Seni Çok Bekledim'in artısı eksisi..

Gerçek psikiyatrik vakalardan derlenen içeriğine yönelik ilgi faktörüyle, tüm olayı aşktan ibaret gibi görünen ‘Seni Çok Bekledim’i de büyük ölçüde etkileyecektir.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Beklemek… İnsanın ömrünü boşa harcaması mı? Yoksa yaşama şevk katan, mutluluğa-başarıya ulaştıran bir eylem mi? Kuşkusuz bu sorunun cevabı bekleyene ve beklenilenin ederine göre değişir.

Ancak insana duygusal açıdan verdiği sıkıntıyı ve sonrasında hayal kırıklığına uğrama ihtimalini göz önüne aldığımızda, genel anlamda beklemenin pek hoş bir şey olmadığını da söyleyebiliriz. Keza ‘Hiçbir şey bekIemeyenIere ne mutlu, hiç hayaI kırıkIığına uğramazIar’ sözüyle beklentisizliğin rahatlığını vurgulamış ünlü İngiliz şair AIexander Pope!

Gel gör ki, beklemek hayatın her aşamasında iç içe olduğumuz bir durum. Dolayısıyla gerek maddi, gerekse manevi açıdan beklentisiz yaşamak felsefi hayalcilikten ibaret. Nitekim şimdilerin kısıtlı yaşam şartlarında eğlence aracı olma vasfını daha da artıran televizyon ve dijital ortam yapımlarına karşı da beklentiler bitmiyor. Bir yandan beklenti kotasını tüketenler uğurlanırken, diğer yandan yeni beklentiler pompalanıyor.

Uzun zamandır dizi gündeminde bahsi geçmekle birlikte halen beklenir konumda olan ‘Seni Çok Bekledim’ dizisi de bunlardan biri.

Pekiii… İsmi, ‘Kral’dan, ‘Seni Çok Bekledim’e dönüştürülen… 70’lerde geçen dönem dizisi olarak düşünülmüşken, günümüze uyarlanan… İlk çekimlerin Dubai’de olacağı söylentisini Erzincan ile değiştiren… Ekrana çıkmak için sezon başı yerine ortasını tercih eden dizi, bunca değişim ve bekleme sonucu hayal kırıklığı mı, mutluluk mu verecek?

Bu soruya cevaben, ‘Seni Çok Bekledim’ diyenlerin nasıl bir kazanım elde edeceğini belirleyecek asıl etkenin, ‘Hiçbir şey beklememek’ ile ‘Çok şey beklemek’ arasındaki denge olacağını söyleyebilirim! Durumu netleştirmek için ön değerlendirme yaparak ‘Seni Çok Bekledim’ demenin artısına-eksisine değinelim kısaca.

İZLEYİCİ ‘SENİ ÇOK BEKLEDİM’ DER Mİ?

Her ne kadar bazı beklentiler hayal kırıklığı yaratsa da, insan yeni beklentilere kapı aralayarak mutluluğu yakalamaya çalışır hayatta. Kurgular için de bu mantık aynı. Büyük beklentiyle yola çıkıp geride kalan işlerin fişi çekilirken, taze umutlarla yeni beklentilere çevrilir gözler.

Nasıl ki, Erzincan’da başlayan çekimlerini tamamlayıp İstanbul’a dönerek çalışmalarını sürdüren ve setten ilk kareyi başrol oyuncusu Özcan Deniz’den paylaşan ‘Seni Çok Bekledim’ dizisini de böylesi bir sürecin parçası olarak değerlendirebiliriz.

Bu değerlendirme çerçevesinde yakında Star ekranından izleyiciyle buluşmaya hazırlandığı ve çekimlerinin tam gaz devam ettiği haberleriyle medyaya konu olan diziye baktığımızda… Şu an için öne çıkan ve dizinin lehine duran ilk detay, İrem Helvacıoğlu ve Özcan Deniz’i başrolde buluşturması oluyor.

Zira ‘Sen Anlat Karadeniz’de Nefes olarak dikkatleri çeken bir oyuncu, İrem Helvacıoğlu. Keza Özcan Deniz de en son ‘İstanbullu Gelin’de Faruk karakteriyle adından söz ettirmişti. Dolayısıyla gerek babasız büyümüş ve kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış fotoğrafçı kız ‘Ayliz’in; gerekse ailesinden uzak, tek başına bir hayat kurmuş, iş adamı ‘Kadir’in canlandırmasından bir sorun çıkmayacaktır.

Hatta bu ikiliyle önceki dizilerde hayat verdikleri karakterlerin bir harmanı bile gelişebilir. Tabi, Özcan Deniz üstünden prim yapma mantığıyla hareket edip, Kadir’i yansıtırken abartıya kaçmayan bir görselliğe ve büyük oynamalara yönelmemek kaydıyla!

Oyuncu yönündeki bu muhtemel rahatlıktan dizinin senaryo yönüne geldiğimizdeyse, durum biraz daha ciddileşiyor. Gerçek hayat hikâyesini konu aldığı söylenmekte. Şimdilerde gerçek hayat hikâyelerinden yaratılan senaryolara ilginin yoğun olduğu malum! Kurguların havada kalan, birbirinin taklidi hayal ürünü klişelerinden bıkan izleyici, ayakları yere basan gerçekçilikle yaratılmış işleri kendisiyle daha kolay özdeşleştiriyor.

