yüzünü güldüren yapımlar. Peki ya bunların yeni sezona sarkma şansı ne kadar? Kanalın, istediği verimi alamama halinde kolayca dizi harcama özelliği hafızalarda malumunuz. Yaz dizileri bu riske muhatap olur mu derseniz…

Geçen sezondan elinde sadece ‘Yeni Gelin’ kalan kanalın ‘Rüya’ gelişimini pek hayra yoramıyorum nedense. Zira çok basit bir biçimde gerçekleşen bir karşılaşmayla başlatılan Bulut-Elif ilişkisine müthiş bir acelecilik hâkim. Ayrıntısıyla ele alacağım diziyle ilgili özet görüşüm… Bulut’un iki günde Elif’e âşık olması yetmiyormuş gibi birdenbire evlilik kararı verme rüyacılığındaki ve aile tablolarındaki doğallık durumu benzeri klişelerden de daha geride! Bu da Ceyhun Mengiroğlu ile Hazal Filiz Küçükköse’nin canlandırdıkları karakterleri çekicilikten uzaklaştırmakta. Tabii rekabetin alabildiğine zorlu olduğu yeni sezonda devam şansına da sekte vurmakta. Umarım yanılırım.

Dövüşerek erkeklerin anladığı dilden konuşan kadın profilini toplumumuza adapte etmeyi başaran bir dizi, ‘Kalp Atışı’… Aşka odaklı görünmekle birlikte sağlık sektörünün ve doktorların dünyasına daha çok yer veren yapımla ilgili uzunca değerlendirmede bulunmuştum. Dolayısıyla yeni sezonda yer almayı hak ettiğini düşündüğüm diziye yönelik olumlu yorumumu tekrarlamaya gerek yok. Sadece yaz ekranının fark yaratanı olarak gördüğüm dizinin dikkat çekici yönünün, doktor sorunlarını dile getirme ve tıbbi açıdan kolay anlaşılabilir biçimde bilgi verme olduğunun altını çizmek isterim. Bunun ötesinde Öykü Karayel ile Gökhan Alkan’ın rollerindeki doğal duruşlarının dizinin kalitesini artırmadaki etkisini de bir kez daha vurgulamakta fayda var.

Anlayacağınız; Show’da, içeriğinden sunumuna, fark yaratan özelliklerle karşımıza gelip monotonlukları kırarak içimizi kıpırdatan ‘Kalp Atışı’nın devam gücü ağır basıyor diyorum.

STAR’IN YENİ SEZON ROMANTİĞİ HANGİSİ OLUR?

Serkan Çayoğlu, Emir Benderlioğlu, Ahu Türkpençe, Can Nergis gibi isimleri buluşturan ‘Börü’yü sonbaharda izleyici karşısına getirecek olan Star’ın ‘Çember’ isimli sinema serisinin polisiye takviyesini saymazsak… Kanalın yaz tercihi, ‘Ateşböceği’ ve ‘Dolunay’ın romantik komedisi… Bu iki dizinin diğerlerinden farkı, rakipleriyle olduğu kadar birbirleriyle de rekabet halinde olmaları. Karşılarında üç beş ciddi rakip bulunmadığından diğer işlerle çekişmeleri havada kalmakta. Bu nedenle yazdan sezona sarkma hususunda asıl mesele, hangisinin daha iyi olduğu noktasında düğümleniyor. Seçkin Özdemir ile Nilay Deniz’i buluşturan ‘Ateşböceği’ mi, yoksa Can Yaman ve Özge Gürel’in ‘Dolunay’ı mı daha iyi derseniz…

Aslında bu konuda kıyas yaparken açığa çıkan gerçek, bu dizilerin içerikleriyle birbirlerine üstünlük sağlayacak kapasitede olmadıkları! Yani her ikisi de öykü gelişimlerini ‘çocuk kazası’ndan yapıyor. Bu süreçte de mantık pek kafaya takılmıyor. Bu durumda geriye kalan kıyas kriteri, hangi yapımın daha şirin bir tablo sunduğu. İşin doğrusu bu konunda da pek bir fark yok. Romantik komedilerin rutinlikleri, abartıları her iki yapımda da alabildiğine mevcut. Peki, o zaman bu denklikte Star’ın yeni sezon romantiği hangisi olur?

Fazilet Hanım ve Kızları, Söz, İstanbullu Gelin dizilerini geçen sezondan elinde tutan kanalın sezonda romantik komedi dizisine de yer vermek isteyeceği muhakkak. Hani her türden olsun babında… Lakin sezonun yaz aylarındaki gibi dikensiz gül bahçesi olmadığı gerçeğinde, bir kanala iki romantik dizinin fazla geleceği de aşikâr. Dolayısıyla eski romantik komedilere öykünmekte ve şirinlik tablosu sergilemekte birbirine galip gelemeyen iki dizinin tercihinde devreye giren faktör, oyuncu fanlarının gücü olacak! Yani hangi yapımın taraftarı ağır basarsa yeni sezonda işi o götürür. Benim görüşüme göre ibre, ‘Dolunay’dan yana gibi. Göreceğiz.

ATV ‘KANATSIZ KUŞLAR’LA SEZONDA DA UÇAR MI?

Dramatik öykülerden nasiplenme merakını yaz aylarında da sürdüren ve ‘Kırgın Çiçekler’in boşluğunu hissettirmemek için ‘Kanatsız Kuşlar’ı devreye sokan ATV’nin bu süreçte büyük bir beklentiye girmeyip minimumdan maksimum elde etmeyi seçtiğini gördük. Farklı işlerden çağrışımlarla karşımıza gelen ve dramın dibine vurmak için inandırıcılıktan uzak aksiyonlar sergilemekte sakınca görmeyen ‘Kanatsız Kuşlar’ da bu yaklaşımın ürünü. Bu ürüne yeni sezonda yer olur mu, sorusu bu açıdan çok da düşündürmüyor insanı.

Romantik aşk hikâyesi olayını, başrollerini Yusuf Çim ve Seren Şirince’nin paylaştığı ‘Seven Ne Yapmaz’ isimli diziyle halletmeyi seçen kanalın, söylenecek sözü kalmadığından işi lastik gibi uzatıp saçmalayan yapımları dahi ‘İzleyicisi olan diziyi finale yollamama’ mantığıyla elinde tuttuğu da örneklerle sabitken, ‘Kanatsız Kuşlar’la yoluna devam edeceğine kuşku yok. Diyeceğim o ki; Dizinin, kendinden daha dramatik yapımlarla rekabet durumunda şimdiki performansından bir şey kaybetmediği sürece ATV, ‘Kanatsız Kuşlar’la yeni sezonda da uçmayı sürdürecektir… Tüm yersizliklerine ve mızmızlıklarına rağmen!

SONUÇTA; İstatistiklerin Türkiye’deki ailelerin yüzde 94’ünün sosyal aktivite olarak televizyon izlemeyi tercih ederek, televizyon karşısında zaman öldürmek konusunda ABD’den sonra dünya ikincisi olan… Okuma alışkanlığını yitiren bireyleri artarken, gazete ve dergi sayısı her geçen yıl daha da azalan ülkemizde televizyon olayı başlı başına bir dünya. Reytingin ve dahi reklam pastasından kapılan payın başlıca belirleyici olduğu bu dünyada diziler de olabildiğince önemli bir yer kaplamakta. Yani hayatımız dizi olmuş durumda!

Yeni dizilerin performans tablosu, kimin gidici kimin kalıcı olacağı konusu da bu gerçekler ışığında şekillenmekte neticede. Okumayan, okumadığı için yargı ve kıyas mekanizması gelişmeyen, sosyal aktivitesi TV’nin sunduklarıyla sınırlı toplumlarda ne oranda şekillenirse artık! Gerçekten hak eden, yeni sezonda da varlık göstersin diyerek noktalayalım.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal