Herkese merhaba bundan böyle seyahat yazılarımla ben de Medyafaresi.com’da sizlerle olacağım… Haydi hemen ilk şehrimiz Ljubljana ile başlayalım...
Balkanların en kuzeyi; Yugoslavya’dan ilk ayrılan, Balkan Ülkeleri arasında Avrupa Birliğine ilk giren ülke Slovenya…
Ülke nüfusu sadece 2 Milyon, hayal edin. Bizim zor ama rüya şehrimiz İstanbul 20 milyon :)
Başkent Ljubljana da 300.000 bin nüfusa sahip. Bu nedenle gezmesi kolayca bitiyor.
Ama gördüğünüz her yapı, konuştuğunuz her insan, yürüdüğünüz her sokak enerjisi ile sizi içine alıveriyor.
Dünya’nın en yeşil başkentleri arasında yer alıyor, bu bağlamda ödülü bile var.
Alp dağları ile Adriyatik arasında kurulan Ljubljana tam bir bisiklet şehri, mutlaka bisiklet kiralayıp şehrin tadını bir de öyle çıkarın derim ben…
Şehrin simgelerinden biri inanması güç ama “ejderhalar”
“Güç, cesaret ve büyüklüğü” temsil ediyor. Ejderha köprüsü diye köprüleri bile var… Hatıra amaçlı bir fotoğraf çekilmenizden zarar gelmez diye düşünüyorum:)
Ljubljana’ya gittiğinizde yapmanız gereken ilk şey, şehir merkezine gidip, Ljubljana nehri kıyısında Slovenian House’da bir Türk kahvesi içmek olsun…
Eğer benim gibi Türk kahvesine karşı derin duygular besliyorsanız, yorgunluğunuzu bırakın orda :) Daha sonra nehir kenarında; keyifli bir yürüyüşe çıkın birbirinden mutlu, güler yüzlü, mutlaka ellerinde köpekleriyle gezen insanlar göreceksiniz….
Eğer bir kayak severseniz, Slovenya kış turizmi için en uygun ülkelerden biri… Başkent Ljubljana’ya yarım saat uzaklıktaki Krvavec’e uğrayın derim…
Ben maalesef çok yeteneksiz olsam da kayak ve board konusunda; 2-3 yaşındaki cocukları kayarken görünce, Tuğçe sen beceremiyorsun çocuğun olunca yaptıracağın ilk spor kayak olacak diye söz verdim kendime :)
Ben yemek konusunda seyahatlerde çok sıkıntı geçerim, bu konuda sanırım sorunluyum…
Ama Ljubljana’da bizim yaprak sarmayı bulunca yüzümde güller açıverdi…
Geleneksel, modern tüm restoranları denedim… Siz sevgili ilk okuyucularımı daha fazla sıkmadan aşağıda hap gibi bazı bilgiler yazdım… Umarım benim bayıldığım şehir Ljubljana’yı ziyaret edersiniz ve kulağımı çınlatırsınız…
Görmeden Gitmeyin;
Preseren Meydanı
Üçlü Köprü
Ljubljana Kalesi
Aziz Nicholas Katedrali
Tivoli Parkı
Ejderha Köprüsü
Yapmadan Dönmeyin;
Bisiklet ile şehri gezmeden
Nehir kıyısındaki kafelerde bir kahve içmeden
Ljubljana’ya 1 saat mesafe olan, Bled ve Bohinj gölünü görmeden
Oteller;
Şehir merkezinde olan Grand Hotel Union şiddetli tavsiyem
Kafeler;
Slovenian House ve Todz (Özellikle Todz’da, Yugoslavya dönemine ait bir çok obje bulabilir; ve nostalji yapabilirsiniz)
Restoranlar:
Gostilna Sokol; geleneksel Sloven mutfağını denemek istiyorsanız, Sokol biçilmiş kaftan; ve geleneksel tatlısı; Prekmurska Gibanica yemeden dönmeyin…
Gostilna As; Doğum günümü Ljubljana’da bu restoranda kutladım çok havalıyım :)
Restaurant kısmı bir ortaçağ evi, çok romantik… Yemekten sonra da, yeni kısmına, yani bar kısmına geçip keyif yapabilir, chill-out müziklerle gece 02.00’ye kadar gecenin tadını çıkarabilirsiniz..
Soba; tabiri caizse tam piyasa restaurant… Çünkü sahibi Slovenya’nın en ünlü pop şarkıcısıymış :)
Barlar:
Çok yardımcı olamayacağım bir konu olsa da; size denediğim ve çok keyif aldığım iki barın adını vermek istiyorum. En azından Slovenya’nın meşhur şaraplarını denemeden dönmeyin;
Centralna Postaja
Cutty Sark Pub
Herkese ömür boyu seyahat diliyorum…
Tuğçe Kurt