Mehmed: Bir Cihan Fatihi bilmecesi

Bazı işlere başlamak zordur. Özellikle de yüksek maliyetine karşı başarı garantisi olmayan, risk oranı büyük projelerde ortaya çıkmak için kılı kırk yarmak gerekir.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Bazı işlere başlamak zordur. Özellikle de yüksek maliyetine karşı başarı garantisi olmayan, risk oranı büyük projelerde ortaya çıkmak için kılı kırk yarmak gerekir. Nasıl ki O3 Medya’nın Kanal D için çektiği daha doğrusu çekmeye bir türlü başlayamadığı ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ dizisi de yılan hikâyesine dönen varlığıyla bu zorluğu yaşayanlardan.

Beş ay önce çekimlerine başlandığı haberleri yayılan ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ dizisi yeni sezonun ortasına gelindiği halde halen ekran yolculuğunu başlatamadı. Sürekli medyada adı anılmasına karşın dizinin çekimiyle ilgili kayda değer bir gelişim bulunmamakta. Dahası sezonun en yüksek bütçeli projesi olarak gösterilen yapımın kadrosu bile netleşmiş değil.

Hatırlanacağı üzere yapım şirketinin çekimleri beğenmemesiyle kriz yaşayan ve verilen emekleri boşa çıkartan bir kararla önce yönetmen değişikliğine giden projede, Altan Dönmez’in yerine Cevdet Mercan getirilmişti. Gelen, gidenin yaptığını değiştirmek isteyince de o ana dek yapılan harcamalar boşa gitti haliyle. Zaman kaybı da cabası. Tabii suların bir türlü durulamadığı yapımda iş bununla da kalmadı.

Dizinin iddiasını güçlendirmek adına dekorları yenilenirken sanat yönetmeni de değişiverdi. O da yetmedi… Projenin başlangıçtaki senaristlerle de yolları ayrıldı. Sil baştan işe koyulması hedeflenirken, yeni yazar olarak Ercan Mehmet Erdem seçildi. Dahası hoşnutsuzlukların ucu, oyuncu kanadına da erişti. Medyaya yansıyan haberlere göre Çiçek Hatun karakterini canlandıracak isim de değişmiş. Gelenin ne kadar kalıcı olacağını kestiremediğimizden oyuncu isimlerini sıralamayı uygun görmüyorum. Hal böyle olunca da Kenan İmirzalıoğlu’nu yeniden ekranlara döndürecek olan dizi, kadro oluşturma aşamasını geçmedi diyebiliriz.

Anlayacağınız daha önceden ekrana çıkış tarihi olarak Ocak ayı işaret edilen, şimdilerde Şubat sonu Mart başı gibi tarihlerle anılan ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’nin yayın durumu tam bir bilmece. Öyle ki, projenin gerçekleşme konusuna şüpheyle yaklaşıp ‘Dizi başlamadan iptal edilir mi acaba’ diye sorgulamamak elde değil. Hem Kanal D’nin ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ çabasının boşa çıkmaması için her detayın layıkıyla değerlendirilmesinde fayda var. O halde gelin birlikte bakalım, Kanal D’nin yeni Fatih yaratma çabasının düşündürdüklerine…

‘MEHMED: BİR CİHAN FATİHİ’NİN RİSK TABLOSU

Bir dizinin kesinlik kazanmasında en önemli gösterge, kanal tarafından duyurusunun yapılmasıdır kuşkusuz. Yani kanalın sitesinde yer almayan yapım için medyada ne haber çıkarsa çıksın bana göre hava cıvadır. Kanalların duyurularını yaptıkları işleri bile yayınlamaktan vazgeçtikleri gerçeğinde Kanal D’ye baktığımızda, 2017’den kalma ‘Yolculuk başladı’ haberinin ve henüz ortada olmayan dizinin afişinin MIPCOM’da büyük ilgi gördüğü övgüsünün dışında herhangi bir gelişim yer almamakta.

Evet. Ortada bir proje ve başarılı olma hevesi mevcut. Lakin ‘İnsanlık Suçu’nun tanıtımını yayınlamaya başlayıp dizinin yayın zamanını ‘yakında’ ibaresiyle duyuran Kanal D cephesinde ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ dizisiyle ilgili dişe dokunur bir açıklama bulunmaması da, dizinin varlığı ve geleceği konusunda soru işaretleri yaratan bir ayrıntı. Açıkçası bu habersizlik, sadece ilk çekimleri ve ekibi beğenilmeyen yapım aşamasında değil, kanal cephesinde de durumun problemli olduğunun göstergesi gibi yansımakta dışarıdan bakana!

Bu noktada aklıma takılan en önemli detay, dizinin büyük maliyetini karşılayacak düzeyde ilgi görüp görmeyeceği kaygısıyla temkinli hareket edildiği olmakta. Zira en güvenilen isimlerin yer aldığı yapımların dahi kısa sürede havlu attığı bir süreçten geçmekteyiz. Reyting ölçüm sorunu aynen devam ettiği sürece de oyuncu isimlerinden ziyade yapımın izleyici nabzına uygunluk kapasitesi ağır basacaktır başarı değerlendirmesinde. Yanı sıra hep işaret ettiğim üzere, yayınlanan kanalın performansını da proje yapılabilirliğinde hesaba katmak şart!

Bu gerçekler ışığında ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’nin risk tablosuna döndüğümüzde üstünde durulması gereken ilk detay, Kanal D’de İstanbul Fatih’ini diziyle anlatma girişiminin daha önce denendiği ve başarısızlıkla sonuçlandığı olmakta. Peki, o zaman mayası tutmayan bir işi daha özenli bir prodüksiyonla ve oyuncu kadrosuyla ekrana çıkartma hevesi istenen getiriyi sağlar mı? Fatih’in yaşıyla denkleşme açısından tartışma yaratan Kenan İmirzalıoğlu’nun sevenlerine güvenerek yola çıkmak ne derece doğru olur? Projeyle ilgili böylesi soruları peş peşe sıralayabiliriz. Cevaplara gelince… Soruların çözüm noktasında söz mantığın sonuçta.

Hiç kuşkusuz tarihi diziler, milli duyguları kabartan askeri işler ekranlarımızın yükselen değeri konumunda ama… Her işin başarıya ulaşacağına dair bir garanti de yok malumunuz. Tarih dizilerine kapı açan ‘Muhteşem Yüzyıl’, Hürrem’le ilgi görmesine karşın Kösem ve IV. Murat dönemleri, kalite açısından zirvede olsa dahi, reytingleriyle yerlerde sürünmedi mi? Yurt dışı satışların yüksekliğinin yüzü suyu hürmetine ekranda kalınsa bile, içerideki izleyiciyi kendine çekmeyi başaramadı iki sezon boyu. Her türde olduğu gibi, tarihi anlatımlarda da entrika ve yüksek tondan üsluba merak gösterenlerin çokluğundan dolayı hak ettiği değeri bulamadı bu yapımlar. Nitekim Mehmet Akif Alakurt’un ‘Fatih’i de aynı tempo düşüklüğünden muzdarip olup ekran başındakilerin dizi algısına hitap edemeyerek hayal kırıklığı yaratmıştı.

Şimdi aynı tehlike ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ için de geçerli. Önceden de vurguladığım gibi Fatih döneminde öyle Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşanan Harem entrikacılığı gelişmemiş. Birbiriyle yarışan sultanlar bulunsa da Hürrem gibi tarihi yönlendirip Osmanlı Sarayı’nda iz bırakan türden kadın ağırlığı mevcut değil. Tabii kurgu çerçevesinde Çiçek Hatun, Gülşah Hatun, Helena Hatun gibi eşleriyle benzeri bir rekabet ve entrika atmosferi yaratılarak kadın çekişmeciliğinin kullanılması mümkün. Ancak bu taktiğin, tarihi gerçekçiliği ve Fatih’in imajını zedeleyeceği de muhakkak. Zira henüz o yıllarda Kanuni Sultan Süleyman devrindeki gibi Kadınlar Saltanatı’nın ayak sesleri duyulmamakta. Dolayısıyla Kenen İmirzalıoğlu’nun Fatih karakterinin karşısına çıkartılacak kadın karakterlerin dizinin çekiciliğini sağlamadaki payına çok güvenmemek lazım. Eminim senaryoyu kaleme alanlar da bu dönemsel detayı nasıl en avantajlı biçimde yapılandıracakları üstüne düşünüyorlardır. Dahası en afilisinden kadın çekişmeciliği yaratılsa bile izleyicinin saray kadınlarının aynı tondan ilerleyen klişe rekabetçiliğine karınlarının fazlasıyla tok olduğu da unutulmamalı! Yani işin bu yönünden diziye ekmek çıkartmaya çalışmak büyük hata olur.

