İşte Çiğdem Batur’un sosyal medyada okuyanların yüreğini burkan o paylaşımı..
“Sonsuz bir boşluğuna yaklaşıyordu zaman. Saat 18:57'de bitecek hayatlara yanaşıyordu usul usul ecel. Kimi yemeğe oturmak üzereyken, kimi televizyonda Yalan Rüzgarını izlemeye heveslenirken.
Birazdan haberleri izleyecek babalar vardı, yemek sofrasını toplayacak anneler ve yarınki ödevlerini yetiştirecek çocuklar...
Bir de yarın dershaneye başlayacağı ve hayatında ilk defa sivil kıyafetle ders yapmaya gideceği için heyecandan yerinde duramayan bir kız çocuğu...
Saat 18:57'yi vurdu.
Tüm şiddetiyle, en ağır gücüyle indirdi darbeyi masum bedenlere.
Tüm anlar...
Tüm yarınlar...
Tüm anılar...
Yok oldu!
Çakıldı herkes olduğu yere. Ummadığı anda soldu çiçekler. "Sesimi duyan var mı?" diye haykırdı karanlığa gömülenler, son kez "anne" diye seslendi bir umut; son nefesini verenler.
Hani yılbaşı gelecekti? Hangi hediyeyi alsam diye düşünecekti hani ebeveynler? Yalan Rüzgarı'nın sonunu merak etmez mi şimdi izleyenler?
Olamadı. Bir balyoz indi hayatın ortasına. Bölüm sonu soğuk bir mezarda duaya açıldı eller...
Zordu, bitaptı, yavandı haller... Değişmedi, akıldan silinmedikçe de acımaya devam edecek kalpler.
Çiğdem Batur