Abone Ol

Bülent Ersoy sirk trapezcisi gibi!!! Ünlülerin makyörü Corci'den şok benzetme!!!

Yeşilçam'ın makyörü Corci'nin "Her Kadın Güzeldir" (Bizit Yayıncılık) adlı yeni kitabında makyajın püf noktaları fotoğraflar eşliğinde anlatılıyor

Bülent Ersoy sirk trapezcisi gibi!!! Ünlülerin makyörü Corci'den şok...

Ünlülerin makyörü Corci: "Makyaj en iyi Hülya Avşar'a gider. Anatomisi çok düzgün, kendini gösteriyor. Böyle bir yüz yok! Ama makyajı sert yaparsanız işi bozarsınız çünkü gözleri renkli, başka renk istemez"

Yeşilçam'ın makyörü Corci'nin "Her Kadın Güzeldir" (Bizit Yayıncılık) adlı yeni kitabında makyajın püf noktaları fotoğraflar eşliğinde anlatılıyor. Kitabın en büyük özelliği ise metinlerin hem Türkçe hem de İngilizce olması. Corci bu kitabı kendine bakan, kendini seven ve kendini güzelleştirmek isteyen kadınlara adıyor. Kitapta makyaja dair pratik yöntemlerin tümünü bulabilirsiniz.
Corci aynı zamanda İstanbul Anadolu Yakası Kuaförcüler ve Manikürcüler Derneği'nde düzenli olarak makyaj dersleri veriyor. Her meslekten insan katılıyor bu derslere. Geçen dönem cerrah bir öğrencisi bile varmış.
Kadıköy'deki dernekte buluştuk onunla. Baştan aşağı tadilata almışlar derneği. Corci deri kaplı masasında, eline kurukafayı alıp anlatmaya başladı makyaj işinin inceliklerini...

Bu kitap neden Türkçe ve İngilizce?
Ben meslek anlamında Türkiye'den önce Avrupa Birliği'ne girdim. Haydi göstersinler bakalım, yurtdışında Türkçeden İngilizceye çevrilmiş kitap var mı? Roman demiyorum, mesleki kitap. Yok. Bizimkiler sürekli internetten alıp, allayıp pullayıp yazıyor. Yazılan her şey yanlış.

Siz bir de Kemer'de "kozmetik kafe" açtınız, değil mi?
Onlara kırgınım. İçinin düzenlemesini yaptım, teslim ettim. Duvar kağıtları Kanada'dan geldi, mobilyalar deri kaplama, her şey dört dörtlük. Zannettiler ki bir günde orası dolacak. Öyle bir şey yok ticarette. Temmuzda açtık, sıcaklar bastı. Hangi kadın 40 derecelik sıcakta gidip ruj alır? Ben oraya haftanın bir-iki günü gidip kadınlarla sohbet edecektim.

"Müşterim ev kadınları"

Yeni bir projeniz var mı?
Var, adı "Corci'yle imaj". Bu bir televizyon programı projesi. Corci'nin bir dükkanı olacak. Dükkanda sohbet köşesi olacak. Varoşlardan ya da zengin muhitlerinden gidip 20-45 yaşları arasında bir kadını alıp saç şeklini, ifadesini, kılık kıyafetini değiştireceğim.
Aldığım kişiyi yıllardır görmediği bir arkadaşıyla finalde karşı karşıya getireceğim. Benim televizyondaki müşterim ayağında çocuğunu sallayan, yemek pişiren kadın. Ben falanca mankeni boyasam kimin umrunda!

Kitabınızda da makyaj uyguladığınız insanlar ev kadınları, değil mi?
Burada kalkıp da Meltem Cumbul'u boyasam, "Babam da boyar onu" derler. Bu kitapta içimizden insanları kullanmak önemliydi.

Sizin kendi makyaj ürünleriniz de var.
Butik yapılıyor, her üründen 20 tane. Öğrencilerimin kullanması için yaptırıyorum. Dünyadaki meslektaşlarımın hepsinin kendi adlarıyla ürünleri vardır çünkü kendisinin de kullandığının ispatıdır bu.

Neden satışa çıkarmıyorsunuz ürünleri?
Benim malım rafa girer ve satışta bir eksiklik olursa mal sepete düşer. Sepete düşerse de markam zedelenir.

Makyajın püf noktası nedir?
Fondöteni sürdükten sonra pudrayla sıkıştırın ve hemen rimel kullanın, gözünüz ortaya çıkacaktır. Renk yapar mısınız, yapmaz mısınız, ayna size söyleyecektir. Bu işin püf noktası bu. Türk kadınlarının bilmediği bir şey var. Elbisenin, ayakkabının, küpenin renginde göz makyajı yapılmaz. Eğer elbisenin renginde makyaj yapmak istiyorsan, elbisenin renginin içindeki rengi kullanacaksın ki elbisen ortaya çıksın.

"Yeşilçam yıllarını mumla arıyorum"

Sizi gençler pek tanımıyor.
1969'a kadar amatör bir heyecanla Şehir Tiyatroları'nda oynadım. Diğer oyuncular "Çok güzel makyaj yapıyorsun. Bize de yapsana" derdi. Sabah erkenden gelip makyaj yaptırırlardı. Sonra beni İngiltere'ye gitme konusunda teşvik ettiler. Ben de para bulup buluşturup 1971'de Londra'ya gittim. 1979'da döndüm.
Öğrendiklerimi Türkiye'ye vermem gerekiyordu. Geldim, böyle bir meslek yoktu. "Ne makyajı?" diyorlardı. Elimde bir makyaj kitabı, rahmetli Ertem Eğilmez'e gittim. Kapıyı vurdum; "Girrr!" dedi. Girdim, "Sinema makyajı yapıyorum" dedim. "Git lan" diye kovdu beni. Aradan yıllar geçti, "Arabesk" çekilirken hasta yatağından beni aradı. Makyaj yapamayacağımı söyledim. "Niye?" diye sordu. "Siz beni kovmuştunuz" dedim.

"73'ten beri Corci'yim"

Siz de hırslandınız herhalde.
O beni kovduktan sonra "Kimse benim kapımı çalmadan içeri giremeyecek" dedim. Benimle ilgili bugün söylenen tek bir şey vardır: "Corci fırçalarla dalga geçer."

Corci adını nasıl aldınız?
Londra'dayken buradaki dostlarıma kart postalıyor ve altına "George" diye imza atıyordum. 1973'te Türkiye'ye ziyarete geldim. İsmet Ay ile Turgut Boralı beni Papirüs'e öğle yemeğine götürdü. Boralı "Kartları 'George' diye gönderiyorsun. Benim tanıdığım bir muslukçu George var, bir de barmen George. Karıştırıyorum seni. Getir kalem kağıt" dedi. "Corci" yazdı. O gün bugündür bu imzayı taşıyorum. Bana "Yavuz" dediklerinde duymuyorum.

Arıyor musunuz o yılları?
Mumla arıyorum. Şimdi bu iş çoluk çocuğun elinde. İki çanta taşı, makyajcı ol. Hep taklit...

·  Muazzez Ersoy'un göz yapısı çok güzeldir. Kendine yakışanı yapıyor.

·  Çağla Şıkel'in yüzü farklı, zayıf ve kemikli. Düzgün ve iyi makyaj yapılırsa Yıldız Tilbe'nin yüzü çok güzelleşir. Bu tip yüzlere makyaj rahat çalışılır. Güzide Duran da bunlardan biri.

·  Makyaj en iyi Hülya Avşar'a gider. Anatomisi çok düzgün. Ama ona makyajı sert yaparsanız işi bozarsınız çünkü gözleri renkli, renk istemez.

·  Bülent Ersoy renkleri abartılı kullandırıyor, o bir maske. Ama ona yakışıyor. Ve onu istiyor. Onu geri çekemezsiniz. Ona makyaj yaptığım zaman hep bunun kavgasını yapardık. "Yine gözlerini kömürlük penceresi gibi yaptın" derdim, gülerdi. Ama son dönemdeki makyajıyla sirklerdeki trapezcilere benziyor.