Dostum Trump neden Suriye’deki teröristlere silah ve para veriyor?

Yazarımız Tanyel Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD seyahati öncesinde yaşanan bazı gelişmeler, buluşmalar ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını analiz etti. Cumhur ittifakının büyük ortağı Trump ile ilişkileri geliştirirken küçük ortak MHP lideri tam tersi istikamette Rusya-Çin ile yakınlaşmak gerektiğini dile getirdi. Bu ortaklıkta ciddi bir fikir ayrılığı gibi görünse de belki de planlı açıklamalar... Tanyel Yılmaz Türkiye'nin istikametini açıkladı.

Tanyel Yılmaz Tanyel Yılmaz

Türkiye nereye?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın baba-oğul Trump’larla ilişkisi malum… Trump her seferde Erdoğan için iyi dostum diyor, Türkiye AB ile gümrük birliğinden dolayı yüzde 20’lik vergi diliminde, yoksa daha az ek vergi koyacaktı; yani o kadar seviyor bizi Trump…

Babasının hayrına değil elbette…

Trump’ın Ortadoğu’da İsrail üzerinden yürüttüğü politikanın en önemli ayaklarından biri Sayın Erdoğan’ın lideri olduğu Türkiye…

Ama bir yandan da Trump destekli İsrail, Kıbrıs Rum kesimine silahlar yığıyor, Türkiye’nin bir niyeti yok, acaba kimler oyun kuruyor?

Sayın Erdoğan’ın yakın dostu Trump, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt teröristlere 2026’da 130 milyon dolarlık destek veriyor, niye ki?

Uluslararası ilişkilerde dostluk, sevgi filan olmaz, ülke menfaati esastır. Trump ABD’nin menfaati ve elbette iş adamı kimliğiyle kendi ve ailesinin menfaatini gözetecek şekilde yönetiyor ülkesini.

Derken Sayın Bahçeli tam da ABD seyahati öncesinde Türkiye’nin ABD/AB ekseninden çıkıp Rusya/Çin eksenine girmesi gerektiğini dile getiriyor.

Bu söylemi 2000’li yıllarında başındaki Avrasyacı komutanlardan da duymuştuk. Gerçekten Türkiye’nin eksenini mi değiştirmek istiyorlar yoksa sadece bunu sesli olarak düşünerek batılı dostlarımızın birazcık tedirgin olmasını mı istiyorlar?

Böylesi kritik bir dönemde bu ifadeler TC Cumhurbaşkanı’nın “tam olarak takip edemeyeceği” ifadeler değil…

O zaman?

Erdoğan’ın eline New York’taki temasları sırasında “Bakın ülkemde hatta ittifak ortağımın da düşüncesi bu yönde, bizim Rusya ve Çin ile yakınlaşmamızı isteyenler çok” diyerek elini mi güçlendirmek istiyor?

Bunları iyi düşünmek lazım…

Böyle senaryoları oynamak her zaman iyi sonuç vermez.

S400 nedeniyle oluşan tahribat ortada.

Rusya Çin ekseni demek, demokrasinin, adik hukukun sıfır seviyesi demektir.

ABD ve AB ekseninde diğerine oranla daha üst seviye bir demokrasi ve hukuk seviyesi olduğu ortada…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadroları, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde TAM BAĞIMSIZLIK ilkesine uygun hareket etmişlerdir.

Her ülke ile iyi ilişkiler kurulmuş; zamanın zıt kutupları olan SSCB, Avrupa ve ABD ile iyi ilişkilerin dışında sistemsel olarak tam liberal olmayan, ama SSCB gibi de olmayan bir karma kamu ekonomisi sistemi kurulmuştur.

Bunun tek nedeni Türkiye’nin yeni kurulan bir devlet olarak sermaye ve burjuva sınıfının gelişmemiş olmasıdır. Sermaye olmazsa liberal ekonomi düzenini de kuramazsınız. Bu nedenle ilk olarak zayıf da olsa bir sermaye sınıfı oluşturulmuştur.

Bugünün devleri Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi aileler o dönem izlenen politikaların sonucunda sermaye sınıfının ilk unsurları olmuşlardır.

Bugün ülkede sermeye sınıfı, ezilen bir işçi/emekçi sınıf, esnaf, çiftçi ve bolca öğrenci bulunmaktadır. Türkiye eski Türkiye değil malum. Özal’ın orta sınıfının güçlü olduğu Türkiye bugün alt ve üst kesimler arasındaki uçurumun iyice açıldığı ve orta sınıfın da aşağıya doğru itildiği bir ülkedir.

Dolayısıyla böyle bir ülkede Cumhur ittifakı liderlerinin görüş farklılıklarından çok halkın genel görüşü önemlidir. Orta sınıfın neredeyse ortadan kalktığı bir ülkede artık ezilen proleterya dediğimiz sınıf daha da egemen hale gelmiştir.  Bu sınıfın tek beklentisi, sıkıntılarını anladığını belli eden siyasetçilerdir.

AKP’li siyasetçilerin bu konudaki karnesi son yıllarda çok zayıflamıştır. Dolayısıyla kim olduğuna bile bakmadan bu halk o liderin peşinden koşar, ama inanın o koşunun istikameti ne Trump olur ne de Putin…

Bizim Atatürk’ten başka koşacak istikametimiz yoktur.