Dizicilere, Düşler ve Umutlar dersi

Bu satırlar, gerçekleşen bir öngörü olmanın ötesinde, içeriği hayli kapsamlı dizilerin bu avantaja rağmen başarısızlığa uğramalarındaki asıl olayı da özetlemekte aslında…

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Sezonun dizi harcama yarışına elinden geldiğince katkıda bulunan FOX TV, bu açıdan bolca malzeme yaratanlardan. ‘Düşler ve Umutlar’ da yeni kurban… Yayın akışından çıkartılarak finalsiz noktalanma pozisyonuna sokulan, ancak kimilerince ‘Tüm hızıyla devam ediyor’ şeklinde duyurulan dizinin kafa karıştırıcı belirsizliği, reytinge endeksli kanalların istedikleri verimi alamadıkları anda dizileri fütursuzca kesme politikalarının neticesi…

Şimdi, eğri oturup doğru konuşalım. FOX’un bol tanıtımla ekrana çıkarttığı bu dizi konusunda pek bir hatası yok. ‘Çocuklar Duymasın’ın dört geceyi işgal etmesinin yanlışlığı hususunda nihayet akıllanarak hafta içini ona tahsis etmekten vazgeçen… ‘Not Defteri’ni Çarşamba, ‘Umutsuz Ev Kadınları’nı da Perşembe 20.45’e koyarak dengeyi sağlayan FOX, bırakın yenilerle baş etmeyi, sittin sefer oynatıldıkları halde halen ilk 100 içine girmeyi becerebilen ‘Selena’, ‘Adanalı’ gibi dizilerin dahi oldukça gerisinde kalan bir yapıma ne yapabilirdi ki?

Pek pek Cumartesi’nin dizi bolluğuna atmak yerine başka bir güne koymuş olabilirdi… Hepsi bu. Ancak o zaman da yine karşısında oldukça dişli rakipler bulunacağından, masum bakışlı Yusuf’un hikâyesinin izleyici tercihlerini kırma noktasında yine çok şansı olamazdı.

Eee… Peki, o zaman Charles Dickens’ın güzelim Oliver Twist’inin yerli versiyonu ‘Düşler ve Umutlar’ın başarısızlığını neye bağlamamız lazım? Bu büyük ilgisizliği hak edecek derecede kötü çevrilmiş bir dizi mi? İçeriği beğenilmeyecek bir yapıda mı?

Hayır, tam aksine… Onu geçen pek çok yapımdan daha iyi! Çünkü en basitinden kendisine çıkış noktası yaptığı eser, hem edebi anlamda hem de sosyal eleştiri türünde bir başyapıt.

Buna karşın, ilk bölümün ardından yaptığım ve ‘‘Umalım da dizi kendini daha fazla göstermeyi bilsin… İzleyici de, üçlü aşk kaoslarında uyutucu tempoda yol alan diğer uyarlamalardan gözünü ayırıp, değişik bir içeriğe sahip olan çocuk masumiyetindeki ‘Düşler ve Umutlar’ın farkını fark edebilsin’’ diyerek noktaladığım değerlendirmemde, ‘‘Masum ve sevimli Yusuf’la diğer çocukların gücü de bir yere kadar… ‘Düşler ve Umutlar’ın göze çarpması için akışı acilen durağanlıktan kurtarıp, büyüklerin çocuklarla bütünleştiği çarpıcı söylemli bir dramatik aksiyon yaratılmalı’ yönünde eksikliklere işaret etmiştim.

Bu satırlar, gerçekleşen bir öngörü olmanın ötesinde, içeriği hayli kapsamlı dizilerin bu avantaja rağmen başarısızlığa uğramalarındaki asıl olayı da özetlemekte aslında…

BÖYLE ÇOCUK KARAKTER TUTAR MI?

‘Düşler ve Umutlar’ın esere uygun akışını ve fark yaratma isteğini, kendi zevklerine uygun bulmayanlar sayesinde gelinen nokta meydanda. Ne diyebiliriz ki? Olmuş ile ölmüşe çare yokmuş… Her şerden de bir hayır çıkarmış… O zaman gidenin ardından ağlamak yerine, gelecek olanlara aynı hataları yapmamaları konusunda uyarıda bulunmak daha doğru olacak.

Bunun için de, ‘Düşler ve Umutlar’ın güzel ayrıntılarını görüp, uygulamada bunların tam aksi durumları gerçekleştirmek gerektiğinin üstünde enine boyuna durmak lazım.

Berkehan Tüter’in ‘şeker çocuk’ tipinden çok şey bekleyerek oluşturulan ‘Düşler ve Umutlar’ genel itibariyle, bir ‘çocuk kahraman’ dizisi yaratma isteğinin dışavurumuydu. İsabetli bir seçimdi ama bir yanılgı payıyla… O yanılgı da, izleyicinin böylesine masum ifadeli çocuk karakterlerden değil, ‘büyümüş de küçülmüş’ tiplerden hoşlandığı gerçeğinin atlanmış olması.

Demek ki neymişşş?.. Büyüklerin yetersiz kaldığı yerde veya çocuk endeksli dizilerin ilgi çekmesi için çocuk karakterler; kollarını kocaman kocaman açıp büyük büyük laflar eden, ebeveynlerinin her işine maydanoz olup tavır abartısıyla yetişkinlerle adeta dalgasını geçen türden olacakmış! Aksi takdirde o çocuk ağzıyla kuş tutsa nafile.

‘Düşler ve Umutlar’daki Yusuf da öyle masum kuzucuk gibi durmak yerine, oflayıp puflayıp bilmiş bilmiş konuşarak poz kesseydi, dizi garanti başa oynardı. Oliver Twist’in öyle karakter olmaması da sorun değildi. Zira ekranda tutunabilmek için her şeyi tersyüz etmek mubah.

KADIN DEDİĞİN, ‘MIRLAN KEDİ’ OLACAK

Çocuk dışında ‘Düşler ve Umutlar’dakinin aksine davranılması şart olan bir diğer ayrıntı, kadın kahramanın özelliği hususunda… Bu dizideki hanım kızımız Asya, ilgi gören dizilerdekilerin aksine mıy mıy bir duruş sergilemeyerek baştan kaybetti.

Daha önceden ‘Uçurum’daki Türkçesine alıştığımız Denise Capezza, rolünün gereğine uygun olarak sert bir kadın tipiyle çıktı karşımıza… Onu, dublajlı konuşturarak Asya karakterini daha da sertleştiren yapım; ağzının içinde kelimeleri yutup kısık sesle konuşan, bir kelimeyi bin düşünüp bir söyleyen, herkese çabucak inanıp kendi kararlarını vermekte zorluk çekiyormuşçasına saf ve sahte davranan kadın kahraman merakını hiç hesaba katmadı.

Var mı öyle dediğim dedik tavırlarıyla kafa tutan, erkeklerle aşık atan kadın duruşunu izleyiciye kabul ettirmeye çalışmak? Bizimkiler alışmış bir kere, cepleri para dolu olduğu halde özürlü gibi davranıp erkek himayesine muhtaç görünen süs bebeği hatunlara…

Nasıl ki, Asya ile aynı karakterdeki Çalıkuşu’nun Feride’si veya Yasak’ın Calibe’si de yeterli ilgiyi göremedi! Denise Capezza, kendi Türkçesiyle konuşsaydı, Çakı’nın gölgesinde kalıp dik başlılık etmeseydi Asya karakteri de pekâlâ beğenilir, diziye katkı sağlardı.

Öyleyse, kadın kahraman olarak ya Hürrem gibi bozuk Türkçeli despot tipler yaratılacak ya da mızır mızır ortalıkta dolanan mırlan kediciklerle gönüller fethedilecek. Başka yolu yok.

ÇARPIK İLİŞKİLER ŞART

Tabii bir de dizilerdeki ilişki olaylarına dikkat etmek lazım. Ali’nin külahı Veli’ye… Veli’ninki Ali’ye… Daha olmazsa Deli’ye… Kaçanla uçan, körle tutulan…

‘Düşler ve Umutlar’da hani üçlü aşk, hani kimin eli kimin cebinde durumları? Bizim çoklu kombinasyonlara vurgun, aşk çıkmazlarına meftun izleyiciyi keser mi öyle sade suya tirit, harbisinden ‘Asya-Çakı’ aşkı? Kesmeyince de kaçar gider ‘Fatih Harbiye’ye ya da ‘Bugünün Saraylısı’na… ‘Düşler ve Umutlar’ın payına da hüsran düşer... Kimin umurunda?

Hâlbuki misal Musa, kızı gibi görmeyip az biraz sulansaydı Asya’ya veya bir başka kadın gelip kancayı taksaydı Çakı’ya, kızıştırılan ortamla çakı gibi dizi çıkardı ortaya. Hırsızlığın önemsiz kaldığı yerde bu da ders olsun yapımcılara. Bundan böyle dört başı mamur katakullilerle, sakız gibi uzatılan kıskançlık tripleriyle yaşanmayan özverili aşklardan medet ummasınlar.

ABARTISIZ YETİŞKİN YENİR YUTULUR MU?

Dizilerdeki genç karakterler kadar yaşlıların dizaynı da çok önemli. Konunun gereğine uymak, sahnenin akışını bozmamak gibi ayrıntılara hiç takılmamak gerek bu konuda.

‘Düşler ve Umutlar’daki dede ve yardımcısı başta olmak üzere, yetişkinlerin cümlesine bakıyorum… Gayet ağırbaşlı, kendi halinde ve gerçeğe uygun karakterler… Gereksiz şamata yapmayıp kabul edilebilir tepkiler ortaya koyuyorlar. Üstelik düzgün bir Türkçenin yanı sıra cümleleri ezmeden, iç baymadan konuşuyorlar. Zurnanın zırt bazen de zort dediği yer de bu!

Hani bunun şiveleri katleden yöreselliği? Hani bunun köy delisi? Hani bunun entrikalarla ve uyduruk gizemlerle dolu mazisi? Daha daha… Hani bunun şiddet tutkusu, feryat figan bağırtma rutini? Bozdur bozdur harca efelenmeleri? Yerler mi bu devirde ciddi tipli, mantık adabındaki büyükleri? Yemezler. Dizilerin genelinde abartısız yetişkin kalmış mı ki yesinler?

Ayrıca öyle fanların desteğiyle diziyi coşturacak başoyuncular da bulunmadığına göre, alabildiğine özgünleşen ‘Düşler ve Umutlar’dan başarı beklemek için ne kalıyor geriye? Eli yüzü düzgün bir işe heveslenenlere, ‘Aman haaa… Başarı istiyorsan bu dizinin yaptıklarının tam tersini yap’ diyen örneklik halindeki başarıdan başka bir şey kalmıyor doğrusu.

Eh, ekranda sağlam yer edinme formülünü, onca harcanmışlık örneğine rağmen hala kafalarına dank ettiremeyenlere, bir kez daha göstermek de az şey değil hani!

Yanlış sayılan doğrulardan, doğru görünen yanlışlar üretmek… Acı ama günümüzün gerçeği tam da bu. Son ders ise ‘Düşler ve Umutlar’…

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal