Abone Ol

Eski Zaman yazarı Türköne: Erdoğan’ın çağrısı öncesinde köprüye yola çıkmıştım

Kayyım atandıktan sonra kapatılan Zaman gazetesinin yazarlarından Mümtaz’er Türköne, darbe girişimi günü Erdoğan’ın halkı darbecilere karşı sokağa davet etmeden önce askerlerin kapattığı köprüye yola çıktığını söyledi.

Erdoğan’ın çağrısı öncesinde köprüye yola çıkmıştım

‘FETÖ’nün yayın organı’ olarak anılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarının yargılanmasına bugün başlandı.

Yazar Mümtaz’er Türköne de Silivri’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen 22’si tutuklu 31 sanığın yargılandığı davada hakim karşısına çıktı.

Türköne, darbe girişimi sırasında halkın parlak bir başarı kazandığını, sokaklara döküldüğünü belirterek, halkı sokağa dökenlerden birinin de kendisi olduğunu söyledi.

Darbelere karşı onlarca yazı yazdığını anlatan Türköne, kendisini ‘darbelerin önlenmesi, darbecilerin caydırılması, bu konuda cesaret gösteren, gündem oluşturan, aydın, yazar ve aktivist’ olarak tanımladı.

Zaman yazarı şöyle devam etti:“‘Darbecileri yağlı kazığa oturtmak lazım’ diye bir cümle kullandım ve bu nedenle o dönemde çok tepki aldım. 15 Temmuz’da evde oturuyordum. Telefonum çaldı, darbe teşebbüsünü Ali Bulaç’tan öğrendim. ‘Darbe başarılı olursa bizi yağlı kazığa oturturlar’dedim. Darbe başarılı olsaydı darbeciler ‘Sen miydin bizi yağlı kazığa oturtan’ diyebilirlerdi. ‘Başarısız olurlarsa Silivri yolunu tutarız’ dedim.”

‘Çağrıdan önce sokaktaydım’
Türköne, 28 Şubat’ı engellemek için çok çaba sarf ettiğini, 2007’deki ‘e-muhtıra’sonrasına çok sert yazılar yazdığını belirterek Türköne, şunları anlattı: “AK Parti kapatma davasında savunmanın önemli bir kısmını ben yazdım. ‘Sözde askerler’diye bir kitap yazdım. Bu kitabın 22’inci sayfasında ‘…Darbeleri önlemek için hayatımı vermeye hazırım, darbeler zarar verdi bu ülkeye. Bir asker darbeci ise onun vatan haini olmasını engellemiyor’ diye yazdım. Darbecilere karşı tavrım 15 Temmuz günü de devam etti. Attığım tweet’lerle darbenin bir ihanet olduğunu, meşru hükümetin yanında olduğumu söyledim. Cumhurbaşkanı halkı sokağa davet etmeden önce köprüye gitmek için yola çıktım.”

‘Çocuklar annelerini ağlatanları affetmiyor’
Türköne, asker çocuğu olduğunu, beş yaşındayken 1961’de annesinin sabaha kadar ağladığını belirterek “17 Eylül Menderes’in asıldığı gündü. Çocuklar annelerini ağlatanları affetmiyor. 12 Eylül darbesinin ardından da yargılandım, tutuklu kaldım. Mamak’ta tutuklu kaldığımda annem ziyaretime geldi. Annem bana bakarken asker beni ayağının altında çiğnedi. Bir copla iki saat dövüldüm” dedi.

‘Benim kadar risk alan yok’
Zaman yazarı şöyle devam etti: “Bir darbenin maliyetinin ne olduğunu bildiğim için 15 Temmuz’da da aynı davranışı gösterdim. Beni kimse darbecilikle suçlayamaz. Aydınlar arasında bu konuda (darbe konusunda) topluma önderlik eden, benim aldığım riski alan bir başkası var mı? Yanıma yaklaşan biri yok. Yargılamalar biter, her şey yerli yerine oturduğunda 15 Temmuz darbesinin arka planda engellenmesinde çaba harcayan kim var  diye sorarlarsa ilk sırada ben varım. Benim büstümün dikilmesi gerekiyor. Vasiyetimdir, öyle bir şey olursa büstümü Çağlayan Adliyesi’nin önüne diksinler.”

Türköne, 15 Temmuz öncesinde‘Ordu göreve’ ya da ‘Genç subaylar rahatsız’ yazıların olmadığını ifade ederek “Bizim sayemizde olmadı. Bizim yazdığımız yazılar aslında iktidarın bağışıklık sistemini yükseltmek için yapılan aşı gibidir” dedi.

Türköne, tahliyesini ve beraatini talep etti.