Öte yandan Fatih Sultan Mehmet’in 30 yıllık saltanat dönemini anlatmak da pek kolay değil. Çünkü İstanbul’u fethedip onu yeniden yapılandırarak kozmopolit bir hale getirmeyi tercih eden Fatih’in iktidarı, seferlerle dolu ve olayı bu yönden ele almanın ne denli güç olduğu da daha önceki deneyimlerle sabit. Yani İstanbul’un fethi de dahil olmak üzere savaş aksiyonunu hakkıyla yansıtabilmek için ‘Diriliş’ten çok daha büyük bir prodüksiyon gerek. Keza Ertuğrul dönemindeki mücadelelerin küçük çaplı oluşunu hesaba katarsak işin zorluğu daha iyi anlaşılır. Tut ki, savaş sahnelerini bilgisayar destekli yaratmayı seçen dizi konuyu da İstanbul’un alınışından sonra Fatih’in olgunluk yıllarından başlattı. Böylece hem yaş handikabını atlatmak, hem de fetih olayını yansıtma güçlüğünü aşmak istendi… Mümkündür. Fakat o takdirde de temposuzluk tehlikesi belireceğinden, tıpkı Kanal D’nin eski ‘Fatih’i gibi işin tadı tuzu baştan kaçırılır.

Anlayacağınız ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ dizisinin rekabet yarışında başarıyı yakalaması, yönetmen-senarist-oyuncu değişimi yapmaktan ziyade, içerik dengesinin iyi kurulmasına ve tarihi gerçeklikleri kurgularken hikâyenin doğru yönlerine mantıklı biçimde ağırlık verilmesine bağlı. Tabii bu meyanda dizinin yayın günün de önemli bir ayrıntı olduğu unutulmamalı!

‘MEHMED: BİR CİHAN FATİHİ’ BU SEZONU BOŞ GEÇMELİ!

Kestirmeden yaptığımız yorumdan da görüleceği üzere Fatih dönemini dizileştirmede risk de, emek de her halükârda sanılandan çok büyük çapta. Dizinin varlığında asıl karar kriteriyse, risk büyüklüğüne karşın getirisinin de aynı oranda büyük olup olmayacağı! Burada da doğru zamanda ekrana çıkartma mantığı giriyor devreye.

Geçtiğimiz yıl diziyle ilgili medyatik yorumlara baktığımızda yayın günü olarak Pazartesi dillendirilmekteydi. Yapımın krizleri büyüyüp yayını sarktıkça bu söylem Çarşamba’ya dönüştü. Hangisi doğru çıkar, dizi şayet çekilip yayınlanırsa hangi güne konur? Bu husus çok da önemli değil aslında. Çünkü hâlihazırda hangi güne konursa konsun mevcut işlerin ağırlığı hissedilecektir. Yani dizinin, elinde sihirli değnek varmışçasına, bir anda en başa kurulması çok kolay olmayacaktır. Misal ‘Siyah Beyaz Aşk’ ekarte edilip Pazartesi’ye yerleştirilirse ‘Söz’le ‘Çukur’un özlü gücü ile karşılaşılıp, dışlanan ‘Siyah Beyaz Aşk’la aynı ya da daha az reyting alınması kuvvetle muhtemel. ‘Meryem’i noktalanıp Çarşamba seçilse o zaman da değişen bir şey yine yok. Zira ‘Diriliş Ertuğrul’un yanı sıra onu tahtından ederek özeti ve tekrarlarıyla da başa güreşen ‘Sen Anlat Karadeniz’ izleyiciyi silip süpürmekte.

Dolayısıyla sonradan gelip yerleşik düzeni kendi lehine çevirmek her daim mümkün olsa bile bölüm başı maliyetleri devasa rakamlarda olan işler için bu riski alıp ateşe atlamak ne derece mantıklı olur? Üstelik henüz kendi içinde istikrar sağlayamayan bir proje görünümü veriliyorken ve dahi kıyımlarıyla ünlü Kanal D yayıncılığına daha temkinli yaklaşılıyorken!

DİYECEĞİM O Kİ; Zamansız hamle yapıp işe yanlış yerden başlamak hem ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ne, hem de ekiptekilerin kariyerine risk teşkil edecektir. ‘Karadayı’ ile hafızalarda güzel bir iz bırakan Kenan İmirzalıoğlu’nun, sadece kendi ismi üstüne oynayan bir işe ne derece güvenip yola çıkmayı sürdüreceği hususu bir yana, yanlış hesaplar sonucu birkaç bölümde noktalanan bir diziyle ekran değerini zedeleyeceği gerçeği de cabası…

O nedenle, yayını ve kadrosu bilmeceye dönen ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’nin bu sezonu boş geçmesi… Mevcut durumda ekran şartları pek de lehine görünmeyen projenin gelecek sezona bırakılıp enine boyuna irdelenerek sorunsuz biçimde izleyiciyle buluşturulması en akıllıca iş olacaktır. Aksi takdirde, Kenan İmirzalıoğlu avantajıyla bile, eski ‘Fatih’ gibi hayal kırıklığına dönüşme ihtimali akıllarda tutulmalı derim. Bizden hatırlatması!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal