Abone Ol

Sosyal medya yalancı hesaplarla dolu diyenlerin oranı yüzde 61

Türkiye’de büyük çoğunluğun kendisini sosyal medyada pasif izleyici olarak tanımladığı araştırma sosyal medya platformlarında gündemin görece küçük ama daha aktif bir azınlık tarafından oluşturulduğunu da ortaya koyuyor.

Sosyal medya yalancı hesaplarla dolu diyenlerin oranı yüzde 61

İngev ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliğiyle gerçekleştirilen İnsani Gelişme Monitörü Araştırması, Türkiye’de halkın önemli çoğunluğunun sosyal medyayı aynı anda hem özgür hem de sahte hesaplarla dolu bir alan olarak algıladığını gösteriyor.

Araştırma, geleneksel haber kaynaklarının önemini koruduğunu ve aynı zamanda genel olarak medyaya olan güvenin ciddi bir erozyona uğradığını da açıkça gösteriyor.

Özgür, ama doğru bilgiyi bulmak zor. 

Toplumun %56’sı sosyal medyayı “özgür haber alma kaynağı” olarak tanımlarken %61’i ise sosyal medyanın “yalancı hesaplarla dolu” olduğunu düşünüyor. Sosyal medyayı “özgür haber kaynağı” olarak tanımlayan her 5 kişiden 3’ü ise yine bu mecranın “yalancı hesaplarla dolu” olduğunu düşünüyor.

Buradan sahte veya anonim hesapların çokluğunun bireylerin bu mecrayı “özgür haber alma kaynağı” olarak tanımlamalarına engel olmadığı anlaşılıyor. Ancak bu algı toplumun yarısını bu mecralardaki haberlere inanıp inanmamak konusunda kararsız bırakıyor.

“İyi haber kaynağı olma” algısı ve “özgür olma” algısı önemli oranda paralellik gösteriyor. Sosyal medyayı özgür bulanların yarısı sosyal medyanın “iyi bir haber kaynağı” olduğunu düşünüyor. Sosyal medyayı özgür bulmayanların bu mecrayı “iyi bir bilgi kaynağı” olarak algılama oranı ise %15’e kadar düşüyor.

“Haber toplama” ve “teyit etme” öne çıkıyor.

Sosyal medya toplum arasında ağırlıklı olarak pasif eylem olarak adlandırılabilecek bilgi almak ve bilgiyi teyit etmek amacıyla kullanılıyor. Türkiye’nin %88’i sosyal medyayı “ülkedeki değişik konular hakkında haber/yorum almak” ve “edinilen bilgilerin doğruluğunu araştırmak” için kullanıyor. DE sosyo-ekonomik statü grubu, sosyal medyayı “edinilen bilginin doğruluğunu araştırmak” için diğer sosyo-ekonomik statü gruplarına göre daha az kullanıyor.

Sosyal medya yalancı hesaplarla dolu diyenlerin oranı yüzde 61 - Resim: 1

Etkileşim içeren aktiviteler ise pasif eylemlere göre daha geri planda kalıyor. Her 5 kişiden 3’ü sosyal medyayı “kendi hayatındaki gelişmeleri paylaşmak” için kullanırken toplumun yarısı “ülkedeki değişik konular hakkında kendi görüşünü paylaşmak” gibi amaçlar için kullandığını belirtiyor.

55 yaş ve üstü kesim, sosyal medyayı “tanıdıklarının hayatıyla ilgili bilgi almak” için kullanmaya ve 18-34 yaş grubu, sosyal medyayı “kendi hayatındaki gelişmeleri paylaşmak” için kullanmaya daha yatkın görünüyor.

Medyada ciddi bir güven erozyonu var.

Toplumun geleneksel ve dijital haber alma mecralarına toplam güveni %40’ı bile bulmuyor. Whatsapp’ın kapalı bir iletişim kanalı olması özelliği nedeniyle bir kenara ayırdığımızda geleneksel mecraların ve onların İnternet versiyonlarının sosyal medyaya göre daha güvenilir algılandığını görüyoruz.

Kadınların ve gençlerin genel olarak haber alma kaynaklarına güveni daha yüksek seviyede. Sosyo-ekonomik statü grupları arasında ise AB grubunun İnternet haber sitelerine güveni diğer gruplara kıyasla daha yüksekken, diğer haber alma kaynaklarına güven tüm sosyo-ekonomik statü gruplarında benzer seyrediyor.

Her dört kişiden sadece biri aktif kullanıcı durumunda.

Sahte hesaplar sosyal medyanın iyi bir bilgi kaynağı olmasına engel olmasa da bireylerin pasif kalmasında etkili. Sosyal medyanın “yalancı hesaplarla dolu” olduğunu düşünenlerin yarısı aynı zamanda kendini “genel olarak pasif” olarak tanımlıyor.

Sosyal medya yalancı hesaplarla dolu diyenlerin oranı yüzde 61 - Resim: 2

Toplumun genelinde her 5 kişiden sadece 1’isi kendini “sosyal medyada aktif” olarak tanımlıyor. Yine aynı oranda birey ise sosyal medyada inanmadığı paylaşımlara yorum ya da cevap yazarak tepkisini gösterdiğini ve bu mecranın diğer kullanıcılarıyla etkileşime girdiğini belirtiyor.

Kadınlar “inanmadıkları paylaşımlara tepki vermek” konusunda erkeklere göre daha çekimser davranıyor. Her 5 kadından 3’ü inanmadığı paylaşımlara tepki vermezken erkeklerin yarısı tepki vermiyor.

Yaş ilerledikçe “inanılmayan paylaşımlara tepki verme” davranışı da artıyor. 18-34 yaş grubundaki her 5 kişiden 3’ü “inanmadığı paylaşımlara tepki vermeyeceğini” söylerken 55 yaş üstü grubun ancak yarısı “inanmadığı paylaşımlara” tepkisiz kalabiliyor.

Gençler karşıt görüşlere açık olmak konusunda daha olumlu.

Toplumda yaklaşık her 3 kişiden 1’i, “görüşüne uygun haberlere inanacağını” belirtiyor. 18-34 yaş arası kişiler, görüşlerine uygun olmayan haberlere diğer yaş gruplarına kıyasla daha yakın.  Sosyal medya platformlarında gündemin görece küçük ama daha aktif bir azınlık tarafından oluşturulduğunu söylemek mümkün.

Buradan yola çıkarak toplumda giderek kendi görüşüne uygun haberlere güven duyma eğiliminin belirginleştiğini görüyoruz. Bu da haber kaynakları arasında da "post truth" döneminin etkinliğini gösteriyor.

Aktif katılım azınlıkta

Toplumda sadece her 4 kişiden 1’i sosyal medyada bir gruba üye olduğunu belirtiyor. AB sosyo-ekonomik grupta yer alanlar ve erkekler sosyal medya gruplarına üye olmaya daha yatkın görünüyor. Sosyo-ekonomik statü grubu geriledikçe sosyal medyada bir gruba üye olma oranı da geriliyor.

Sosyal medyada toplum genelinde en fazla tercih edilen gruplar arkadaşlık grupları (%77) olurken bunu mesleki gruplar/işyeri grupları izliyor (%66). Mesleki gruplara, toplumsal-siyasi içerikli gruplara ve spor amaçlı gruplara üyelik erkekler arasında kadınlara göre belirgin olarak daha yaygın.

Yaş grupları arasında da üye olunması tercih edilen sosyal medya gruplarında farklılıklar göze çarpıyor. Toplumsal ve siyasal içerikli gruplara 55 yaş ve üstü kesim ilgi gösterirken, 18-55 yaş arası mesleki gruplara/işyeri gruplarına daha fazla ilgi gösteriyor.

Araştırma, 10 Şubat-5 Mart 2020 tarihleri arasında TUİK İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması Düzey 2’ye göre belirlenmiş bölgelerde toplam 26 şehirde bilgisayar destekli telefon görüşmesi yöntemiyle Türkiye temsiliyeti sağlanacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında 1.555 görüşme gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın hata payı ±%2,49’dur.