Mucize Doktor mu, Hekimoğlu mu?

Maddeler halinde sıralamaya karakterlerden başlayacak olursak…

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Bir iş başarılı olmaya görsün… Hemen ardından aynı türdenyapımlar sıralanıverir. İster kolaycılık deyin, ister akılcılık… Bu duruma özellikle ekranlarımızın dizi sisteminde bolca rastlanmakta.Özgünlüğü baskılayan, yaratıcılığı unutturan uyarlama merakı da bu mantığın eseri zaten.

Nitekim Güney Kore dizilerine dadanan yapımcılarımız, Amerika’nın dünya çapında ses getirmiş işlerini de gözlerine kestirmeye başladılar. Aşka-gençliğe odaklı içeriklerden tutanı da oldu, tutmayanı da. Şimdinin gözdesiyse, 2006-2011 yılları arasında hayli revaçta olan ‘Doktorlar’ dizisinin ardından pek dikiş tutturamayan,hastane işleri!

2013 Güney Kore yapımı ‘GoodDoctor’ın ülkemize ‘Mucize Doktor’ şekliyle ithal edildiği sezonda, Amerika’nın sekiz sezonluk ‘House MD’dizisinin ‘Hekimoğlu’ yerlisi de devreye sokuldu.

Savant Sendromlu otistik Doktor Ali Vefa’nın merkezinde yer aldığı hastane performansının izleyiciden müthiş beğeni toplamasına karşı, bacağını kestirmek yerine acıyla yaşamayı seçip ilaç bağımlısına dönüşen Dr. GregoryHouse’un yasaları ve kuralları umursamayan doktor karakterinin Hekimoğlu muadili çıktı ortaya.

Eylül’de alışılmışın dışında bir doktor figürüyle tanışıpbenimseyen izleyici, bu kez üç ay sonra bir başka sıra dışı doktor tiplemesini buldu karşısında. Peki, bu iki farklı doktordan hangisi izleyiciyi daha fazla etkileme gücüne sahipbiçimde uyarlanmış? Hangi doktor ve ekibi daha inandırıcıydı? Hastane ortamı genelindeki karakterlerin performansı hangi yapımda daha başarılı? Kısacası; bir anda ekranın gözdelerine dönen ‘Mucize Doktor’ mu, ‘Hekimoğlu’ mu? Belli noktalardan eleştirilerimizi yaparak verelim cevabımızı.

MUCİZE DOKTOR-HEKİMOĞLU KIYASLAMASI…

Yabancılar kadar ülkemizde de ilgiyle izlenmiş olan orijinallerden yerlileştirilen hastane işlerimizin kıyaslamasına geçmeden önce bir noktayı belirtmekte fayda var. Temaları aynı olsa da, hatta içerik yapıları benzerklişeler çerçevesinde gelişse bile her işin kendince değeri ve yorum farkı olduğunu unutmamak gerek.

Dolayısıyla aynı gece ekrana gelmeseler dahi izleyici nezdinde ister istemez bir karşılaştırmaya tabi tutulan, kendi içinde de yarışçılık ruhunu hissetmesi kaçınılmaz olan hastane dizilerimizin kıyaslaması da bu gerçekten şaşmayacak. Nihayetinde karşımıza çıkartılan bir iş, izleyici aklıyla alay etmediği ve kolaydan yolunu bulma mantığının iticiliğini hissettirmediği sürece, verilen emeğe her zaman saygılıyız. Saptamamızın ardından lafı uzatmadan iki yapımın değerlendirmesine geçelim hemen.

Bu noktada öncelikle ‘Mucize Doktor’ ekibine beni yanıltıp hayal kırıklığına uğratmadıkları için teşekkür etmek isterim. Zira Otizm farkındalığı yaratma ve toplumun otistik bireylere bakış açısını değiştirerek onları oldukları gibi kabul etmehususunda bilinç geliştirme özelliğine sahip olduğu için henüz ekrana çıkmadan sıcak baktığım bir projeydi.

Kadrosu da işin altından kalkabilecek çapta görünmüştü bana. Kuşkusuz sadece bu özelliklerinden dolayı peşin peşingöklere çıkartmak da olamazdı. Hem böyle bir karakterin nasıl canlandırılacağı,hem de topyekûn hastane ahalisinin performansı önemliydi sonuçta. Neyse ki, ilk bölümden itibaren her yönüyle beklentimi karşılar mahiyette bir yerli adaptasyon buldum ekranda.

Gelelim ‘Hekimoğlu’na… ‘HouseMD’ninuyarlanacağını duyduğumda, bir Dr. House hayranı olarak, hem sevindim hem de kaygılandım. Çünkü Dr. House de en az otistik doktor kadar canlandırması zor bir karakterdi ve bunun hakkını vermek gerekirdi. Öte yandan kimse kusura bakmasın ama‘Mucize Doktor’ adı özel durumdaki karakterin imkânsızdenileni başarmasından dolayı çok uygunken,Hekimoğluismi bana pek sıcak gelmemişti.

Halen de diziye bu ismin verilmesini benimseyebilmiş değilim. Hani doktorun ‘soyadı’nı verme noktasında tamamdı da… Çok arabesk duruyordu özünde.Hekimoğlu ne ya arkadaş’ derken, bu isyanımı bir parça öteledi, dizideki varlığıyla Timuçin Esen!

Dizi adı tepkimi bu şekilde aşmanın ardından ‘Ortaya ne çıkacak’ diye bekledim herkes gibi ben de. Ne umdum, ne buldum peki? Burada da pek şaşmadım açıkçası. Dr. GregoryHouse karakterinin orijinalindeki yaşam şekli, ekibinin hal ve gidişatı düşünülünce…

Bu uyarlamanın denetimi bol ekranlarımızda varlık gösterebilmek için ‘Mucize Doktor’dan daha fazla yerlileştirilmiş bir aykırı doktor tablosu çizeceği aşikârdı. Nasıl ki, tam da düşündüğüm gibi oldu. Türk usulü Dr. Houseperformansı karşımıza çıktığında ‘Hekimoğlu’ adı da cuk oturdu!

Gelelim diğer özelliklerin kıyaslamasına ve uyarlama doktorların artı-eksi yönlerine… Maddeler halinde sıralamaya karakterlerden başlayacak olursak…

-Taner Ölmez tarafından olağanüstü güzel şekilde canlandırılan ve bizim henüz konuşmayı dahi sökememiş minnağınDokto, Dokto’ diye heyecanla izlediği Dr. Ali Vefa karakterine baktığımızda… Özel durumunun kendisine sağladığı zekâ avantajıyla normal düşünce mekanizmasının ötesine geçerek düşünmeyi ve sorunlara çözüm üretmeyi başaran Dr. Ali Vefa,insanlara başka gözle bakmayı ve doğruluğu empoze eden türden pozitif bir karakter.

Otizm algısında yanlışları-önyargıları yıkmanın ötesinde, dokunmadan da sevebilmenin naifliğini yansıtıyor. Tabii bu esnada duygusal yoğunluğa da tavan yaptırıyor yeri geldikçe. Yani her açıdan izleyiciye yakın duran, duygularını titretme potansiyelinde bir karakter.

Dr. Ateş Hekimoğlu’na gözlerimizi çevirdiğimizde ne görüyoruz peki… O da aklına geleni çekinmeden söyleyen, başka doktorların derman olamadığı sorunlara anında çözüm üreten ve düşünülmeyeni düşünen biri. Ancak bu noktada Dr. Ali Vefa ile kesişseler bile doktor yansıması açısından aynı etkiyi bırakma gücüne sahip değil. Zira negatif enerjili Dr. Hekimoğlu’nun başkalarını anlamak ve çevresindekiler tarafından anlaşılmak gibi bir kaygısı bulunmuyor. Gayet fütursuzca, saygısızca hatta kabaca davranmakta sakınca görmüyor. Bu da onun Dr. Ali Vefa’ya oranla benimsenmesini güçleştiriyor.

-Ana karakterlerin orijinalleriyle uyumu nasıl diye sorguladığımızda… Otizmli doktoru ekrana taşırken, JooWontarafından canlandırılan orijinal karakter ‘Park Shi-On’ ile uyumlu, hatta aslını aşan türden bir performans sergileyen ‘Mucize Doktor’, ana karakterin özünü ve mantığını bozmadan yorumlar halde. Bundan dolayı göze batacak bir abartı sorunu ya da orijinaline aykırı düşecek bir değişim yaratmıyor.

Hekimoğlu’ cephesine geçtiğimizdeyse… Timuçin Esen, orijinalinden ziyade kendi kafasındaki ‘Dr. House’u oynuyor ya da kendisine böyle yorumlaması söylenmiş sanki! Abartılı bir bağrış çağırışla oluşturulan gerginlik havası solutuyor her sahnede. Oysa bacağındaki rahatsızlıktan ötürü duygu sömürüsü yapmayan Dr. House’u zirveye taşıyan en önemli özelliği; alaycı ama sakin tavırları, içindeki hırçınlığı haykırışa gerek duymadan yansıtması veinsanlara umursamaz bir üslupla laf sokuşturmasıydı.

Dr. Hekimoğlu bunun yerine Türk usulü yüksek tondan efelenmeyi tercih ediyor.Böylece espri ve iğnelemeler çaptan düşüyor; ironikvurgulamaları hissedemiyoruz.Yanı sıra iki yorum arasında topallama farkı da mevcut. Ateş Hekimoğlu zaman zaman topallama işini o denli abartıyor ki sahnede en dikkat çeken şey haline getiriyor bu durumunu. İlaveten Dr. Hekimoğlu’nun, bizdeki oyuncuların role göre imaj değiştirmeme alışkanlığından mağdur olduğunu da vurgulamak isterim. Keşke Timuçin Esen’in görüntüsü bir parça değiştirilseymiş!

Tamam, Timuçin Esen’e yakışıyor;rolüne oturmuş amaBaşka dizilerinde de sergilediği tavırları ‘Hekimoğlu’naadapte ederek ortaya çıkartılmaya çalışılan tablo Dr. House ile aynı tadı veremiyor kesinlikle. Hadi uyarlama gerçeğini aklımızdan silip atalım, kabulümüz diyelim de… Diyemiyoruz, kıyaslama yapıyoruz her şekilde. Çünkü Dr. GregoryHouse rolünde iki kez Altın Küre kazanmış, ezip geçilemeyecek bir HughLaurie yorumu var orta yerde.

-‘Mucize Doktor’ ile ‘Hekimoğlu’nun diğer karakterleri ne durumda derseniz… Doğruya doğru… Onur Tuna’nın canlandırdığı Ferman Hoca’yla daha da güçlenen Dr. Ali Vefa’nın çevresindeki her karakter derinlikli biçimde ele alınıp işlenmiş. Canlandırmalar da bu özeni destekler nitelikte. Kimi tıbbi hatalar hariç, sırıtan hiçbir karakter yok.

Yani hastane takımının öyküsünde dikkat çekecek bir yüzeysellik kesinlikle mevcut değil. Ayrıca performansların doğallığı da işin gerçekçilik yönünü artırıyor. Tüm bu detaylar hem ‘Mucize Doktor’un gücünü artırıyor, hem de olayı ‘tek kişilik şov’ olmanın ötesine taşıyor.

Diğer tarafta Okan Yalabık ve Ebru Özkan’ın orijinallerini aratmayacak performans sergilediği Hekimoğlu’ndadoktor üçlüsü handikap konumunda… Şu an için sıcak ve inandırıcı gelmiyorlar pek. Ezik, robot gibiler. Özellikle Dr. Hekimoğluile muhabbetlerinden bir enerji yakalamak neredeyse imkânsız.Oysa Dr. House’un karşısında ağırlığını koymayı bilen, güçlü doktorlar vardı. Bizimkiler henüz tıp öğrencisiymiş havasında takılıyorlar maalesef.

-Ve uyarlamanın hakkını verme detayı… ‘Mucize Doktor’, orijinalinin hakkını verirken kendi yorumunu da katarak uyarlanmış halde. Yani bize ters gelecek detaylara yer verilmemiş ama orijinalin tadı da eksiltilmemiş. Misal bizdeki Nazlı’nın Koreli versiyonu çok daha bağımsız bir yaşam sürüyordu, sarhoş olup dağıtıyordu ve kendisine âşık otizmlidoktorun yanlışlarına karşı daha sertti. Rolünde iyi olan Nazlı,bu açığı pürtelâş duygusallık halleriyle dolduruyor. Keza orjinalinde hastane çalışanları da bizdeki gibi kısa sürede kucak açıp benimsememişlerdi bu fark yaratan doktoru.Yerlisi bunları değiştirdiği halde karakterlerde hiç aksaklık çıkmadı.

Buna karşılık HouseMD’nin hızlı akışını, süre uzunluğundan dolayı negatif etki olarak içeriğinde hisseden… Sahne geçişlerinde pek başarılı olmayan… Hap alışkanlığını ince belli bardaktan çay içme ile değiştirenHekimoğlu, daha birebir uyarlama havasında şu aşamada. Haliyle karakterler de etkileniyor bu uyarlama mantığında.

Mesela hangi hoca sırf geçmişinde market hırsızlığı sabıkası var diye bir doktoru ekibine seçer bizde? Bizim kültürümüzde hangi doktor sorunun kaynağını bulmak için hastasının evine-çalıştığı okula gidip araştırma yapar? Ya da bir doktor, hastanın (üstelik de bağışçı bir kodamanın) yüzüne karşı ‘Karın seni aldatıyor’ diye haykırabilir? Anlayacağınız kültür farkından dolayı böylesi sahneler çok zorlama duruyor. Keza karakterler arasındaki diyaloglarda da aynı zorlama mevcut. Dikkat!

DİYECEĞİM O Kİ;GoodDoctor’la kıyaslandığında,House’ gibi sıra dışı ve aykırı yaşam süren bir karakteri;toplumumuzda hoş karşılanmayacak kimi detayları (ki bunlar dizinin ilgi çekmesinde önemli noktalar) yerlileştirmenin kolay iş olmadığı baştan belliydi zaten. Elbette karakter ve akış adaptasyonunda zorluklar, aksaklıklar, değişimler, eksiltmeler yaşanacaktı.

Yaşandı da. Lakin süre doldurmak için müziğin tamamına klip çekme alışkanlığının ‘Hekimoğlu’na bulaştırılması veya develeri ürkütmeden yerlileştireceğiz diye işin suyunun çıkartılması da hata olur. Hal böyleyken objektif eleştirileri kulak ardı etmemek en doğrusu!

Neticede… Sağlık sistemindeki aksaklıklara karşılık hastane ortamlarının nasıl olması gerektiğini sergilerken, hastalara-hastalıklara yönelik mesajcılığa bolca yer verip (misal gereksiz antibiyotik kullanımı, aşı yaptırmama inatçılığı gibi)bilinçsizliklere taş atan… Taciz bolluğu yaşanan şu sıralarda ergenlerde görülen ‘Gece Terörü’nün arka planında ‘taciz’ olabileceği uyarısında bulunanhastane işlerimiz, ekranımıza farklı soluk katan güzel çalışmalar. Ama karakter ve içerik açısından kendi yolunu çizmeyi başaran

Bu başarının devamı için de Ali Vefa karakterini doğru biçimde şekillendirmesi gereken ‘Mucize Doktor’, Dr. Housekarakterini uyarlarken Timuçin Esen’le özgünleştirmeyi tercih edip içerikte tıpkılaşmaya yönelen Hekimoğlu’ndan birkaç tık daha ileride!

Yani ‘Mucize Doktor mu, Hekimoğlu mu’ kıyaslamasında ibre,‘Ama dokunmak yok’ diyerek ruhlara dokunmayı başaran ‘Mucize Doktor’dan yana. Zaman ne getirecek göreceğiz.İkisine de ekranlarımızda ihtiyaç olduğunun altını çizip uzun ekran ömrü dilerim.

Mutlu Yıllar…

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal