Travesti Maviş'in Gökhan'dan yediği dayak

Ve yine o kör kaldırımlarda karşısına çıkan müşterilere ezberlenmiş laflarıyla defalarca pazarlık edip kendini sattı.

Meral Ayhan Meral Ayhan

Maviş sözlerine başladığında, hatırladığım ilk şey onu bir çocuk giysisi satan mağazadan çıkarken, elindeki satın aldığı hediyelerle gördüğüm gün oldu.

Ayak üstü konuştuğumuzda gözleri ışıl ışıl bana “kızım ve oğluma hediye aldım” demişti.

Cüzdanında ikisine ait taşıdığı fotoğrafları göstermişti.. Bu kadar heyecanla bahsettiği bu iki çocuğun aslında sevgilisi Gökhan'a ait olduğundan ve Gökhan'ın yattığı cezaevine sürpriz yapmak için gittiği gün öğrendiğinden ilk defa bahsediyordu.

Maviş savcılıkta kendisini gökahanın yakın arkadaşı olarak tanıtmış, belge çıkarttırmış ve Gökhan tutuklandıktan 4 hafta sonra cezaevindeki ilk görüşme gününü gözüne uyku girmeden beklemişti.

Gözlerindeki perdenin göz kapakları olmadığını, yaşadığı ilişkinin de ona ait olmayan bir diğer bir yüzünün olduğunu, Gökhan'ın ziyaret gününde oturduğu masada, karnı burnunda hamile bir kadınla elele gördüğü anda farkına varmaya başlamıştı.

Gökhan hamile eşine ve yanında üç dört yaşlarında ki oğluna Maviş i çok iyi bir arkadaşı olarak tanıtmış kendince ortalığa bir ayar çekmişti.

Arabasıyla gelen Maviş, ne yazık ki oradan ayrılırken edindiği sözde yeni kimliğiyle yani Gökhan'ın iyi bir arkadaşı olarak hamileliğini ağır geçiren ve o gün de ağrıları olan Gökhan'ın karısını arabasına bindirip evine kadar getirmişti.

Oysa bağıra bağıra ağlamak isterken yol boyunca bilmediği bu evliliğin tüm detaylarını yutkuna yutkuna dinleyerek ve arada mola verdiği benzin istasyonlarında yüzüne vurduğu soğuk su ile gözyaşlarının bir kısmını suya bir kısmını da içine akıtmıştı.

Gülsüm, yol yorgunluğunu atması için Maviş'i evine davet edip bir kahve ikram etmek istedi. Gülsüm ün bu davetini geri çevirmeyen Maviş yarasına biraz daha tuz basmak ve tüm gerçeği o evin içinde bir kez daha hafızasına kazımak niyetindeydi.

Girdiği evde eksiksiz bir aile hayatının olduğunu ve tüm duvarlarda asılı düğün gününe ait fotorafları gördükçe, bu koca gerçeği Gökhan'ın 1,5 yıl boyunca nasıl sakladığını düşünmeden edemiyordu.

Kendisinin de bu koca rüyaya nasıl sıkı tutunduğunu ve hiç sorgulamadığını anlamaya çalışırken, birden belki onu reddetmeyen bir ailesi olsaydı bu sevgiye bu kadar kör bağlanmayacağı gerçeğinin acizliğini de hissetti.

O akşam içti ve sokaklara çıktı..

Ve yine o kör kaldırımlarda karşısına çıkan müşterilere ezberlenmiş laflarıyla defalarca pazarlık edip kendini sattı. Günler böyle geçerken Gülsüm'ü aradı. Onu kıskanıyor ama suçlayamıyordu.

İçinde Gökhan'a olan kızgınlık arttıkça Gülsüme acıyordu hatta. İçindeki yangını gidip Gülsüm e kusmak istiyordu. Buna karar verdi ve görmek için evine gitti.

Ona gittiğinde Gülsüm ağlıyordu, aylardır ödenmeyen kira yüzünden ev sahibi gelmişti. Ne yazık ki ailesinden aldığı destekle geçimini sağlayan Gülsümün kira için pek parası yetmemişti.

Bunları öğrenen Maviş içindeki yangını, o tarihten itibaren Gökhan hapisten çıkana kadar bu aileye bakarak bastırmaya çalışmıştı. Gülsüm'ün doğum esnasında hastane masraflarını bile karşılamıştı.

Maviş hiçbir zaman Gülsüm'e gerçekleri anlatamadı..

Gökhan hapisten çıktıktan aylar sonra mavişle tekrar bir araya geldi, içindeki yangını söndüren ama Gökhan'a karşı olan zaafını dindiremeyen Maviş eskisi gibi olamasa da görüşmeye devam etti.

Bir kez daha arabanın camından dışarıya uzun uzun baktı, gözlerini sildi ve bana yüzünü göstererek sözlerine devam etti..

“Ben karşılığını dün gece böyle aldım” dedi.

Maviş önceki gece Gökhan'dan dayak yemişti. Acımasızca atılan bu dayağın tek sebebi ise Maviş'in arabalarına ait ruhsatlarını Gökhan'a vermek istememesiydi. Gökhan Maviş'ten habersiz bir oto galerisine Maviş'e ait arabaları götürüp satış yetkisi veriyor ve bir miktar kaparo alıyor.

Aslında niyeti arabaların satışından alacağı paraların tamamına el koymak ama ruhsatlar olmadan satış gerçekleşemiyordu. Maviş'i bir türlü kandıramadığı için şiddet uygulayarak ruhsatları almak niyetindeki Gökhan'ın elinden kurtulan Maviş sabahın ilk ışıklarını yediği dayağın acısıyla değil, fedakarlıklarının karşılığını hayatın ona sunduğu yalnızlığıyla karşılamıştı.