Yeni dizileri incelemeye devam

Önceki yazımızda yeni dizilere Star, Show ve ATV cephesinden bakıp ilgi çekme ihtimallerini yükselten özellikleriyle ‘46 Yok Olan’, ‘Oyunbozan’ ve ‘Kehribar’a ön değerlendirmede bulunmuştuk. Bugün de kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

KANAL D ‘TATLI İNTİKAM’ PEŞİNDE

Güneş’i Beklerken’in ardından başka bir Güneş vakasıyla takipçilerini üzen Kanal D, yeni yapımlardan ziyade eskilerin ekmeğini yiyen bir dizi tablosuna sahip. ‘Güllerin Savaşı’nı sezon sonunu beklemeden yolcu eden, Güneş’in Kızları’nı da gözden çıkartan kanalın yeni umudu, kendin pişir kendin ye usulü, D Productions’ın mutfağında hazırlanan ‘Tatlı İntikam’…

İntikamın tatlısı nasıl olur? Elbette ki romantik komediyle! Başrollerinde Leyla Lydia Tuğutlu, Furkan Andıç, Can Nergis, Zeyno Günenç, Kerem Atabeyoğlu ve Ayşenil Şamlıoğlu'nun yer aldığı ‘Tatlı İntikam’ın romantik komedi kahramanları Pelin ile Tankut.

Peki, senaryosu Pınar Ordu ve İlker Aslan tarafından kaleme alınan dizi, bu romantik komedi macerasında neler vaat ediyor bize? ‘İki tatlı kaşığı özür, sıcacık bir gülüş ve olana kadar sevgini karıştır’ diyerek af dilemenin tarifini veren Pelin’in şirin mi şirin hali… Balonlu-gazeteli özür çabası… ‘Önce ödeşeceğiz Pelin Hanım’ diyen Tankut’un intikam plancılığı derken… Bunları kıpır kıpır bir müzikle birleştirip veren tanıtımından algıladığımız kadarıyla ‘Tatlı İntikam’ bu haliyle bir romantik komedide olması gereken tüm özellikleri bünyesinde taşıyacak. Belki de birçok yapımla çakışacak. Konusu da zaten bu kanımızı destekler yönde.

Aşk arayışında olup sürekli sorun yaşayan Pelin kızımız hayallerinin erkeğini bulup evlenmeye kalkacak ama düğün günü terk edilecekmiş. Bu detay bana ‘Hayat Şarkısı’nı hatırlattı ama… Diziyi görmeden kesin yorum yapmak istemem. Neyse, dönelim genel öykü tanıtımına… Müstakbel kocası düğün günü ortadan kaybolan Pelin kötü kaderine yanarken, bir yaşlı teyze müneccimlik edip onun derdinin dermanının geçmişte saklı olduğunu kulağına fısıldayacak ve romantik komedinin düğmesine basıverecek. Mutsuzluğunun, geçmişte üzdüğü birinden aldığı aha bağlı olduğunu öğrenen Pelin kendini affettirmek için neler yapacak göreceğiz... Ve bu süreçte ‘Bu devirde ah alana bir şey olmuyor. Ah edenler çile çekerken ah alanlar zengin-mutlu’ düşüncesini de aklımıza getireceğiz herhalde. Temennimiz, alınan ‘ah’tan yola çıkarak yanal konularla dallanıp budaklanacak olan ‘Tatlı İntikam’ın, tür klişelerini kullanırken abartıya kaçmaması ve işin içine kendine has özellikler katmaya ağırlık vermesi… İlaveten bazılarının yaptığı gibi romantik komediyi, ‘ölçüsüz kadın şapşallığı’ mantığına çevirmemesi!

Neticede; Cezalar, dizi eksikliği derken kendini yeni yapımlarla toparlamak isteyen Kanal D, ‘Tatlı İntikam’ peşinde. ‘Hayat Şarkısı’yla Salı gecelerini verimli kıldı. Ama Pazar ve Pazartesi boş halen. Güneş’in Kızları giderse, Cumartesi de boşalacak. Sinema filmiyle idare etmek de bir yere kadar. Yani kanalın, izleyici tarafından çabuk kabul gören romantik komediyle varlık göstermediği günleri doldurmak niyetinde olması haklı bir istek. Ancak evdeki hesabın, doğru yapılmadığı takdirde, çoğu zaman çarşıya uymadığı da bir gerçek. Bunun için öyküyü sağlam kurup işi iyi detaylandırmak gerek! Kolay gelsin.

FOX, ‘AŞK YALANI SEVER’ DİYEBİLECEK Mİ?

‘İnadına Aşk’la, aşkın engel tanımadığını ispata koyulup umulanın ötesine geçmeyi başaran… Tesadüflerle başlayan bir ilişkide ‘Aşk Yeniden’ diyerek cümbür cemaat aşk komedisi sunan FOX ekranı, aşkı adında barındıran bir işi daha ağırlamaya hazırlanıyor. Bu kez, aşkta kademe atlayıp ölüm döşeğindeki dedenin son isteğiyle gelişen bir öykü çıkaracak karşımıza. Peki, hatasını telafi etmek isteyen dededen, sahte toruna yol alırken romantik komedi yönü mü yoksa aile dizisi olma özelliği mi daha ağır basacak? Dizi, kendini izlettirmeyi nasıl başaracak?

Son dileği, yıllar önce sahip çıkmadığı torunu Ece’nin bulunması olan ve bunun için ailesini cin tutturup diğer torunu Ferit’ten medet uman dede Hüseyin Koçoğlu’nun yani Arif Erkin’in varlığı, dizinin sadece gençlere odaklanan romantik komediden ziyade aile işi olma özelliğini öne çıkartacak gibi duruyor. Yanı sıra bir türlü bulunamayan torun Ece’nin yerine sahtesi gelirken yaşanacak olan beklenmeyen gelişmeler çok verimli olabilir. Kıskançlık ve komediyle karışık aşk da içeriği coşturacak kuşkusuz.

Kısacası; ‘Aşk Yalanı Sever’, iyi bir konu harmanı sunma potansiyeline sahip. Bundan dolayı başrollerinde Eren Hacısalihoğlu, Buse Arslan, Seda Güven, İsmail Ege Şaşmaz, İlhan Şeşen, Ünal Silver, Yeşim Gül, Zuhal Yalçın ve Arif Erkin’in yer aldığı diziden ‘Kocamın Ailesi’nin tadında bir performans umuyorum. Mia Yapım imzası da bu umudumun güvencesi. Hele bir de oyuncular, doğal canlandırma sunup izleyiciyle kimyayı tuttururlarsa… FOX, ‘Aşk Yalanı Sever’ diyebilir rahatlıkla. Lakin öyle dikensiz gül bahçesi beklemek de hata.

Dizinin yeni bir ‘Kocamın Ailesi’ başarısı yaratabilmesinin önündeki başlıca engeller, şu an için pasifliği ve yayın günü gibi durmakta. Kanala düşen, bu handikapları aşıp gününü doğru tayin etmek. FOX’un dizisiz geceleri Pazartesi ve Çarşamba ya… ‘Aşk Yalanı Sever’in hangisini doldurması lehine olur acaba? Pazartesi’nin riski daha büyük diyebiliriz. Çünkü ‘Kırgın Çiçekler’, ‘Paramparça’ gibi izleyicisi sabit işler var. Çarşamba daha avantajlı. ‘Diriliş’ zirveye kurulmuş olsa dahi, diğer yapımlardan kopuş yaşanabilir. Bu açıdan, başarılı biçimde sunulması halinde, ‘Aşk Yalanı Sever’in yenilik cazibesiyle izleyiciyi yakalaması ve Çarşamba gecesindeki diğer rakiplerini geride bırakması mümkün. Bizimkisi öneri, FOX’a kalmış gerisi.

TRT 1’İN ‘DÖNEM’ SEVDASI…

Yeni dizi furyasına bir katkı da TRT 1’den… Üstelik özel kanalların çeşnisine farklı bir renk katacak türden! Dönem dizisi sevdasını, ‘Sevda Kuşun Kanadında’ diyerek sürdüren TRT 1 ekranı, Fransa’dan ateşlenip dünyayı saran gençlik hareketinin ülkemizdeki yansımasını işleyecek olan bir yapımı buluşturacak izleyicisiyle. ‘Diriliş’le Osmanlı’nın kuruluş günlerine pencere açan… ‘Bin Yılın Şafağı’nda Abdülhamid Han’ı anlatmaya soyunan… ‘Seddülbahir 32 Saat’ ile Kurtuluş Savaşı’ndan kahramanlık öyküsü anlatan TRT 1, tarihi yansıtmaya Cumhuriyet döneminde yaşanan sağ-sol çatışmalarından devam edip 68 kuşağına farklı bir yorum getirmek arzusunda.

‘Yedi Güzel Adam’ dizisi ve romanlarıyla ilgi gören Ahmet Tezcan’ın senaryosuyla izleyicisini o döneme götürecek olan ‘Sevda Kuşun Kanadında’nın öyküsü, dönemsel çalkantılarda varlık bulmaya çalışan imkânsız aşk dramı, şeklinde tanımlanabilir. Diziye bu gözle baktığımızda, değişik isimlerle ekrana taşınan görüş ayrılıklarıyla harmanlanmış aşkların işlendiği yapımlara benzetmek çok kolay. Ancak onlara alternatif bir üslup kullanma özelliğinde olan dizi, konusunu, sağ-sol kavgasını fon yapıp aşka odaklanan yapımlardan çok daha öteye taşıma iddiasında. Bunun için de yabancıların dayatması niteliğindeki çatışmacılıktan uzak durup kültürel değerleri ortak payda yapan gençliğin çabası ön plana çıkartılmak istenmekte!

Anlayacağınız; Cem Karaca’yla kulaklarımızın pasını silecek olan ‘Sevda Kuşun Kanadında’ dizisinin, insanları ayrımcılığa sürükleyenlerin izini yok edip, efsaneleştirilmiş 68 kuşağına bakış açısını değiştirmeye niyetli derin bir meselesi var. Bu özelliğiyle de TRT 1’e yeni izleyici çekme gücüne sahip. Bununla birlikte ‘Milat’taki gibi dikte edici, gereksiz vurgulamalarla iticileştirilmiş bir söylem tarzıyla işlenirse beklentiler tersyüz olabilir! Buna dikkat edilmeli.

Bence izleyiciye sağ-sol çatışmacılığı üstüne yeni bir dönem dizisini benimsetebilmek için en doğrusu, ‘Çemberimde Gül Oya’ ile ‘Yedi Güzel Adam’ dizilerinin tarzından harmanlanmış bir iş ortaya çıkartmak. Aksi takdirde tarihsel çekiciliğin gücüyle ve ünlü isimlerle başa oynayan ‘Diriliş’ ile senaryo yaratıcılığıyla kendini gösterip aksiyonlarıyla dikkat çeken ‘Filinta’nın başarısına ulaşamaz. Bu riski göz ardı etmemek gerek.

SÜRPRİZ YAPAN DA ÇIKABİLİR

‘Hanım Köylü’ ve ‘İstanbul Sokakları’nı başka yazıya bırakarak ele aldığımız yeni projelere yönelik, eksili artılı ön yorumumuz böyle… Her zevke hitap edecek bir yelpazede kendilerini gösterecek yenilerde, şans ibresini kendinden yana kaydıracaklar hangileri derseniz… Favorilerim belli zaten. Ama net biçimde kestirip atmak haksızlık olur bu evrede. Hele bir görelim yüzlerini de… Her daim olduğu gibi hak yemeden eleştirilerimizi sıralarız her birine. Hem performansların da, dizi bolluğunda bocalayan izleyici tercihinin de sağı solu tutulmuyor bu arada. Bir bakmışsınız en şanslı görünen, favori denen en çabuk okkanın altına gitmiş… ‘Eh işte’ diye geçiştirdiğiniz de, izleyiciyi ilk bölümden tutarak sürpriz yapıp postu sermiş. Belli mi olur? Sadece yaşamda değil, dizi yarışında da beşer şaşıyor nihayetinde.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal