Abone Ol

"Yiğit zeki hırslı, ben daha akıllıyım!" Şule Bulut konuştu!

Yiğit Bulut, yıllardır çalıştığı Doğan Grubu'ndan sancılı bir şekilde ayrıldı. Bu duruma en çok eşi Şule Zeybek Bulut üzüldü.

"Yiğit zeki hırslı, ben daha akıllıyım!" Şule Bulut konuştu!

Bir yanda eniştesi Aydın Doğan ve aile bireyleri, diğer yanda çocuğunun babası ve eşi vardı...

Haber programı hazırlayıp sunan Şule Zeybek Bulut, "Yiğit Bulut; zeki, hırslı ama ben daha akıllıyım." diyor.

Medya patronu Aydın Doğan'ın yeğeni, siyasetçi Namık Kemal Zeybek'in kızı ve gazeteci Yiğit Bulut'un eşi olduğunu bilmeyebilirsiniz. Fakat Kanal D izleyip de onu tanımamanız mümkün değil. Şule Zeybek Bulut, yılardır bu kanalda haber programı hazırlayıp sunuyor. Geçtiğimiz hafta "O nasıl biri biliyor musun?" başlıklı duygusal yazısıyla eniştesi Aydın Doğan'a destek veren Şule Bulut'la mesleğini, Yiğit Bulut'un Doğan Grubu'ndan sancılı ayrılış sürecini konuştuk.

Anne, eş ve iş kadını üçgeni yorucu değil mi? Üçüyle de baş edebilmek için formülleriniz var mı?

Elbette formüllerim var. Anne olduğum zamandan çalmıyorum. İşi biraz askıya aldım, diyebilirim. Mesai saatlerini kısalttım. Bir an önce yavruma kavuşmak için, mümkün olduğu kadar geç çıkıp erken dönmeye çalışıyorum. Editörlük kısmını azalttım, daha çok spiker olarak orada bulunuyorum. Annelik daha ön planda.

16 yıldır aynı işi yapıyorsunuz. Başka bir şey denemeyi düşünmediniz mi?

Yüksek moral gereken bu dönemde, bazen kendime 'Haber yapma, başka bir şey yap' diyorum. Televizyonda bir proje ama moralimi yüksek tutacak, çocuğuma kendimi verebileceğim bir şey yapmayı düşünüyorum. Sonra "Sen yetişmiş bir elemansın, bunu yapman lazım" diyorum kendime. Yani çok da karar verebilmiş değilim o konuda, öyle gelgitler yaşıyorum.

Kanal D'de, kayrılmanın konforunu yaşadınız mı?

Şu anda rahatım. On sene geçtikten sonra artık kendinizi ispat etmiş oluyorsunuz ama on sene geçene kadar zordu. On altı senede 10'a yakın yönetim gördüm. Herkes kendi adamını getirdi. Ben hep vardım ama kimsenin adamı değildim, sadece patronun yeğeniydim. Belki kimse beni işten atamadı ama hep kendimi ispatlamak zorundaydım. 'Ben sizdenim, patronun yeğeni olmanın ötesinde buranın elemanıyım...' Belli bir müddet sonra bu ispat isteğiniz de gidiyor. Zaten gereği de kalmıyor.

Aydın Bey'in yeğeni olmanın avantajı ne oldu?

Kovulmadım. Aydın Doğan'ın konforu buydu. Yeğendim ama ilk zamanlar habere gidecek araba olmadığı için kendi arabamla başbakan takibi yapıyordum. Seçim otobüslerinin tepesindeydim. O zamanlar bana editörlerimiz gece nöbeti yazmıyordu. 'Eğer benim tek başıma haber merkezini idare edeceğime inanmadığınız için nöbet yazmıyorsanız tamam, ama Aydın Doğan'ın yeğeni olduğum içinse lütfen bana nöbet yazın. Ertesi gün bana nöbet yazdılar.

Aydın Bey daha çok patronunuz mudur, enişteniz mi?

Aydın Bey, işyerinde patronumdur ama aile ortamında eniştemdir.

Namık Kemal Zeybek'in kızı, Yiğit Bulut'un eşi ve Aydın Doğan'ın yeğeni olmak... Sizin için hangisi daha koruyucu-kollayıcı veya daha zor?

Babamı daha koruyucu ve kollayıcı görüyorum. Ama Yiğit'le de bir aile kurduk, bir çocuğumuz var. Onunla başka bir dünyamız var. Zorluğa gelince, bu aralar hepsini beraber idare etmek en zoru galiba. Bu ara Şule olmak çok zor.

Eşiniz de uzun süre Doğan Grubu'nda çalıştıktan sonra yollarını ayırdı. Üstelik sakin bir ayrılış olmadı. Eniştenizin tutumu ne oldu?

Aydın Doğan, aileye çok önem verir. Yiğit'le sorunlar olunca Aydın Bey bana şunu söyledi: "Bizim Yiğit'le olan sorunlarımızı sakın aile hayatına taşıma. Bir gün Yiğit sözlerinden, yaptıklarından dolayı pişmanlık duyabilir ya da duymayabilir, önemli olan ailenin bekasıdır." Bunu söyleyebilmek için gerçekten insan olmak gerekir ve Aydın Doğan insandır.

Siz Yiğit Bey'e 'gitme' dediniz mi?

Profesyonel hayatta ayrılışlar olur ama 'Kendine yakışır şekilde git.' dedim.

Ayrılış şekli sizce çok şık olmadı yani?

Yiğit, haksızlığa uğradığını düşünüyor. Doğrudur, haksızlığa uğradığı noktalar oldu. Ama bu böyle diye daha büyük haksızlığa imza atmamalı. Haklıyken haksız konuma düştü benim gözümde.

Yiğit Bey hâlâ Doğan Grubu ile ilgili yazmaya devam ediyor. Bu yazılar sizi rahatsız ediyor mu? 'Yazma yeter', dediğiniz oluyor mu?

Elmalarla armutlar karıştırılmamalı. Evet, akrabalık ilişkileri hassasiyet gerektirir ama hassas olacağız diye haksız gördüğünü yazma demiyorum. Ama öfkeni başkalarından çıkarma diyorum. Çünkü Yiğit Bey öfkelendi.

Bu sancılı süreç eve nasıl yansıdı?

Tartışmalarımız oluyor bu konuda ama bazı şeyleri korumaya çalışıyoruz.

Aile içerisinde küslükler oluştu mu?

Küslük değil ama kırgınlık oluştu. Çünkü Yiğit'i evlatları gibi biliyorlardı. Kendi yeğenlerinin, kuzenlerinin eşiydi. Evet, kırgın olduklarını söyleyebilirim.

Yiğit Bey'i Habertürk'te başarılı buluyor musunuz?

Yiğit'in Habertürk'te başarılı olmasını isterim. Ben 'bu bunu yaptı, buna da bunun olması müstahaktır' diyen biri değilim. Sen kötü gitmişsin, güzel gitmişsin, giderken haksızlıklara uğramışsın, devirmişsin etrafı bunlar başka şeyler. Ama Yiğit Bulut benim eşimdir, yanlışları olsa da tanıdığım doğru bir insandır.

Eşiniz sizi Habertürk'e transfer etmek istemedi mi?

Teklif etti. Çok gözümü boyamaya çalıştı ama hayır.

Eşiniz ne kadar hırslıysa sanki sizde de tam aksi bir durum var...

O çok hırslı. Ben de onun kadar hırslı olmak isterdim. Yiğit çok zeki ama eğer olayları objektif değerlendirmek, sosyal olayları değerlendirirken egondan sıyrılmak akılsa, ben daha akıllıyım. Hırslı değilim, biraz da tembellik var bende. Aklıma güveniyorum, yeteneklerim var ama birinin beni dürtmesi lazım. Daha hırslı, tırmalayan biri olmak isterdim.

***

Evin ekonomisi benden sorulur


Eşiniz ekonomist. Evin ekonomisi kimden sorulur?

Kesinlikle evin ekonomik hesaplamalarını ben yaparım. Büyük adımlarda Yiğit Bulut, ama günlük adımlarda ben.

Ekranda, olduğunuzdan daha sert göründüğünüzün farkında mısınız?

Ya çok kötü bir şey bu. Bazen söylüyorlar bazen de çok candansınız diyorlar. Sert görünmek istemiyorum tabii. Ama bilmiyorum, ne yapabilirim?

Eşinizi ya da kendinizi ekranda izler misiniz? Yiğit Bey, bu ara sürekli ekranda, izlememek mümkün değil.

O, bu ara halkın onu çok sevdiğini ve hep beraber olmak istediğini düşünüyor. Kendimi izlemiyorum. Yalnız çok emin olmadığım bir saç kesimi ya da dekor değişimi olursa o zamanlar bakıyorum.

Bir siyasetçinin kızı olmak sizde nasıl bir iz bıraktı?

On iki yaşından on beş yaşına kadar babam içerideydi. Babamın hapishane arkadaşları ve onların eşleri, çocukları bizim çevremiz oldu. 80 öncesi yaşananlar, o dönemde kapıyı kimseye açamamak, babanın ismi sorulduğu zaman söyleyememek çok zordu. O zamana göre daha korunaklı bir yerdeydik. Çünkü asker ve bürokrat karışık bir mahallede oturuyorduk. Askerler o askerleri koruyordu ama biz de bundan nemalanıyorduk. Ama sokaktan geçen birisi "Sen Namık Kemal Zeybek'in kızı mısın?" diye cevabını bildiği halde sorduğunda cevabını söyleyemiyorsun. Sıkıntılı bir süreçti.

Milliyetçi bir babanın kızısınız. Siz kendi siyasî görüşünüzü nasıl tanımlıyorsunuz?

Ben milliyetçi miyim evet milliyetçiyim ama sadece milliyetçi değilim. Kendimi çok keskin kalıplara sokmayı sevmiyorum. Her şeyden birazım. Fikirlerime tamamen zıt görünen o insanlar var ya, aslında ben onların da birçok fikrine katılıyorum. Aynı zamanda oradayım da galiba ben iyi bir Türkiye karmasıyım.

Rahime Sezgin (Zaman)