Abone Ol

"Beşiktaş'ta iki dönemden fazla başkanlık yapmayacağım!"

Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun oğlu olan Avukat Murat Aksu, Beşiktaş başkanlığına adaylığının ardından ilk kez Gazete Habertürk'ten Kutlu Esendemir'e konuştu.

"Beşiktaş'ta iki dönemden fazla başkanlık yapmayacağım!"

Türk futbol tarihinin en köklü takımı ve 2008-2009 futbol sezonunun şampiyonu Beşiktaş'ın üzerinde karabulutlar dolaşıyor. Takıma yapılan yaklaşık 25 milyon Euro'luk transfere karşılık ligde 9 maçta alınan sadece 4 galibiyet ve 3 beraberlik, bunun yanında Şampiyonlar Ligi'nde yaşanan hayal kırıklığı da cabası. Tribünler, Başkan Yıldırım Demirören'i istifaya davet ediyor, Beşiktaş camiasında muhalifler seslerini giderek yükseltiyor. Büyük borç batağındaki kulüp, Ocak 2010'da kongreye gidecek ve yeniden Beşiktaş Başkanı seçilecek. Önümüzdeki kongrede Demirören'e karşı geçen hafta bir isim adaylığını açıkladı. Bu aday, futbol kamuoyunun ve Beşiktaş camiasının yakından tanıdığı, 37 yaşındaki Murat Aksu'ydu.

"İki dönemden fazla Başkan olmayı düşünmüyorum. Altı yıllık sürenin de bir şeyleri yoluna koymak adına yeterli bir süre olduğuna inanıyorum. Beşiktaş'ta yönetsel yapı karmaşa içinde. Göreve gelirsem bundan sonraki dönemde yönetim stratejiyi belirleyecek"

AKSU İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR?
ÇARŞI: Köyiçi
DİYARBAKIR: Doğduğum yer
AŞK: Kızlarım
AÇILIM: Özlem
PASCAL NOUMA: Kontrolsüz güç
YAŞAR KEMAL: İnce Memed
ALEN MARKARYAN: Beşiktaş'ın mozaiği
MELİH GÖKÇEK: Siyasetçi
İZMİR: Gençlik yıllarım
MİCHELLE OBAMA: Sarı tayyör
LİVERPOOL: 132 desibel
CHE GUEVARA: Boca Juniors kulubünün girişinde, "Maradona olabilirsiniz ama Che asla" yazılıdır.
1903: Futbolun miladı

Amerika'nın yeni başkanı Obama gibi "değişim" vaat ediyorsunuz. Beşiktaş'ta öncelikle neler değişmeli?
Beşiktaş'ta öncelikle yönetsel zihniyet değişmeli. Hatta Türk sporunda zihniyet değişmeli.

Ne gibi?
Şu anda mevcut 140'ın üstünde kulübün yaklaşık 1.5-2 milyar dolar arasında borcu var. Kulüplerin aşırı borçlanması sadece Türkiye'de değil, Avrupa ülkelerinde de sorun. Kısıtlı ekonomik kaynakları hesapsızca harcayan ve üretmeden tüketen zihniyet artık çıkış yolu bulamıyor.

Endüstriyel futbolun getirisi değil mi bu?
Bu kavramı sevmesem de spor özellikle de futbol, artık endüstriyel bir olgu. Futbolda ekonomik girdi her geçen yıl dünyada ve Türkiye'de katlanarak artıyor. Ama iflas eden zihniyet, gelirinden çok daha fazlasını harcıyordu. Artık üreten ve operasyonel kâra geçen bir yönetim şekli bahsettiğim. Sportif başarıyı yakalamış büyük dünya kulüplerinin bir çoğu aynı zamanda kurumsallığı da geliştirerek ekonomik potansiyellerini güçlendiriyorlar. Bu da doğal olarak orta ve uzun vadede sportif başarı da istikrarı sağlıyor. Barcelona, Bayern Munich, Arsenal gibi takımlar bunu başarabilmiş kulüpler. Beşiktaş'ın da bu standartlara taşınması için, öncelikle var olan kaynaklarını doğru kullanıp ekonomik gücünü kendi öz kaynaklarından yaratması ve büyütmesi gerekiyor.

Kulüp yapılanmasında sorun yok mu?
Mevcut yönetsel yapıda kulübe para veren kişi, ya futbol şubesi sorumlusu oluyor ya da birçok yönetici medyada daha geniş yer bulmak adına basın sözcüsü gibi davranıyor. Yönetsel yapı karmaşa için de. Beşiktaş'ta bundan sonraki dönemde yönetim kurulları sadece kulübün sportif ve idari stratejisini belirleyecekler ve de kulübün icraatlarını denetleyeceklerdir. İcraatlarıysa profesyonel kadrolar yapacaklardır. Yönetim kurulu üyeleri icraatın bilfiil içinde olmayacaklardır.

Sizce "Bush" nerede hata yaptı ve bu duruma düştü?
Ben Beşiktaş başkanı olacağım, Amerika değil... Ama Bush nerede doğru yaptı ki?