Bundan dolayı yıllar boyunca birbirine teğet geçen Kadir ile Ayliz’in, umulmadık bir anda birbirlerinin hayatına girmesi ve birlikte inanılmaz bir mucizeye tanıklık etmesiyle gelişeceği söylenen ‘Seni Çok Bekledim’in hikâyesi de izleyici tarafından beklemeye değer bulunabilir. Buna karşılık işin içine tutkulu aşkı sokup buradan ivme kazanmayı bekleyen senaryonun, izleyiciye fark yaratmaktan uzak, sıkça işlenen tarzda bildik bir aşk sürecine girmesi de muhtemel.

Yani gerçek hayat hikâyesi anlatmaya soyunurken, izleyicinin ilgisini çekebilmek için işlenecek konunun ‘Masumlar Apartmanı’ misali bir parça sıra dışı olması da gerekiyor. Yoksa sıkça rastlanabilecek yaşanmış öyküleri, aşk sakızıyla sündürerek, düz biçimde anlatmanın ekran başındakilere cazip gelmesi pek mümkün olmayabilir.

Anlayacağınız Mustafa Uğurlu, Yıldız Kültür, Caner Şahin, İlhan Şen, Lila Gürmen, Ali İpin, Durul Bazan, Türkü Turan, Şehsuvar Aktaş, Selen Domaç ve Ahmet Mekin gibi usta isimlerle elini güçlendirmeye çalışan dizinin başarılı olmaması için ilk bakışta bir engel gözükmüyor. Lakin yönetmen koltuğunda Şahin Altuğ’un oturduğu işin ekran ayağında durumun bu kadar basit olmadığı, başarının çantada keklik görülmemesi gerektiği de ortada.

Özetle; gerek rakipleri, gerekse yerleşik konumdaki izleyici tercihini etkileme hususunda işi zor. İşte tam da burada gün tercihi önem kazanıyor.

Cuma bana göre doğru seçim olmaz. Çünkü o günün akışında her türden içerik mevcut ve sezon ortasından rekabete dalıp başa çıkmak kolay değil. Misal, tüm gruplarda birinciliğe yerleşen ‘Kırmızı Oda’… Gerçek psikiyatrik vakalardan derlenen içeriğine yönelik ilgi faktörüyle, tüm olayı aşktan ibaret gibi görünen ‘Seni Çok Bekledim’i de büyük ölçüde etkileyecektir. Ne de olsa performans sorunu yaşamayan kadrosu ve yozlaşmalara mim koyan içeriğiyle yola çıkıp büyük beklenti yaratan ama reytingleriyle kanalını yeterince mutlu edemeyen ‘Babil’ örneği var elde!

Ayrıca Cuma yarışında ‘Arka Sokaklar’ gibi yıllara meydan okuyan bir iş mevcut. İzleyicisi sabit onun da! Keza ‘Ramo’, silahların konuşmasından, kabadayılıktan hoşlananlar için bir seçenek. Dahası ‘Payitaht Abdülhamid’, ‘Çocukluk’ ve ‘Hercai’ var yarışta. Gerçi bu üç yapımı geçmek diğerlerine kıyasla daha kolay ama yine de her rakibi ciddiye almak lazım.

Hal böyleyken izleyicinin ‘Seni Çok Bekledim’ demesi için baştan işin sıkı tutulması gerekiyor. Bu da ancak Özcan Deniz’in ağırlık merkezinde yer aldığı dizinin söylem dilini, karakterlerini ve hikâye akışını çok iyi ayarlamakla sağlanır. Şayet merak uyandıran ve heyecanlı bir giriş yapmak yerine klişelerle doldurulmuş, ağdalı bir başlangıç verilirse yandı gülüm. Yok, eğer gerçekçilik ve izleyiciye hitap yönünden doğru hamleler yapılırsa, karakter yapılandırması dozunda tutulursa… Mucizevî bir hamle gelebilir Cuma akışına konacak diziden.

Tüm bu riskten kurtulmanın basit yoluysa, yeni diziye Salı akışında yer vermek! Zira oradaki rakipler bu denli zorlamaz. En azından diziler arasında üçüncülük-dördüncülük yakalanabilir. Tabii tüm bunların nasıl gelişeceğini, Özcan Deniz’in yeni dizisinin bu sezon ekrana çıkması ve tanıtımının Star TV sayfasında yer almasıyla daha net göreceğiz.

SONUÇTA; ‘Babil’in 20 Kasım’da final yapacağı söylemi, Skala Yapım ve Dnz Film’in ortak ürünü olan ‘Seni Çok Bekledim’ dizisinin onun yerine geçeceği beklentisini yarattı. Hâlihazırda Star TV’nin sitesinde varlığını göremesek bile bu beklenti oluştu bir kere. Önemli olan bu beklentinin nasıl tatmin edileceği!

Öte yandan her beklentinin arzulanan biçimde gelişmeyeceğini bir kez daha vurgulamakta fayda var. Hele ki, bekleme süreci gereğinden fazla uzatılmışsa ve belirsizlik hâkimse!

Anlayacağınız ‘Seni Çok Bekledim’ demeye-dedirtmeye soyunanların kabul görmek, rakiplere karşı güçlenmek için içeriklerini ve karakterlerini doğru şekillendirmenin yanı sıra öncelikle tanıtıma daha fazla çaba sarf etmeleri, bir an önce bolca gündemde yer almaları şart.

Aksi takdirde ünlü yazarlarımızdan Oğuz Atay’ın da ‘BekIenen geç geIiyor. GeIdiği zaman da insan başka yerde oIuyor’ sözü girer devreye. Beklenenin geç kalması, umulan sonucun elde edilmemesine sebep olabilir… Ki, peşinen iç karartmak gibi olmasın ama mevcut durumda ‘Seni Çok Bekledim’ diyenler için bunun gerçekleşmesi hiç de zor değil!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal