Abone Ol

CHP’li Hakverdi’den Pınar Fidan’a suç duyurusu

CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, stand-up programında Aleviler ile ilgili "Hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin" şeklinde sözler söyleyen ve sosyal medyada tepki toplayan Pınar Fidan hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

CHP’li Hakverdi’den Pınar Fidan’a suç duyurusu

Tuz-Biber adlı stand-up gösterisinde Pınar Fidan, Aleviler için skandal ifadeler kullandı. Fidan, Madımak Katliamı’na göndermede bulunarak, "Toplayıp hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin. Geçmişte örnekleri var" demişti.

Hakverdi’nin başvurusunda,  Fidan hakkında TCK’nin 214; Suç İşlemeye Tahrik, TCK. 215; Suçu ve Suçluyu Övme, TCK.216; Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik TCK. 218. Maddelerini gerekçe gösterdi.

CHP’li Hakverdi’nin suç duyurusu başvurusu şöyle:

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ : ALİ HAYDAR HAKVERDİ

Ankara Milletvekili TBMM/ Ankara

VEKİLİ : AV. ERTUĞRUL CEM CİHAN

ŞÜPHELİ : PINAR FİDAN

SUÇLAR : TCK. 214; Suç İşlemeye Tahrik,

TCK. 215; Suçu ve Suçluyu Övme,

TCK.216; Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik

TCK. 218

AÇIKLAMALAR:

Şüpheli Pınar FİDAN tarafından Kadıkoy, Şile, İstanbul adresinde bulunan Tuz Biber adlı mekanda gerçekleştirilen Stand Up Showları kapsamında bir gösteri yapmıştır. Şüpheli bu gösteriyi bir topluluğa karşı gerçekleştirmiştir. Bunun yanında Tuz Biber adlı mekana ait Youtube (https://www.youtube.com/ channel/UCPRWKmegVtLlHA50- JOnDPw/featured) kanalında,Twitter(https:// twitter.com/tuzbiberstandup? ref_src=twsrc%5Egoogle% 7Ctwcamp%5Eserp%7Ctwgr% 5Eauthor) sayfasında ve Facebook sayfasında (https://www.facebook.com/ tuzbiberstandup) da bu gösterinin yayınlanacağını bilecek durumdadır. Belirtilen sayfalar dışında şüpheli Pınar FİDAN’ın gösterisine ilişkin videolar halen sosyal medya ve haber sitelerinden erişilmektedir. Şüphelinin gösteri kapsamında sarf ettiği sözler nedeni ile halkın önemli bir kesimi dini inançları nedeni ile aşağılanmış, halk kesimleri arasında çatışma yaratıcı eylemler övülmüş, yol gösterilmiş, suç ve suçlu övülmüş, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin radikal dinci teröristler tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür,sanatçı ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesiyle sonuçlanan katliam ile de dalga geçilmiştir. Müvekkil de şahsın eylemlerini sosyal medya ve internet üzerinden öğrenmiş olup işbu başvuruyu yapmamız gerekmiştir.

Şüphelinin sözleri tam olarak şöyledir: “Siyasilerle ilgili şeyler paylaşıyor. Finlandiya Başbakanı işe metro ile gidiyormuş galiba ‘asıl cennete gidecekler bunlar, bizim ülkemizdeki siyasiler cehennemlik’ bunu söyleyen de bir yandan Alevi. Yani hiçbir şey yapmadan cennete gideceğini sanan insan. Bir de başkalarına böyle yargı dağıtıyor. Hani arada böyle haberler okuyorum cemevine saldırıda bulunulmuş. Bakın böyle haberler oluyor sık sık gazetelerin

üçüncü sayfalarında ‘bilmem neredeki cemevine saldırıldı’ ama hiç Alevi kaybetmiyoruz. Çünkü boş, Alevi yok. Bir şey yapmamız gerekmiyor, saldırganlar cemevine Alevilerden daha çok gidiyor. Bunun anlaşılması lazım, çok istiyorsan meyhaneye falan git ya da hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin."

Şüphelinin sözleri açıkça yukarıda da belirtilen TCK. 214,215,216,218 maddelerindeki suçları oluşturmaktadır. Şüphelinin sözleri nefret söylemi niteliğindedir. Şöyle ki:

1) Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi tarafından yayınlanan nefret söylemi konulu ve 1997 tarihli 97(20) sayılı Tavsiye Kararı’nda nefret söylemi “....ırkçı nefreti, yabancı düşmanlığını, Yahudi düşmanlığını veya azınlıklara, göçmenlere ve göçmen kökenli insanlara yönelik saldırgan ulusalcılık ve etnik merkezcilik, ayrımcılık ve düşmanlık şeklinde ifadesini bulan, dinsel hoşgörüsüzlük dâhil olmak üzere hoşgörüsüzlüğe dayalı başka nefret biçimlerini yayan, kışkırtan, teşvik eden veya meşrulaştıran her türlü ifade biçimini kapsayacak şekilde anlaşılacaktır. Bu anlamda ‘nefret söylemi’ muhakkak belirli bir kişiye veya gruba yönlendirilmiş yorumları kapsamaktadır.”1 Şeklinde tanımlanmıştır. Tavsiye Kararı dışında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğüne ilişkin 10. maddesinde nefret söylemini açıkça yasaklayan bir sınır bulunmasa da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ifade özgürlüğüne ilişkin birçok kararında nefret söylemine değinilmiştir. Mahkemenin “dışlama” ve “etki testi” olarak iki tür teknikten yararlandığı belirtilir. Dışlama tekniğinde mahkûm edilen ifadenin etkisi değil kendisi olmaktadır.2 İlk teknikte Sözleşme’nin 17. maddesinde bulunan hakların kötüye kullanımına dayanarak, nefret söylemi ifade özgürlüğünün istisnası haline gelmiştir.3 Mahkeme’nin içtihadı dikkate alındığında nefret söylemine ilişkin ikinci yaklaşım ise Sözleşme’nin 10. madde kapsamında değerlendirildiği halde, etkisi bakımından demokratik bir toplum için ‘açık ve yakın tehlike’ içeren düşünce açıklamaları olduğu değerlendirilmektedir.4 Bunlar dışında Avrupa Konseyi antlaşmaları ve

Tavsiye Kararları, BM Komiteleri Genel Yorumları, bölgesel düzeyde Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi, üye devletler açısından Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) kapsamındaki çalışmalar ifade özgürlüğü çerçevesinde nefret söylemine karşı mücadele için farklı kapsamlarda birçok düzenleme ve yorum oluşturmuş yürürlükteki araçlar olarak belirtilmektedir. Bunlara göre ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir ve nefret söylemi içeren ifadeler de bu hak kapsamında korunmayacaktır.5 BU KAPSAMDA ŞÜPHELİNİN SÖZLERİ ALEVİ İNANCINDAKİ İNSANLARI AŞAĞILADIĞI GİBİ, ALEVİLERİN İBADETHANELERİNE YAPILAN SALDIRILARI MEŞRULAŞTIRMAKTA VE SİVAS KATLİAMI İLE DALGA GEÇMEKTE, BU EYLEMLERİ GERÇEKELEŞTİREK KİŞİLERİ TEŞVİK EDİCİ VE ÖVÜCÜ NİTELİKTE OLUP NEFRET SÖYLEMİ KAPSAMINDADIR VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

2) Suç İşlemeye Tahrik Suçu Yönünden: TCK. 214. Maddesinde “Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denmektedir. Şüphelinin sözlerinin aleniliği tartışmasızdır. Gösterinin için aleni davetin yapıldığı bir topluluk önünde gerçekleşmesi yanında, sosyal medya hesaplarından da gösteri videolarının paylaşıldığı görülmektedir. Şüphelinin “Bir şey yapmamız gerekmiyor, saldırganlar cemevine Alevilerden daha çok gidiyor. Bunun anlaşılması lazım, çok istiyorsan meyhaneye falan git ya da hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin." Sözleri ise bu suçu oluşturacak niteliktedir.

3) Suçu ve Suçluyu Övme: TCK. 215. Maddesinde “Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Denmektedir. Bu suç kapsamında da alenilik unsurunun gerçekleştiği açıklamalarımız kapsamında tartışmasızdır. Şüpheli 2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleştirilen katliama atıfla ibadethanelere ve Alevilere yönelik suç niteliğindeki eylemleri övmektedir. Bunun la kalmayarak esasen Alevilere yönelik saldırıların gerçekleştirilmesi için yol yöntem göstermektedir.

4) Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Yönünden: TCK. 216. Maddesinde (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine

kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Denmektedir. Madde gerekçesinde “Suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesimini oluşturan gayri muayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir” denmektedir. Suçun oluşması için aşağılamanın hakaret etme, hor görme, alçaltma niteliğinde olması gerekmektedir. 6 Suç sırf hareket suçu niteliğindedir. İkinci fıkrada düzenlenen suç açısından ise kesin olarak bir soyut tehlike suçunun düzenlendiği görülmektedir ki açık ve yakın tehlike unsuru bulunmamaktadır. Buna rağmen şüphelinin kendi sözlerinde de geçtiği üzere Alevilere yönelik gerek ibadethanelerine ve şahıslarına çok sık saldırılar gerçekleştirilmekte ve bunun daha acı, ağır örneklerini yakın geçmişimizde görebilmekteyiz. Bu nedenle halkın bir kesimini dini inancı, mezhebi üzerinden bu şekilde bir aşağılama ve bu nedenle gerçekleştirilen saldırılar hakkında dalga geçen, öven ifadelerin somut bir tehlike oluşturduğunu da dikkate almak gerekmektedir. Belirtilen suç genel kastla işlenebilen bir suçtur.7 Bu nedenle manevi unsur açısından şüphelinin özel kastına gerek yoktur. Şüphelinin yukarıda ayrıntılı yazılan sözleri ise mezhebe dayanarak bir kesimin aşağılanmasını, Alevilere karşı işlenen suçların meşrulaştırılmasını dolayısı ile suçun ve suçlunun övülerek halkın bir kesimi aleyhine tahriki de içermektedir.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan ve resen görülecek nedenler ile şüpheli hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak belirtilen ve resen tespit edilecek suçlardan cezalandırılması için ceza davası açılmak üzere iddianame hazırlanmasını saygılarımla bilvekale arz ve talep ederim. 19.03.2020