Faturayı kimse keselim?
Yangın, deprem…
Bazıları gibi tanrı şunları cezalandırıyor, bunları lanetliyor demeyeceğim…
Olacak elbette bunlar, yangınların depremlerin AK Parti iktidarını cezalandırmak için yapıldığını söylemek tek kelimeyle eblehlik olurdu; bir kesim bağnazın peşinden koştuğu siyasal İslam söylemlerinin tersten yapmayacağım…
Orman yangınları mesela…
Neden tam da yangın mevsiminde bazu meczuplar ormanları yakar sizce?
Ya da bazı teröristler, ot yakan anız yakan köylüler neden bu mevsimi seçer?
İki seçenek var, cehaletten ya da ihanetten…
Adam cahil, matematik, neden sonuç ilişkisi filan sıfır… Öylesine yakıyor otu, anızı, o da gelir ormanları, evleri yakıp kül ediyor. Kim eğitmedi bunu? Devlet… Devleti kim idare ediyor? Hükümet, yani siyasal iktidar; sorumlu odur…
Gelelim ihanet faslına…
TBMM’nin tatile çıkmadan önce çıkarttığı yasa ne diyor?
Ormanları, zeytinlikleri madenlere feda edeceğiz diyor.
Bunu resmen Sayın Cumhurbaşkanı liderliğindeki hükümet mekanizması istemiyor mu?
Bugüne kadar yakılan ormanların bazılarının yerinde oteller yükselmedi mi? Tatil köyleri?
Siz bunu yaparsanız kendisine tarla açmak isteyen de orman yakar, yer bulmak isteyen de…
Cebine koy 200-300 bin lira bak nasıl da yakıyorlar.
Yoksulluk ve cehalet kol kola girince olur bunlar…
Gelelim depreme…
Arkadaş senin sistemin bozuk, yeni değil 50-60 yıldır bozuk.
Canı isteyen, 3-5 parayı bulan bir yer alıp ya da kat karşılığı ev yapıp satıyor mu?
Denetim yapanlar kim?
O arazi sahibinden, mütaitten ya da o bölge halkından oy isteyecek olan yerel yönetimler. Nasıl hayır desinler. Zaten onlar hayır dese, büyük projelerde Ankara’dakiler gereğini yapıyor, yerel yönetimleri by pass ediyor.
Sonra biz bu konutlarda depreme dayanıklılık bekleyeceğiz.
Geçelim bir kalem.
Depremler olacak, geçmişte nasıl olduysa, dün, bugün nasıl olduysa hep olacak. Özellikle 8,8’lik depremden sonra daha büyüklerine hazır olalım. Oralarda bir yerlerde dünyanın çivisi çıktı, buralara gelmez mi bunun etkisi sanıyorsunuz…
Benim için deprem, rahmetli babamın Lice depremi sonrasında prefabrik konutları yapmak için gitmesiyle başladı. Dönüşünde sarsılmıştı. Depremden dolayı değil, prefabrik evleri yapan mütait evleri teslim ediyor. Babamlar evleri kontrol edip tamam diyor ve onay veriyorlar. Sonra ertesi gün bir de bakıyorlar ki o evler yok… Adamlar evleri sökmüşler ki muhtemelen yapan mütait bunu yapan; yeniden kuruluyor evler, yeniden teslim onay vs derken teslim edilen prefabrik evler üzerinden büyük vurgun yapılıyor. Babam ve arkadaşları gerekli şikayetleri ve işlemleri yapıyorlar ama kimsenin umurunda bile değil.
O nedenle kentsel planlamaları doğru yapalım. Sanayi tesislerini doğru yerlerde konumlayalım. Tekirdağ’dan Düzce’ye kadar Kuzey Marmara fayı boyunca sanayileşti Türkiye…
Kerelerce söyledik, buralarda sanayi olmaz, dinletemedik. Yeşilliğin içinde diktiler fabrikaları.
Devlet devlet olacak ve diyecek ki, arkadaş şu şu sanayiler şuraya, bu bu sanayiler buraya yapılacak… İhracat için oralardan en yakın limanlara demiryolu yoksa döşenecek, varsa iyileştirilecek.
Kocaeli sanayi kenti olamaz arkadaşlar…
Adapazarı’nda o kadar fabrika olamaz, hele Düzce, yeni yeni yapılanlarla sanayi kenti oluyor…
Bilerek, isteyerek taammüden yapılıyor bunlar. Kimse buralara belirli nitelikler dışında fabrika yapmamalı. İnegöl mesela, deprem bölgesi, mobilya fabrikaları var. Kimya, petrokimya, kimyasallar kullanan diğer sanayiler yok… Doğru sanayileşme örneğidir.
Ama artık Bursa da dahil olmak üzere sanayi tesisleri, kentleşme yoğunluğu deprem riski daha az illere kaydırılmalı, İstanbul’daki yük Anadolu’ya dağıtılmalıdır.
Tanrı ne yapsın, bize akıl vermiş… Aklını, bilgisini, görgüsünü kullananlar bunları yıllardır söylüyor, yapmazsanız bunların tek sorumlusu siz olursunuz. Bugün ülkeyi 23 yıldan fazladır tek başına yöneten bir yönetim var. Yapılan her şeyde olduğu gibi yapılmayan ya da yanlış yapılanların da sorumlusu bu iktidardır.
Hala şansımız var, Kanal İstanbul hayalleri peşinde koşacağımıza İstanbul ve çevresindeki sanayi ve kentleşme yığılmasını Anadolu’ya taşıyalım. Yıllar sonra Türkiye’yi gerçekten kurtaran iktidar olarak anılın, tarihe muhteşem bir dönüşümün mimarı olarak geçin, istemez misiniz?