Beşiktaş'ta zihniyet sorunundan söz ediyorsunuz. Bu durum ne zaman başladı?
Beşiktaş'ta zihniyet sorunu 2000'li yılların başından itibaren başladı. Bunun ana sebebi, Sayın Süleyman Seba döneminde Türk futbolunun ekonomik boyutu bu kadar büyük değildi. Süleyman Ağabey, zaten kıt olan kaynakları çok verimli ve doğru kullandı. Kulübü bir arpalık ve rant kapısı olarak görenleri kulüpten içeri sokmadı. Ancak 2000'den sonra futbol ekonomisinin büyümesiyle Beşiktaş'ın da gelirleri arttı. Süleyman Ağabey'den sonra kulübün bu büyük ekonomik kaynaklarını rant kapısı olarak gören bir zümre tüm başkanların ve de başkan adaylarının etrafını sardı. Kendilerini, iktidara taşıma aracı olarak gösterdiler. Sonra da iktidarın çevresinde bir çıkar çemberi oluşturdu. Bu kısır döngüden beslenen sistem semirdikçe semirdi.

Babanız Abdülkadir Aksu, uzun yıllardır siyasette ve eskitmediği politikacı da kalmadı. Siz de aynı çizgiyi Beşiktaş Başkanlığı'nda sürdürebilecek misiniz?
Ben siyaset ve sporu her zaman bir birin den ayırmışımdır. İki dönemden fazla başkan olmayı düşünmüyorum. Altı yıllık sürenin de bir şeyleri yoluna koymak adına yeterli bir süre olduğuna inanıyorum.

-"TRİBÜNLERİN İÇİNDE AYRIK OTU VAR"-

Başkan Demirören, "Bu tribünleri temizleyeceğiz" deyince büyük tepki gördü. Siz de Beşiktaş tribünlerini Demirören'in ifade ettiği biçimle temizleyecek misiniz?
Hayır. Beşiktaş'ın tribünleri değil sorun olan, tribünlerin içinde ayrık otu gibi olan rant çeteleridir temizlenmesi gereken. Bunları da ben Murat Aksu gibi temizleyeceğim. Bu işi yapmak için de inandırıcı olmak, kararlı olmak ve cesaretli olmak gerekir. Beşiktaş taraftarının sosyolojik yapısının dünyada eşi benzeri yoktur. Temizlenmesi gereken böyle muhteşem bir zenginliğin içindeki ayrık otlarıdır.

-"HER TÜRLÜ DEDİKODUM YAPILDI"-

Aksu'nun oğlu olmak hayatınıza neler kattı, neler götürdü?
Öyle bir babanın oğlu olmaktan çok gurur duyuyorum. İlişkimiz bir baba oğuldan öte ağabey kardeş, hatta iki arkadaş gibiyiz. Beni, çok demokrat ve özgüvenli yetiştirdi. Ben de çocuklarımı böyle yetiştirmeye gayret ediyorum. Ama bizim toplumumuzda babanız siyaset te ve bilinen bir isim olunca tüm başarılarınız maalesef onun gölgesinde gerçekleştirilmiş gibi gösteriliyor. Akıl almaz iftira, dedikodu ve manipülasyonlara maruz kalıyorsunuz.

-"DİYARBAKIR OLAYINA ÇOK ÜZÜLDÜM"-

Siyah-beyazlı tribünler dünya ve Türkiye sorunlarına karşı çok duyarlı. Babası siyasetçi olan bir başkan adayı için bu durum bir handikap mı?
Spor ve siyaseti birbirine karıştırmıyorum. Beşiktaşlıların bu duyarlılığı doğal olarak beni de kapsıyor. İyi ki duyarlılar, iyi ki seslerini yükseltiyorlar. Sos yal anlamda çok önemli işlevleri olduğu nu düşünüyorum. Beşiktaşlılık haksızlığa karşı dik durabilmektir.

Kendine de karşı olan Çarşı, size de karşı olabilir mi?
Olabilir.

Hiç Beşiktaş Çarşı'da maç izlediniz mi?
Semtte birkaç deplasman maçını izledim arkadaşlarımla beraber. Has Fırın'dan ekmek yemişliğimiz vardır gençlik yılların da.

Son Bursaspor-Diyarbakırspor maçında çıkan olayları izlediğinizde ne hissettiniz?
Çok üzüldüm, çok rahatsız oldum. Diyarbakır da bu ülkenin takımıdır, olmazsa olmazıdır. Diyarbakırlıları ve onu temsil eden takımı ve taraftarı bir terör örgütüyle bağdaştırmak hiçbir vicdana sığmaz.

Motosiklet tutkunuz da varmış.
Çok ender olsa da arada bir motorumla yol yapmak beni çok rahatlatıyor.

Maçlara 5-10 korumayla gittiğiniz doğru mu?
Tamamen yalan. Boyum 1.90. Korumaya ihtiyacım yok ama babamın görevlerinden dolayı terör tehdidinden devletin tahsis ettiği bir polis memuru koruma arkadaşım var.

En sevdiğiniz tribün bestesi?
"Beşiktaş sen bizim her şeyimiz sin" bestesi beni çok etkiliyor.

Çocuklarınızla iletişiminiz nasıl?
İki kız babasıyım. Onlarla birlikte vakit geçirmek, seyahat etmek en keyif aldığım şey. İkisiyle de çok iyi arkadaş olmaya ve ilgilenmeye çalışıyorum. Onların büyümelerini, gelişmelerini izlemek insana çok haz veriyor. Birlikte sinemaya, konsere gitmek onları da çok mutlu ediyor. Son dönem neredeyse tüm çocuk filmlerini özellikle Hanna Montana'yı ve High School Musical'i defalarca seyrettim onların sayesinde.

Kutlu Esendemir - Gazete Habertürk