Öğretmen’den ders almak...

Şimdi bu tabloda öğrencileri rehin tutan Öğretmen pozisyonundaki Akif Erdem, ilk etapta psikopat bir karakter gibi dursa da…

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

İnsanların bir kısmı kendilerine nasihat edenleri, yanlışları gösterenleri pek sevmezler nedense… Bencillik ve cehaletle gelişen bu olumsuzluğu sergileyenler, başkalarına zarar veren hatalarını kabullenip onlardan ders almayı da bilmezler haliyle.

Ancak kendilerini doğrudan etkileyen bir durum ortaya çıktığında kafalarının dank etme ihtimali doğar. İhtimal diyorum, zira bildiğinden başkasını dinlemeyecek kadar inatçı ve bilinçsiz olanların musibetlerden de ders almamaları kuvvetle muhtemel...

Filozof-yazar Cicero’nun da ‘Herkes hata yapabilir, fakat ahmaklar hatalarına bağlı kalırlar’ sözüyle saptadığı gibi!

Nitekim dünya çapında salgına dönüşen ‘korona’ illetine karşı alınması gereken önlemlere uymamakta direnenler, bu hususta en güncel ve genel örneği teşkil etmekte. Karantinadan kaçmaya çalışan yaşlı başlı insanların sergilediği tavırları, ‘Bize bir şey olmaz’ mantığıyla resmi genelgeleri yok sayarak kafa tutanları ve nicesini haberlerde izledik-izliyoruz.

Böyleleri diğer ülkelerde yaşanan tablonun ürkünçlüğünü ya da Cartoon Network gibi çocuk kanallarında dahi yer bulan, ‘Sorun küresel, çözüm ulusal’ sloganıyla yapılan uyarıları aktaran kamu spotlarını umursar mı? Tabii ki, hayır. Yetkililerin ve bilim insanlarının nasihatlerine inatla karşı çıkarak topluma zararlı hale geldiklerini düşünmeyen bu tip insanlara nasihat de, yanlışları göstermek de fayda etmez.

Zira akıl ve mantık devre dışı kalmıştır bunlarda. Nasıl ki, şair Bernard Barton Düşüncelerde inat ve şiddet, aptallığın en açık belirtileridir’ diyerek tarif etmiş böylesi zararlı inatçılığa sahip kişileri. Çok doğru.

Öte yandan hangi konuda olursa olsun bu olumsuz kesime bakıp ipin ucunu bırakmak, doğruları göstermekten kaçınmak da yanlış olur kesinlikle. Çünkü bilmedikleri ya da hata yaptıkları konularda, ders almaya ve doğruları görmeye hazır insanların varlığıyla ayakta kalır toplumlar.

İşte bu noktada iletişim araçlarının, televizyon programlarının ve kurguların objektif yönlendiriciliği bir kez daha önemli hale gelmekte. Dahası insani ve ahlaki doğrular yönünde bilinç geliştirme hususunda da dizilerin mesajcılığı yabana atılmamalı.

Nasıl ki, insani hatalarla yayılmasını hızlandırıp global tehdide dönüşen Korona illetinin hüküm sürdüğü şu günlerde, insanlara bilinçsizliğin ve bencilliğin ne denli zararlı sonuçlar doğuracağını yansıtan ‘Öğretmen’ dizisi, uyandırıcı-uyarıcı özelliğiyle oldukça kayda değer! O nedenle evde kalmamızı gerektiren Korona günlerinde ‘Öğretmen’den ders alabiliriz.

‘ÖĞRETMEN’ İNSANLIĞI ÖĞRETİYOR!

İnsanlara eleştirel yaklaşıp ders veren sevilmez pek, diyoruz ya hep… Uyarıcı mesajcılığa soyunan diziler de aynı riskle karşı karşıya maalesef. Popüler isimlerden oluşan kadrolarıyla aksaklık yaşanan konularda doğruyu işaret edip topluma bilinç aşılamak hedefiyle yola çıkmanın ardından hak ettikleri ilgiyi göremeyip, ‘Zemheri’ misali, zamansız finalle tersyüz olan nice yapım geldi geçti ekranlardan.

Kuşkusuz bu süreçte kendilerinden veya kanallarından kaynaklanan hatalar da etkili olmuştur. Lakin örnekleri değerlendirdiğimizde ortaya çıkan gerçek, böylesi bir harcanmışlığın çoğunlukla farklı şeyler yapmaya soyunanların başına geldiği. İzleyicinin algısını işaret edeceğim yine bu noktada!

Neyse ki, henüz izleyiciyle buluşmadan yaptığım ön değerlendirmede FOX’un içerik rekabetini kızıştıracak kozu şeklinde nitelendirdiğim ‘Öğretmen’, bu olumsuzluğu yaşayanlardan olmadı. Daha proje aşamasında orijinal dizinin mesajcı-ders verici senaryo özelliğinden ve yerlinin başrol oyuncularından dolayı umutla baktığım yapım, gerek verdiği derslerle gerekse ekrana doğru zamanlamada çıkmasıyla turnayı gözünden vurdu.

Peki… Bazı dizi setlerine virüs riskinden dolayı aralar verilirken, sinema gibi sosyalleşme alanları kapatılmışken varlığıyla ilaç gibi duran… ‘Kuruluş Osman’ın birinciliğindeki Total’de maalesef Müge Anlı’nın ardında kalıp beşinci olarak ve AB’de ‘Fatih Portakal İle Fox Ana Haber’in ardından üçüncü sırada yer alarak gruplardaki algı profiline de bir anlamda ayna tutan ‘Öğretmen’ neler söylüyor izleyicisine?

Değerlendirmeyi doğru yapabilmek için öncelikle orijinal format olan ‘‘Mr. Hiiragi’s Homeroom’’dan yansıyan tabloyu özetleyecek olursak… Orijinalin bize gösterdiği önemli detay, senaryonun insanları düşündürmeye odaklandığı!

Hayatımızdaki yanlışlara dikkat çekmek için toplumun temeli olan gençlerden yola koyulan ve bu uğurda alışılmışın dışında ders verme formülü seçen bir öğretmen ile bencillikte sakınca görmeyen öğrencilerinin oluşturduğu gerilimli sınıf atmosferinden seslenen yapım, okul dışı gelişiminde de yaşamın gerçeklerine adapte olmuş halde.

Tüm bu süreçte odaklanılan nokta, insanları vicdan muhasebesiyle baş başa bırakıp gerçekleri sorgulatmak! Kısacası; ‘Öğretmen’e rehberlik eden orijinal senaryo, uyaran ve olumlu örnek teşkil eden ders niteliğinde.

Bu saptamanın ardından Rahşan Çiğdem İnan imzalı uyarlama senaryonun bize verdiklerine baktığımızdaysa… Gözümüze çarpan ilk özellik, orijinalin yarattığı ‘ders verme-uyarma’ bilincinin aksaklığa uğramadan, mesajcılıktan taviz verilmeden korunduğu oluyor.

‘Ya hatalarınla yüzleşirsin, ya da hatalarınla yüzsüzleşirsin’ diyerek nasıl erdemli insan olunacağını öğretmeye soyunan ve İlker Kaleli’nin rolüyle bütünleşen oyunculuk performansı sayesinde gücüne güç katan Akif Erdem’in sakin ama kararlı ‘Öğretmen’ hallerinden yansıyan ‘insanlık dersi’ dört dörtlük.

Öyle ki; okuldaki son dersini, kitaplarında yazmayan biçimde vermeye niyetlenen Akif’in, kendisiyle birlikte okula hapsettiği saygısız-bencil-duyarsız öğrencilerine “12A sınıfı öğrencisi Rüya Örnek’in ölümüne aranızdan kim sebep olmuştur” sorusunu yönelterek insanlık dersini ve uyanışını başlatan ‘Öğretmen’, devamında gerçeğin, ona bakılan açıya göre değişebileceği teorisini dillendirerek ‘Zaman’ üstünden yürüdü. Sonrasında da insanların köprü kurmak yerine duvar ördükleri için yalnız kaldıklarını dillendirip ‘Umut’la daldı, insanların hatalarını ortaya çıkartma dersine.

Şimdi bu tabloda öğrencileri rehin tutan Öğretmen pozisyonundaki Akif Erdem, ilk etapta psikopat bir karakter gibi dursa da… Akif’in öğrencilerle yürüttüğü söylem, bir intiharın anatomisi gibi görünse de… Alışılmışın dışında varlık gösteren dizinin her bölümü özünde topluma yani bizlere seslenmekte.

Bunu da ‘Öğretmen-öğrenci-polis’ üçgenindeki aksiyonda pek çok olumsuz gerçeği dillendirerek, gençlerde yoğunlaşan karakter yozlaşmalarını vurgulayarak, sosyal medyanın toplumsal olayları şekillendirmedeki etkisine değinerek ve balığın baştan koktuğu sistemsel hataları düşündürerek yapmakta.

Topluma, yanlışları algılayıp doğruya ulaşmada empati kurmanın ne denli önemli olduğu mesajını veren ve zorluklardan düze çıkmak için doğruyu söylemek gerektiğini hatırlatan dizi, tüm bunları yaparken aynı zamanda toplumların gelişmesi ve çocuklarımızın düzgün karakterli bireyler olarak yetişmesinde öğretmenlere büyük görev düştüğünü de söylemekte. Yanı sıra eğitimciler arasındaki yozlaşmaya da parmak basılmakta. Bu bağlamda yasa dışılığı yakalayan Zeynep Öğretmenin canına kast edilmesi… Öğrencilerin durumundan ziyade kendi nefsini düşünen Taner’in gösterişçi bencilliği etkili örnekler.

Ayrıca öğrencilikten itibaren gelişen kıskançlıkların ve kötü huyların göz ardı edilmemesi gerektiğini, aileler kadar öğretmenlerin de çocukları tanımaya çalışıp sorunlarının çözümüne katkıda bulunmalarının önemini yansıtan dizide, emniyet güçlerine yönelik mesajlar da mevcut.

Akif tarafından özellikle seçilen, eski öğretmen, Yılmaz Komiser üstünden adaleti sağlamakla görevli olanların iş yoğunluğundan dolayı kolaycılığa kaçıp görünenle yetinerek karar vermelerinin yanlışlığı vurgulanmakta. Nasıl ki, üçüncü bölümde, derinlemesine irdelemeden suçlama yapmanın masumların yaşamına mal olabileceği gerçeği işlendi.

Anlayacağınız yanlışlar karşısındaki tavırlarını sürü psikolojisi ve dışlanma kaygısıyla şekillendirerek olumsuzluklara çanak tutup karşı çıkmayan gençlere hatalarını gösterip ders vermeye soyunan Akif, insanlığın türlü melanetle sınandığı şu zor zamanlarda, adam gibi adam olma yolunda ihtiyaç duyulan bir rol model! Keşke vurdulu kırdılı aksiyon merakı yerine ders alma zihniyeti ağır bassa da zirvedeki hak ettiği yeri alsa. Zira mutasyona uğrayarak ölümcül hale gelen Korona’nın insan hücrelerindeki tahribatı gibi, cehaletle beslenen şiddet tutkusu ve bencilliğin doğurduğu kaygısızlık da insanlığı içten içe çökertmekte.

SONUÇTA; Gerek başarıyla uyarlanmış senaryosu, gerekse her şekilde kendini izleten İlker Kaleli’nin katkısıyla devleşen ‘Öğretmen’, hâlihazırda ekranın en fark yaratanı ve en ders verici işi konumunda! Dolayısıyla algıda aşama kaydedip, su tabancalı ‘Öğretmen’in insanlığı öğreten özverili çabasından pay çıkartılmalı… Arada ‘Öğretmenleri kötülüyor, emniyet güçlerini yetersiz gösteriyor’ gibisinden algı geriliğine dayanan eleştiriler olursa da, dizi, bunlara kulak asmadan yolunda ilerleyerek toplumsal dersini layıkıyla tamamlamalı diyorum.

Bu noktada son söz İslam âlimi-şair Şeyh Sadi Şirazi’den… ‘Öğüdü, tesir etmeyeceğini bildiğin bir kimseye verme. Elinden dizgini kaçırmış olan zavallıya, oğlum yavaş sür, denmez’!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal