Abone Ol

Star yazarı Ayşe Önal'dan tarihi itiraf!

Star Gazetesi yazarı Ayşe Önal mesleğe başladığı ilk yıllarda yazdığı özel haberlerin, şimdilerde etikçi geçinen bir gazetecinin sevgilisinin imzasıyla yayınlandığını açıkladı? Peki kim bu etikçi bey?

Star yazarı Ayşe Önal'dan tarihi itiraf!

Ayşe Önal'ın Star'daki köşe yazısı:

Haksızlık üstüne

Sıkı muhabir olduğum günlerde, suni Türk beyazı standartlarına uygun olmadığım için yaptığım birçok haber kimi zaman imzasız kimi zaman da başkasının imzası ile yayınlanmıştı.

Son yıllarda meslek etiğini ilgi alanı yapan yöneticilerden biri, piyasaya sunduğu sevgilisi için esaslı haberleri toplar ve onun imzası ile yayınlardı. Görmezden gelinmeyi delecek kadar becerikli bir haberci olduğumdan çoğunlukla kurban ben olurdum.

Haksızlığı hayat sayan arsız sükûnetiyle yüzüme bakar, ‘Ne müthiş bir haber yapmış değil mi?' derdi. Çoktan başka bir haberin içine dalmış olduğumdan doğrusu galiba içerlemezdim de.. Hatta basit bir taşı çalınmış kuyumcu gibi bunu nazar savuşturma sayardım. Yıllar sonra ise bal gibi hırsızlık olan ahlaksızlıklara neden itiraz etmediğimi, neden bu şarlatanlığın bir parçası olmayı kabul ettiğimi kendime çok sordum. Cevabım içler acısıydı. Çünkü haksızlıkla yaşamaya çok alıştırılmış, alt sınıflardan gelenlere kötü muamelenin bir hayat kuralı olduğuna inandırılmıştım.

Öteki olmak, ne çok çalışmakla, ne en az maaşı almakla, ne emeğinin çalınmasına baş eğmekle, ne hayatını tehlikeye atmakla telafi edilemezdi. Leoparın derisindeki benekleri kazıması kadar ümitsizdi durum. Antikacıdan satın alınmış paşa dede resimleri de Bizans esmeri tenimi ve dar gelirli bir şehirli köklerimi himaye edemezdi. Tok gözlü şehir ailesi terbiyesi ile yetiştirildiğimden, köylülüğün aç gözlü sınır tanımaz hırsı ile seçkinliği yağmalayan, kapatıldığı yerleri dinamit hırsı ile patlatıp çıkanların mucizesinden de yoksundum.

Kadın kölelerinin sayısı nerdeyse erkek köleleri geçtiği halde bir erkek sultanlığı olan Bab-ı Ali'de, güzel bir kadın olmak bile yeterli olmazdı. Kadın türünün krem dö la kremini severdi erkekler. Yani seçilmişler arasından daha da zalim bir eleme ile en seçilmişleri...

Mişli geçmiş zaman kullanıyorum. Çünkü Bab-ı Ali'nin erkek yöneticilerini takmayalı ve ne halt ettikleri ile ilgilenmeyeli öyle uzun zaman oldu ki.. Dünyaya özgürleşerek baktığımdan bu yana bir avuç şarlatanın kendinden menkul entrikaları da artık hiç ilgimi çekmiyor.

Ama o uzun yaralı yolculuktan kendime değerli bir tecrübe edindim. Benim gibiler doğarken haksızlıkla yaşamaya alıştırılmış olabilirlerdi ama ben asla haksızlık yapmamalıydım. İhtişam ve parıltılar her zaman insanı haksız ve şarlatan biri yapabilirdi.

Hakkaniyet ilkemi yanılma ihtimali yüksek duygularıma değil, özgür duruşuna inandığım aklıma emanet ettim. Özgürlük insana haksızlık yapanların da parçası olmamak sorumluluğunu da yüklüyordu.

İlkelerini belirleyince insan şımarıyor ve ahlakını güncelleştirmeyi unutuyor. Cetvel sağlam olunca çizgi şaşmaz sanıyor. Kendisine yapılanları başkasına yapmayacağını sanıyor. Siyahların köle sahibi olmak için özgürlük savaşı verdikleri gerçeğini unutuyor.

‘Daha şimdiden dul, anne ve fakir' yazımda ağır haksızlık vardı. Ve kendimi gün ışığında haşlamam şart oldu.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün Antalya'da düzenlediği ‘İnsan Ticareti ile Mücadele' toplantısında dinleyip, yazı da sözünü ettiğim, ‘Ukraynalı Anna'nın Hikayesi' insan hakları aktivisti Avukat Serap Yaşar'ın tebliğiydi. Ancak Avukat Serap Yaşar'ın sunduğu tebliği bir başka konuşmacıya atfederek yazdım. Elbette dikkatsizlik. Ancak dikkatsizlik haksızlığın mazereti olamayacağı gibi, bu yaralı konuya dikkatimizi çekmek için didinen genç avukatın emeğini de çalmış oldum.

Hakkaniyet zor zanaattır. Cetveli sık sık kontrol etmezsek çizgilerimiz kolayca eğrilir. Tıpkı benim gibi mahcup oluruz.


Star