Aslışah Alkoçlar ve Hakan Sabancı meselesi

Geçtiğimiz haftalarda magazin basınını oldukça meşgul eden bir ifade vardı. Aslışah Alkoçlar ve Hakan Sabancı çiftinin “İlişkimiz evliliğe gidiyordu, bu nedenle ayrıldık.” ifadesi.

Gökçen Erdoğan Gökçen Erdoğan

Ben ne demek istediklerini anlamıştım ama bu cümlenin çeşitli ortamlarda hala alay konusu olduğunu görünce onların özelinde değil, genel olarak bunun olağanlığını ve toplumda sıkça da yaşandığını anlatmak istedim. Doğru ya da yanlış demek anlamlı olmaz, zira insan kendi doğrularıyla yaşayan bir varlık ve doğrular da insandan insana değişen şeyler. Başkalarına zarar vermediği sürece her birey de kendi kararlarını almakta özgür.

Bu genç kadını ve genç erkeği çok beğeniyorum ve birbirlerine çok yakıştırıyordum. Ama kararları, kendi düşünce sistemleri içinde anlaşılır bir karar. Hatta bana kalırsa doğru da bir karar. Çünkü özellikle bizim toplumumuzda ilişkiler belli aşamalar dayatılarak ilerliyor. Çiftler bunlara aldırış etmeseler de bu dayatmayı hissediyor ve bununla geriliyorlar.

‘Evlilik ne zaman?” “Ne zamandır birliktesiniz?” “Aileler tanıştı mı?” “X buna kızmıyor mu, Y buna izin veriyor mu?” müdahaleleri…çiftleri, aslında kendilerinin inşaa etmedikleri bir kaleye hapsediyor. Sıkılıyorlar. Yaşam planlarında yakın zamanda evlilik olmayan genç çiftler, her şeyi doyasıya yaşayarak hızlıca aşama kaydediyorlarsa ve netice pek çok ilişkide olduğu gibi “E şimdi de evlenelim madem.” diyerek evliliği artık vakti gelen bir şey olarak görmeye başlıyorlar. Gezdik, tozduk, ailelerle tanıştık, onayları var, herkes yakıştırıyor, birbirimizi seviyoruz, şimdi de evlenelim madem. Ya hazır değillerse? Bu şartlardaki bir evliliğe direnmek, iki genç insanın yapacağı akıllıca şeylerden biri.

Hele de göz önünde isimlerden bahsediyorsak; magazincilerin “Evlilik ne zaman?” sorusuna erkek “Öyle bir planımız yok.” dese “X, Y ile evlenmeyi düşünmediğini söyledi” şeklinde yorumlanıyor. Aynı soruya kadın bu yanıtı verse erkeğin çevresi “Y, X ile evlenmeyi düşünmüyormuş. E ne diye birlikte öyleyse?” yorumuna maruz kalacak. Evet gerçekten sabır taşı çatlatıcı.

Dış etkenlerin hiç de nüfuz edemediği bir ilişki olduğunu varsayalım; gençler, birbirlerinde soluksuz keşif yaptıktan sonra her şeyin aynılaşmaya başladığını görünce ya evlilik ya ayrılık diye düşünürler, genel vaziyet budur. Yakın dönemde evlilik planlamayan gençlerin, ayrılık kararı almasında da dolayısıyla bir sorun göremiyorum. Eğer ruhları birbirine aitse zaten günün birinde daha hazır olduklarında ve özlem canlarına tak ettiğinde birleşirler ve birbirlerinin değerini daha iyi anlamış biçimde ilişkilerine sarılırlar.. Yok öyle olmazsa da bugünkü kararlarının doğruluğuna şükrederler.

Sayfalarca yanıtlayamadıkları soruların yanıtları tek cümleyle doğru anlaşılamıyor olabilir. Ama unutmayın insanlar kendi yaşamlarını, başkalarına zarar vermedikleri müddetçe diledikleri gibi şekillendirmekte özgürler. Bu onları iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış yapmaz.

Şahsen ben kararlarını isabetli buldum. Toplumun ‘ayrılmaktan korkar hale getirebildiklerinden’ olmadıkları gibi, eğer çok özler ve yeniden isterlerse ‘birleşmekten korkar hale getirebildiklerinden’ de olmasınlar.

Ve ne olur insanların yaşamlarına burun uzatırken duracağımız yeri bilelim. Kaliteli magazin de zaten burada devreye girer. Kaliteli insan meselesi de işte böyle derin.