Yetenek Sizsiniz'in neresi porno?

Şikâyetlere ve cezaya maruz kalan dansları izlediniz mi? Dışarıdaki erotik kıyafetli örneklerin aksine bizdeki gariban, müstehcen bulunmamak için mini şortla büstiyerle yapıyor dansını. 

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Şikâyetin, sansürün dibini çıkartmayalım!

Bizim izleyici mi bir garipleşti? Yoksa dayatılmalarla baskılanan beyinler kendi içinde patlama yaşıyor da, işin suyu böylesine çıkartılıyor? Toplum genelinde psikolojik araştırma yapmadan net bir cevap vermek çok zor. Ama görünen bir gerçek var ki; insanımız ota, böceğe takmayı; her baktığı yerde cinsellik görüp abuk sabuk şikâyetlerde bulunmayı marifet sayar oldu.

Büyüklerimizden duyardık, eskiden Doğu Bloğu ülkelerinde gammazlamanın yaygın olduğunu. Şimdiyse bizde de programlara yönelik ‘gammazlama’ salgın halinde. RTÜK’e başvurularda yüzde 90’lık oranla dikkat çeken ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’ye yönlendirilen pornografi suçlamaları… TV2’deki ‘Arkadaştan Öte’ filminin tanıtımından nem kapılıp ahlaksızlık yaratılması… Ve yılbaşı akşamı TRT ekranında gerçekleşen sansür absürtlüğü!

Bunları ele almadan önce ‘Beyaz Show’un içeriğiyle ilgili bana gelen bir şikâyet var ki, oldukça farklı ve değinmeden geçemeyeceğim.

BEYAZ SHOW, ‘KIZGIN ANNE’NİN HEDEFİNDE

‘Kızgın Anne’ rumuzuyla yazan vatandaşın eleştirisi, ‘Patron Mutlu Son İstiyor’ filminin ekibinden konukların ağırlandığı ‘Beyaz Show’daki Ferruh Abi’ye yönelik. Bakın ne diyor…

‘‘Altı yaşındaki oğlumuz Beyaz’ı çok seviyor. Erkenden yatıyor sonra da kalkıp uykusu gelene kadar oturup izliyor. Ne yaptıysak vazgeçiremedik. Bu hafta da aynısı oldu. Güzel güzel seyrediyordu. Sonra bir baktık Ferruh Abi denen adam yüzünü gözünü parçalamaya başladı. Altından da Tolga Çevik çıktı. Oğlum bunu görünce nasıl korktu anlatamam. Hem ağlıyor hem de kendi yüzünü, benimkini çekiştiriyor. Altından başka biri çıkar mı diye soruyor. Sakinleştirip bunun maske olduğunu anlatana kadar ne çektik. Böyle beklenmedik bir korkutuculuk yapmaya ne hakları var? Beyaz, sadece büyüklerin değil küçüklerin de hoşuna giden biri. Çocuklar yatsın demekle olmuyor. Normal adam zannederken yüzünün altından başkasının çıkması sürpriz ama hiç olmazsa ekrana uyarı konabilirdi. Tolga Çevik filminin reklamını yapmak derdinde ama Beyaz’dan böyle bir düşüncesizlik beklemiyorduk’’.

Oğlunun bu beklenmedik sürpriz karşısında korkmasından dolayı şikâyetini dile getiren Kızgın Anne, eleştirisinde ne derece haklı? Sizlerin düşüncesini bilmem ama Ferruh Abi’nin içinden Tolga Çevik’in çıkmasından önce uyarı yapılması konusundaki görüşü bana göre de mantıklı.

Çünkü küçükleri her zaman uykuya yollamak mümkün olmuyor. Hele de böyle sempatik ve eğlenceli programlar varken. Ayrıca onların hayal dünyası ve algıları da bizlerden çok farklı! Nasıl ki, bir reklamdaki ‘etekleri zil çalıyordur’ sözü çocuğun beyninde gerçek algılanabiliyorsa, parçalananın gerçek insan yüzü olduğunu da rahatlıkla düşünebilir.

Dolayısıyla işgüzarca gammazlama değil de, yerinde bir eleştiri olarak gördüğüm Kaygılı Anne’nin düşüncesine aynen katılıyorum. Bu tarz sürprizler öncesinde, yayın esnasında alttan geçirilecek bir mesajla ebeveynler uyarılabilir; yatmamak için ayak diretip ekran başında kalan küçüklerin ürkmemesi sağlanabilirdi. Nitekim başka ülkelerde yapılıyor.

PORNOGRAFİ VE SANSÜR ALGISI

Gelelim, vatandaş şikâyetlerinde ‘cinsellik ve müstehcenlik’ ile ‘genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırılık’ şikâyetlerinin yoğunluğuna…

Yukarıdaki eleştirinin haklılığının aksine buradaki durum oldukça abartılı ve sakıncalı… Zira her zaman gerçekleri yansıtmayan bu eleştirilerin özünde, bilinçsiz algıyla beslenen ‘yasakçılık’ zihniyeti yatmakta!

‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’de sahnelenenleri ‘pornografik’ etiketiyle suçlayıp bolca şikâyette bulunmanın ve cezanın mantığı, bu zihniyetin bariz göstergesi. Kabul. Kimi zaman, İsveçli toplama grubun dansı gibi, ekranda alışık olmadığımız görüntüler yaşanabiliyor. Ama mozaiklenerek daha dikkat çekici kılınan bu dans için ‘pornografik’ demek doğru mu? Olsa olsa ‘erotik’ denebilir ki bununla da pornografi suçlaması arasında dağlar kadar fark var.

Televizyon programlarında kaliteyi ve terbiyeli üslubu savunan biri olarak, yanlıştan değil kavramların karıştırılmamasından yanayım. Bu nedenle öncelikle şikâyette bulunmak ve cezalandırmak için doğru algılamak ve aradaki farkı net olarak ortaya koymak gerekir.

Nedir pornografi? Yunan kökenli olup dilimize Fransızcadan geçen bu sözcüğün anlamı, cinsel anlamda tahrik etmek amacıyla insan vücudunu veya cinselliğin mahremini yansıtma. Yani en basit tanımla pornografi; yazı, fotoğraf, çizim, film gibi araçlarla cinselliği teşhir etmek!

Peki ya ‘erotizm’ dendiğinde ne anlaşılıyor? İki kavram ilk bakışta birbirine yakın gibi dursa da pornografinin sınır tanımazlık özelliği aradaki büyük farkı yaratıyor. Yunan mitolojisindeki aşk tanrısı Eros’tan türetilen bu kavram, aşkın görünümlerini kapsıyor. Kısacası bir göz süzüşü, gerdan kırışıyla da yaratılabilecek olan erotizm, duygu uyanışlarının sevgi yumuşaklığıyla harmanlanmış dışavurumu. Pornografi ise salt cinselliğe ve sekse dayalı bir olay.

BEYİNLER MUZUR OLDUKTAN SONRA…

Şimdi bu açıklamalar doğrultusunda ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’deki dansları pornografik bulup gammazlamak, aymazlık değil de nedir? Hele pole dansıyla striptiz kulüplerdeki direk dansını karıştıran beyinler yetmiyormuş gibi, Ukrayna’da gerçekleştirilen Yetenek Sizsiniz programında pole dansı yapan kızın görüntüsünü haber resmi olarak kullanan sözde habercilere ne demeli? Fırsatçı işgüzar mı?

Şikâyetlere ve cezaya maruz kalan dansları izlediniz mi? Dışarıdaki erotik kıyafetli örneklerin aksine bizdeki gariban, müstehcen bulunmamak için mini şortla büstiyerle yapıyor dansını. Üstelik de düştü düşecek sallantıdaki minicik direkler üstünde sergilemeye çalışıyor, akrobasiye dayalı yeteneğini. Kursları olan ve dünya şampiyonaları yapılan bir dans, herhalde bizdeki algı bozukluğu haricinde hiçbir yerde striptizle eşdeğer tutulup müstehcen bulunmamıştır. Teknolojiyle çağı yakalamak yetmiyor. Dünya görüşüyle de ilerlemek lazım.

Farklı örneklerin yanı sıra bir de TV 2’de yayınlanan Arkadaştan Öte (Friends With Benefits) filminin tanıtımına kancayı takmak var. Neymiş efendim, filmin karakterleri sadece seks için anlaşıp bir araya gelmişler. İki cins arasında aşk olmadan ilişki kurulmasının genel ahlaka aykırı olduğuna hükmeden algı yapısı, cinselliğin herhangi bir aşk ilişkisi veya duygusal bir birliktelik yaşanmaksızın kurulan arkadaşlıkta yaşanamayacağına karar verip kalemi kırmış.

Filmi televizyonda izlemedim ama orijinalini biliyorum. Eminim ki sinemalarda gösterilen haliyle ekranda yer almamış, sansüre uğramıştır zaten. Cezaya gerekçe tutulan ayrıntıya gelince, yaşamın gerçekleriyle kıyaslandığında fazlasıyla zavallı kalıyor.

Her gördüğünden muzurluk algılayarak gammazlayan ve bunları değerlendiren muhteremler, hiç çevrenizde olup bitenleri gözlemlediniz mi? Hangi kesimden, hangi yaştan olursa olsun ekranlardakinden kat be kat beterlerinin yaşandığı meydanda. Her yan yana gelen kadınla erkeğin arasında duygusal yakınlaşma mı var da, filmdeki kusur kalıyor? Kaldı ki küçücük kızlarımızın başlık parası denen ucubeyle mal gibi satıldığı dayatma evliliklerde de duygudan, sevgiden eser yok. Dahası bu mantıkla insan ilişkilerini değerlendirdiğimizde, genelevleri de, dans edilen cümle yerleri de kapatmak gerekir. Hatta ekrandaki bayanların giysilerini de!

Aynı şekilde yılbaşı akşamı TRT'de sahne alan Zara’nın, seslendirdiği ‘Taht Kurmuşsun Kalbime’ şarkısının, ‘Oturup içeceksin’ bölümünü ‘Oturup güleceksin’ olarak değiştirmesi de garip. Hem eser bütünlüğünü bozan bir durum, hem de bu devirde saçma gelen bir sansür.

Eskiden sırf dansözlere kafa takılırdı. Şimdi yelpaze genişledi her kıvrımdan cinsellik algılanır oldu… Her sözden sekse, ahlaksızlığa teşvikçilik kaygısı yaratılmaya başlandı. Oysa kadın cinayetlerinin, içki satışlarının artışına bakmak bile yozlaşmanın kökünün televizyonun dışında olduğunu görmek için yeterli. Anlayacağınız ahlakı korumak için gereken müdahaleleri yapalım ama yerli yersiz buzlamalar, kelime değişimi gibi anlamsız sansürler gerçekleştirmeyelim. Her dansın, her görüntünün ucunu cinselliğe bağlamayalım.

Öyleyse ne diyelim, Allah cümlemizin akıl gözünü ıslah etsin… Yoksa ahlakı korumaya çalışırken şikâyetin ve sansürün dibini çıkartan bu abartılı bakış açısıyla gidişin sonunda kim ne yapacağını şaşıracak. Kaş yapayım derken göz çıkartılacak.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal