Abone Ol

Tuba Ünsal da köşe yazarı oldu! Peki ne yazdı?

Gazeteci Mirgün Cabas'la yaşadığı aşkı gündeme bomba gibi düşen Tuba Ünsal artık Vatan gazetesinin Pazar ekinde yazmaya başladı.

Tuba Ünsal da köşe yazarı oldu! Peki ne yazdı?

İşte Tuba Ünsal'ın bugün yayımlanan yazısından bir bölüm...

"Yazmak ciddi bir iştir, öyle hepinizin yaptığı gibi eşşekçe yapılmaz" bu cümle benim en kıymetlim Vizontele Tuuba'nın başlangıç cümlesidir.

Ankara'da bir öğretmen öğrencilerine böyle ayar verir. Fakat es geçtiği bir şey vardır ki, o dönem yazamadığını iddia ettiği öğrencisi Yılmaz, yıllar sonra döneminin en çok izlenen filmiyle hocasına cevap verecektir... Yazı yazmak söz konusu olduğunda hep bu cümle aklıma gelir. Evet, yazı yazmak ciddi bir iştir emek vermek, düşünmek, araştırmak ve sanırım en önemlisi de başka bir dil biçimiyle anlatım tarzı gerektirir.

Tuba Ünsal ve Mirgün Cabas birlikte görüntülendi!.. FOTO GALERİ

Tuba Ünsal’ın seksi fotoğrafları için tıklayın!.. FOTO GALERİ

Tuba Ünsal'la Cabas'ın eski eşi birbirine girdi!.

Sanırım ona sahip yazarlarımız bakkala gidip ekmek almalarını anlatsalar bile, biz onları Bond filmi heyecanıyla okuyoruz... Yazmak aslında bir nevi içsel kusma eylemi. İyi yapıldığı zaman yapanına boşalma duygusu yaşatır. Evet, her anlamda bir boşalma eylemidir bu. "Benim Tatlı Komposto Günlüğüm" de bir nevi yaşadığım o sancılı süreci kağıda dökerek rahatlama isteğimden yola çıkarak oluştu. Hamileydim ve beynim tam olarak bunu algılamış değildi. Bir ben vardım benden içeri ya da ben yoktum, yeni bir kız vardı. Ya da hiç birimiz yoktuk sadece ortada kocaman bir göbek vardı.

Göbeğimi ve içimdekini atlatıp gezmek tozmak, en pisinden sokak gıdası tüketmek, ayran yerine tekila shut yapmak istiyordum. İçimdeki zıpır kız, zıp zıp zıplıyordu. İnsanoğlu kabuklu bir varlıktır. İşte ben o kabuktan sıyrılıp en "naturella bella" halimle yazmaya başladım. Bir yandan da içimdeki kromsu ünlüyle dalga geçtim. Ünlümsü Tuba'dan ana Tuba'ya kadar yaşadığım yolculuğu bir çırpıda anlattım. Kendimle dalga geçerken bir yandan da çevremle eğlendim. İlişkimi sorguladım, yapabileceklerimi keşfettim ve bu süreç bittiğinde, içinde en özelimi açtığım balya gibi bir kitap çıktı. O kalıp kalıp insan eleştiren eleştirmenler "Önce okuyun sonra karar verin" dediler.

Ben de durduğum köşemden öylece mutlu mutlu seyrettim. İtiraf edeyim ilk yazmaya başladığımda kitabımı çakma bir isimle yazmayı bile düşünmüştüm. (bknz. "Tuba Durmaz", "Duran Yazmaz, "Durduk Durmaz", "Ayşe Tuğbaz" gibi isimler...)

Böylece insanlar belki önce okur sonra hüküm giydirirler diye düşündüm. Şimdi eleştirileri keyifle izleyip takdir görmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum. :) Ve artık bunları sadece köşemden izlemiyorum. Artık bu sayede bu gazetede köşem var. Buradan yazıyor olacağım. Hadi bakalım hayırlısı... Allah utandırmasın... Amin.