Abone Ol

"Yoksa Issız Adam bir eşcinsel mi?" Oray Eğin herkesi ağlatan filme ters çaktı!!!

Akşam yazarı Oray Eğin, Çağan Irmak analizi yaptı. Issız Adam filmiyle ilgili ilginç iddiaları dile getirdi.

"Yoksa Issız Adam bir eşcinsel mi?" Oray Eğin herkesi ağlatan filme ters...

ORAY EĞİN-AKŞAM

Benim anladığım, Çağan Irmak her zaman için yapmak istediği filmle yaptığı film arasında kalmış bir sinemacı. Sanki "Mustafa Hakkında Her Şey" bir gay erkeğin bir taksiciye olan aşkını anlatması gerekirken özünden saptırılmış, bambaşka bir öykü olarak sunulmuş. Büyüyünce gay sinemacı olacak bir çocuğun hikâyesi olabilse sırıtmayacak "Babam ve Oğlum" ise 12 Eylül ve taşra melodramı arasında gizlenmiş kalmış.

Bu açıdan dürüst bir sinemacı olduğunu da söyleyemem Çağan Irmak'ın. Filmleri altmetin okumalarına fazlasıyla açık, bir sürü gönderme var ama hiç altı doldurulmuyor.

Öte yandan, hakkını da vermek gerek: Adam nasıl film çekileceğini, nasıl konuşturacağını ve izlettireceğini biliyor.

Bu yüzden de bugüne kadar çektiği en sahtekâr film olmasına rağmen "Issız Adam"ın bu yönünü de takdir ediyorum: Mekânlar çok güzel, ışık çok iyi, film akıyor, müzikler iyi yerleştirilmiş...

Ama filmde bir yönetmenin düpedüz benim zekâma hakaret ettiğini gördüm, izleyicisini bu kadar bariz kandırma niyeti yüzünden öfke doldum.

Pek çok kişi de kandı zaten. Ama unutmayalım ki Türk izleyici her zaman için görmek ve inanmak istediğine gerçeğe kıyasla daha yatkın olmuştur: Zeki Müren'in "1000 kadınla yattım" dediği kayıtlarda.

Aslında "Issız Adam" çok cesur bir açılışa sahip: Bir gün bir adam İnternet'te grup seks pazarlığı yapıyor. Ama bu cesaret bu sahnede kalıyor.

Sonra Ada diye bir genç kız çıkıyor, neden ve nasıl olduğunu bilmediğimiz bir şekilde bu kıza kapılıyor Alper. Fazlasıyla zorlama geldi: Filmin bir yerinde köyden anne geliyor, şehirde tek başına yaşayan oğlu ilk kez onu bu kızla tanıştırıyor. Adeta köydekilere "Oğlum eşcinsel değil" mesajı vermek için piyon olarak kullanılıyor Ada; anne gider gitmez de bırakılıyor zaten.

Gerçi Alper karakteri asla ve hiçbir şekilde eşcinsel olarak gösterilmiyor. Zaten "altta yatmam" diye şartlarını da belli ediyor dürüstlüğe en çok yaklaşılan o ilk sahnede.

Ama dikkatli bir altmetin okuması her şeyi ele veriyor: Adam, kadınla en romantik sohbetlerinde bile yemeklerden bahsetmeye öncelik veriyor, düşünün.

Hem evinin minimalizmi, mutfaktaki 'juicy salif' adlı limon sıkacağı gibi detaylar birer gösterge değildir de nedir?

Yönetmen de Cemal Hünal'ı bir arzu nesnesi olarak sunmaktan çekinmemiş; yücelttikçe yüceltmiş. Kasıklarını izleyicinin gözünün içine sokan dar iççamaşırıyla evde gezdiği, uzun uzun duş aldığı sahneler fazlasıyla homoerotik estetikten nasibini almış.

Her şey bir yana, kadınlarla her birlikteliği adeta bu cinsten intikam almak üzerine kurulu gibi bu karakterin. Belli ki kadınları sevmiyor bu arkadaş.

Bir ara, aralarında platonik bir bağ olduğuna inandığım garsonla Alper'i ortalarında bir çocukla sinemaya giderken gösterdiğinde yönetmen "Hah şimdi herkes kendini buldu, San Francisco'dan bir modern çift" diye içimden geçirdim. Sonrası, yine klişeler.

Peki şuna ne demeli: Eski 45'liklerden bu kadar heyecanlanan kaç tane heteroseksüel erkek tanıyorsunuz?

"Issız Adam"dan çıktıktan sonra evde tesadüfen Ferzan Özpetek'in vasat işlerinden "Bir Ömür Yetmez"i izledim televizyonda. 'Sanatsal dürüstlük' açısından iyi bir kıyaslama fırsatı oldu benim için.

Radikal'den Fatih Özgüven'le aynı hisleri paylaşıyorum: "Çağan Irmak'ın son filmine layık bir seyirci olamadım, korkarım. Olamadığım gibi sineması hakkındaki merak defterini de kapattım. Üç film yeter."

Benim için de bu sondur, bir daha beni kandırmasına izin vermeyeceğim