Diplomaların sahte çıkmasına şaşırdık mı?

Olmayan bir suikast iddiasıyla devletin kozmik odasına girilmedi mi? Suikast filan planlanmadığı halde, ABD’nin uzantıları olan Müslüman görünümlü aparatlar ve tabi iktidardaki AK parti marifetiyle devletin sırları deşifre edildi. O günden sonra kimliği deşifre edilenlerden 2 MİT mensubu PKK’dan teslim alınarak ancak yeni ülkeye getirilebildi.

Tanyel Yılmaz Tanyel Yılmaz

Diplomalar, belgeler sahte çıktı…

Neye şaşırıyoruz ki?

Türkiye son 25 yılda aslında olmayan şeylerin varlığını ilk kez mi yaşadı?

Sayın Ecevit Başbakan olduğu dönemde, bakım altına alındığı hastanede resmen öldürülmeye çalışıldığını iddia eden Eşi rahmetli Rahşan Hanım ve bazı partililer Ecevit’i o hastaneden çıkartıp başka bir yerde sağlığına kavuşturdular.

Rahmetli Ecevit’e çok yakın isimlerden biri ise bu iddianın asılsız olduğunu ancak o dönem Rahşan Hanım nedeniyle kabul gördüğünü söyledi ve ekledi:

“Bırakın böyle bir iddiayı, bir Bakanlar Kurulu toplantılarını bile hastanede yapıyorduk. Mehmet Haberal’a büyük haksızlık yapıldı orada”

Buna bir de ekleme yaptı, deprem sonrası Sağlık Bakanlığı tüm hastanelere depremden etkilenenlere ücretsiz hizmet vermelerini söyler. 1 hafta içinde doğum yapacak olan bir karı kocaya Ankara’da bir özel hastaneden yardımcı olması istenir. Hastane parasını kim ödeyecek diye sorar. Bunun üzerine yetkililer Mehmet Haberal’ı ararlar, “Bırakın onu bunu, hepsini bana gönderin der.”

Bunun gibi çok fazla örnek var.

Olmayan bir suikast iddiasıyla devletin kozmik odasına girilmedi mi? Suikast filan planlanmadığı halde, ABD’nin uzantıları olan Müslüman görünümlü aparatlar ve tabi iktidardaki AK parti marifetiyle devletin sırları deşifre edildi. O günden sonra kimliği deşifre edilenlerden 2 MİT mensubu PKK’dan teslim alınarak ancak yeni ülkeye getirilebildi.

Ne yazık ki ikisinden biri daha önce vefat etmişti, yani şehit olmuştu.

Sayın Erdoğan’ın kendisi belediye başkanı olduğu dönemlerde söylüyordu üniversite mezunu olmadığı için yaşadıklarını anlatıyordu. Sonra Başbakanlığı sürecinde Cumhurbaşkanlığı gündeme gelince bir şekilde Sayın Erdoğan’ın diploması meselesi sorun olmaktan çıktı. Ancak eski YÖK başkanı da konu gündeme geldiğinde araştırma yaptırttığını ve diploma olmadığını söylüyordu.

Derken Türkiye birden genelkurmay başkanlarının, kahramanlık hikayeleri yazan komutanların da içinde olduğu Ergenekon, Balyoz gibi kumpasların gerçek olduğuna ikna edildi. Oysa 17-25 Aralık olarak bilinen dönemde FETÖ’cüler tarafından teknik takiple kaydedilen paraları sıfırlama videoları konusunda aynı kamuoyu tersine ikna edilebilmişti.

Türkiye, bir şeylerin aslında olmadığı gibi gösterilmesi, olup biten gerçeklerin de yokmuş gibi gösterilmesi konusunda siyaset bilimi ve sosyoloji literatürüne girecek algı yönetimleriyle bugünlere geldi. Sahi hala bazılarının sahte diploma, sahte evrak gibi yollarla amaçlarına ulaştığına inanmama lüksümüz var mı?

Bilimsel çalışması olmayan, dil bile bilmeyenler akademik kariyer yapıyor, profesör, dekan, rektör filan oluyor. Hiçbir diplomasi becerisi, yeteneği ve deneyimi olmayanlar sadece AKP’li oldukları için büyükelçi olabiliyorlar, ben Türkiye’de bana dayatılan her şeyin tersine inanmaya meyilliyim nedense.

Ya siz?