Birgün ve Evrensel, Ülker işçilerine nasıl ihanet etti?

Kardeşim, sayın en solcu Birgün, Evrensel yönetimi sen hayat şartları karşısında ilkelerini çiğneyip sermayeye teslim oluyorsan Soma’da, Ermenek’te, Ülker’de borç harç içinde ailesini zor geçindiren, lastik ayakkabı, kömür torbası getirildiğinde sevinen emekçi ne yapsın?

Gökhan Kaya Gökhan Kaya

Hepsi mütedeyyin, dinine imanına bağlı Ülker işçileri kendi cemaatleri tarafından ihanet olarak algılanacak bir şey yaptılar; yıllardır çalıştıkları şirketle iç içe geçmiş sendikaları Öz Gıda-İş’ten istifa ederek DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikası’na üye oldular.

Bazılarının 21 yıldır çalıştığı Ülker bu tercihe onları işten atarak karşılık verdi. Ama onlar yılmadı 8’i hala direnişlerini bu soğukta sokakta devam ediyor.

Onlar sokaktayken Ülker ülkedeki bütün gazete ve televizyonlara 70. Yıl ilanı veriyordu; “‘Mutlu et ki mutlu ol.”

Onlar ise en doğal demokratik haklarını kullandıkları için işsizlerdi, geleceklerinden kaygılıydılar; ‘Mutlu değillerdi.’

Bir basın açıklaması yaptılar: “70 yıldır bize her gün ‘Mutlu et ki mutlu ol’ diyenler, 70 yıldır emeğimizi sömürüyor. Her Ülker’ in içine küçük bir mutluluk anı gizleyenler, işçinin emeğinden, alın terinden çaldıklarını da gizlediler. Bugünü her yıl kutlama ilanları verenler mutlu sadece. Fabrikalarında üç kuruşa gece gündüz çalışan işçiler mutsuz. Siz dünya devi oldunuz ama işçileriniz, akşamları çocuklarına bırakın çikolata götürmeyi, ekmeği bile zor götürüyorlar. Emeğe biraz daha saygı gösterseniz ülkece her günümüz biraz daha güzel geçmez mi?”

Sonra o işçiler ertesi günün sabahı basının büyük kısmı onları görmezden geldiği için, greve çıktıklarından beri haberlerini yapan, mücadelelerini öven sol basının gazetelerini; Birgün’ü, Evrensel’i aldılar.

Tam anlamıyla bir şok yaşadılar.

Direniş başlattıkları için kendilerinin yanında olduklarını ilan eden, Ülker’le aynı İslami kesimden olmalarına rağmen ortaya koydukları ‘sınıf bilincine’ övgüler düzen ‘sol gazeteler’ aynı sınıf bilincini gösterememiş, onları işten atan Ülker’in reklamını birinci sayfalarına kocaman kocaman basmakta bir beis görmemişlerdi.

“Mutlu et ki mutlu ol!”

Nedir bunun anlamı?

Özetle şu;

Kendilerinin ısrarla bir davanın gazetesi olduğunu, hatta işçi sınıfının gazetesi olduğunu söyleyenler ‘sınıf bilincine’ sahip çıkıp kendi cemaatlerine sırtını dönenlere bir kış sabahı solculara pek de fazla güvenmemelerini gerektiğini, hayat şartları karşısında ilkelerini kolayca çiğneyebilecekleri mesajını açıkça vermiş oldu.

İnsanın aklına şu geliyor.

Kardeşim, sayın en solcu Birgün, Evrensel yönetimi sen hayat şartları karşısında ilkelerini çiğneyip sermayeye teslim oluyorsan Soma’da, Ermenek’te, Ülker’de borç harç içinde ailesini zor geçindiren, lastik ayakkabı, kömür torbası getirildiğinde sevinen emekçi ne yapsın?

Sen onlara patron sendikasından çık, sınıf bilincine sahip çık, örgütlen, mücadele et deme hakkını nereden alıyorsun?

Mücade et çağrısını yapan direnemiyorsa, kendi inancına sahip çıkamıyorsa biçare, yoksul işçi ne yapsın?

Ya göründüğünüz gibi olun ya da olduğunuz gibi görünün.