Abone Ol

İnanç vardır, tesadüf yoktur

Elçin Tün, CNNTürk’te, ‘Daha zeki nasıl olunur? Daha iyi nasıl öğrenilir?’ konulu bir programa katıldı. ‘Kuantum fizikçisi’ sıfatıyla tanıtıldı.

İnanç vardır, tesadüf yoktur

Sosyal medya onu eleştiri yağmuruna tuttu. Peki, Elçin Tün kim? Yüzlerce çocuğu üniversiteye hazırladığı kursta nasıl bir eğitim yöntemiyle çalışıyor?
Bu sözleri çok duydunuz: “Düşle, olsun.” “Çok istersen olur.” Ya da Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin söylediği rivayet edilen, “İstedim de vermedi deme. İstemeyi bilmedin bari yalan söyleme.” “Sen yaratırsın, sen yaratıcısın” diye tekrar edenlere de inanmadınız. “Hayatında gerçekleşen her şey, senin niyetinin sadık bir yansımasıdır” cümlesine elinizin tersiyle vurup geçtiniz.

Ben de sizdendim. Ama şimdi mola verelim. Zira hiçbirimiz ‘hakikat’ konusunda diğerimizden iyi olduğumuzu iddia edemeyiz. Bu seferlik dinlemeyi ve anlamaya çalışmayı seçelim. Dalga geçmeden... “Bu da bilim mi” demeden. ‘Ya öyleyse’ye bir soru işareti bırakarak. Kaybedecek ne var? Söz Elçin Tün’de...

■ Programda anlattıklarınıza çok tepki geldi. Kimsiniz siz?

Fizik öğretmeniyim. Eğitim Teknolojileri adlı şirketin kurucu yöneticisiyim. Yüksek lisansımı ‘Kuantum Fiziğinin Öğretimde Etkisi’ üzerine yaptım. Tezimi projelendirdim ve bu sistemi kullandığım bir okul ve özel öğretim kursu açtım.

■ Daha önce böyle bir tez verilmiş mi?

Hayır. Okul ve kurs TÜBİTAK onaylı.

■ Orada ne yapıyorsunuz?

Kısaca, kuantum fiziğini öğrenciler üzerinde kullanmak için öğretmen yetiştiriyoruz. Çocukları bu yöntemle üniversite sınavlarına hazırlıyoruz.

HAYAL KURMAYI ÖĞRETİYORUZ

■ Öğrencilere ne öğretiyorsunuz?

Öncelikle hayal kurmayı, odaklanmayı, istediklerini kendi beyinlerinde gündeme getirebilmeyi öğretiyoruz. Tüm süreç, çocukların her şeyi öğrenebileceğine inanmalarını sağlamakla başlıyor.
Bu, beyine ne yapıyor?

Beyin, sonrasında merak etmeye başlıyor. Öğrenmek, üst düzey bir zümreye ait değil, doğuştan bir yetenek. Bu yetenek bebeğin emme refleksinden farksız.

■ Peki, bu yeteneği nasıl yok ettik?

Aileden başlayarak okulla devam eden süreçte çocuğa öğrenmenin çok çaba isteyen, zor bir eylem olduğu aktarılıyor. Aslında onlar, doğdukları andan itibaren hızla dünyayı ve çevreyi öğreniyorlardı. Zaten severek ve mutlulukla yaptıkları öğrenme aktivitesini küçümseyip, ‘o iş öyle olmaz’ın içine sokuluyorlar.

■ Çocuğu gerileten cümle ne?

“Sen bu kadar az çalışmayla ne yapabilirsin, başaramazsın…” Bu tutum her şeyi mahvediyor. Temel sorun, çocukların ‘biri’ olacaklarına inanmamaları...
KUANTUM İLE HAYATA

■ ‘Biri olmak’ ne demek?

Yani mühendis olsalar, iş bulamayacaklarını, bilimin Türkiye’de gelişmediğini düşünüyorlar. Derece yapmaya odaklananların bile sonrasına dair bir inançları yok. Biz ise çocuklara ve öğretmenlerine kurdukları hayalin gerçek olabileceğini öğretiyoruz.

■ Nerede?

İzmir Gazi Emir’deki özel öğretim kursumuzda. Orada öğrencilerimizi sınava, okula, hayata hazırlamaya çalışıyoruz. Türkiye’de beyin konusunda en bilgili isimlerden Dr. Oytun Erbaş’la ve TÜBİTAK’ın eşsiz zekâ takımıyla çalışıyoruz.

■ Ve onlara inancı öğretiyorsunuz…

Kuantum, inançla başlar.

■ Kuantumda inanç nedir?

İnanç, bilincimizin içinde var. Bilinç, sadece bildiğimiz şeyi yapabileceğimizi söylüyor. Bilmediğimiz şeylere kapılarımızı kapatıyoruz. Öğrendikçe beyin gelişiyor. Beyin geliştikçe inanmaya uygun hale geliyor. Daha çok bilgi, daha çok inanç demek. İnandıkça, istediklerini var edebilir duruma gelirsin.

İNANMADAN BAŞARAN İNSAN VAR MIDIR?

■ Anlattıklarınız “bir şeyi çok istersen olur”a geliyor…

Hayır, çok inanırsan olur. Evren inandıklarımızı gerçekleştirmek üzere işliyor. Bizim emrimizde. Hayat, inandığımız neyse onu doğruluyor. Hayatımızı düşüncelerimizle, duygularımızla, inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Başımıza felaketler geleceğine inanırsak da felaket getiriyor. Bizi sınırlayan, engelleyen kalıplarımızı değiştirip yerine güçlü, olumlu inançlar koyarsak hayatımız da bu yeni inanışımıza göre olumlu şekillenir.

■ Misal kaza yapan biri bunu nasıl kendi seçmiş olabilir?

Hayatımızda ne kadar veri varsa o kadar çok öğreniriz. Veriler her zaman mutluluk getirmez. Özü geliştirmek için acı ya da zorluk da gerekebilir. Deneyimin iyisi kötüsü olmaz. Çünkü o özün bilincini geliştiriyor. Gelişimi sağlamayı öğrendiğimizde bakış açımız değişiyor.

BİZİ MİSTİK SANIYORLAR

■ Bu söylemlerle dalga geçenler var…

Çünkü bu onlara göre mistik bir şey. İşleyişle ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıkları için inanmıyorlar. Sanat, ilim ya da para kazanma alanında başarılı olan insanlara nasıl başarılı olduklarını soralım. Biri bile inanmadan başarmış olduğunu söyleyebilir mi? Bu kadar basit ama onlar mistik görmeye meyilli.
Bu sistemde şans var mı?

Hayır. Şans ne demek? Asıl bu bana çok mistik geliyor. Şans ya da tesadüf diye bir şey yoktur. İnanç ve yaratım vardır.
KUANTUM FELSEFESİ NEDİR?

Kuantum, ‘varolma’ meselesini yeniden şekillendiren bir bakış açısıdır. Okuduğunun, gördüğünün, ölçtüğünün, yani sana göre varolanın üzerinde senin yarattığın etkiyi araştırır. Kuantum fiziği, biz baktığımızda olayların değiştiğini iddia eder. Bunu elektronların hareketi üzerinden kanıtlar. Kuantumcular bu etkiyi insanlara nasıl öğreteceklerini araştırıyor.
Işıl Cinmen/ Posta