Abone Ol

Yeni Şafak: Türkiye için de bir yeni harita masaya koyacaklar, bu sefer müdahil olamazsak...

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, "Savaş ve parçalanma Türkiye içlerine servis edilecek, birkaç yıl içinde Türkiye için de bir “yeni harita” masaya konulacaktır!" dedi.

Yeni Şafak: Türkiye için de bir yeni harita masaya koyacaklar..

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 'bağımsızlık referandumu'nun Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra karşılaştığı en büyük tehdit olduğunu" savunarak, "Bu sefer müdahil olamazsak bir daha hiç olamayacağız. Savaş ve parçalanma Türkiye içlerine servis edilecek, birkaç yıl içinde Türkiye için de bir “yeni harita” masaya konulacaktır!" dedi.

İbrahim Karagül'ün "Bu yazıyı okuyup bir kenara koyun.." başlığıyla (25 Eylül 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Irak’ın toprak bütünlüğünü değil, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tartışıyoruz. Sadece Irak’ın geleceğini değil, özellikle Türkiye’nin geleceğini güven altına almaya çalışıyoruz. Kirli enformasyondan, zihin operasyonlarından, duygusallıktan, lobilerden, Batılı kamuoyu çalışmalarından, Barzani istihbarat ağından kurtulup gerçeğe yönelmeye, gerçeği görmeye, uyarmaya, Türkiye için sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.

Mesut Barzani’ye bugün yaptırılan referandumun bir adım sonrası Suriye’nin kuzeyinde de aynı senaryonun sahnelenmesi olacaktır. Referandumla Irak’ın kuzeyinde oluşturulan harita Suriye topraklarına uzanacak, ikinci adımda orada aynı oyun tezgâhlanacaktır. Bu iki bölgede oluşturulan harita çalışması, çok uzak olmayan bir gelecekte, belki birkaç yıl içinde Türkiye’de de sahnelenecektir.


PKK/PYD üzerinden, Barzani üzerinden yıkıcı dış müdahale
Suriye ve Irak’taki savaş Türkiye içlerine servis edilecek, bugün sınırlarımızda durdurmaya çalıştığımız tehdit Anadolu içlerine kadar ilerleyecektir. Çünkü hiçbir ülke, tehdidi, savaşı sınırın sıfır noktasında durduramaz. Eğer kriz sıfır noktasına yerleşmişse ve siz hiçbir şey yapmıyor, o savaşı sınırlarınızdan çok uzağa itemiyorsanız, o savaşı ülkenizin içlerinde karşılamaktan başka çareniz olmayacakdemektir.

Türkiye ve hemen bütün bölge, Kürt milliyetçiliği üzerinden servis edilen yıkıcı bir çokuluslu proje ile karşı karşıyadır. Mesele sadece PKK/PYD değildir. Çünkü artık bölgede terör meselesi yoktur. Çünkü tehdit, terör terminolojisi ile konuşulacak boyutları çoktan aşmıştır.

Terör dediğimiz her şey bir dış müdahaledir, dış tehdittir, işgal girişimidir. Mesele Barzani de değildir. O, büyük projenin küçük oyuncusudur. Barzani ve PKK/PYD üzerinden servis edilen her şey, bir çokuluslu müdahaledir, ülkelerimizi hedef alan, tehdit eden yıkıcı bir fırtınadır.

Her ülke için bir yeni “harita taslağı” vardır
Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana coğrafyamıza yönelen en büyük tehditle yüz yüzeyiz. Irak işgali bile bu kadar yıkıcı bir müdahale değildir. Artık müdahalelerden, işgallerden, çıkarılan iç savaşlardan, terör örgütleriyle yürütülen zayıflatma girişimlerinden sonra mesele “harita oluşturma” aşamasına gelmiştir.

Dünya savaşı sonrası oluşan haritalardan sonra ilk kez yeni haritalar dönemi böylece başlatılmıştır. İlk kez işgallerden bir adım sonrasına gidilmekte, ülkelerin parçalanması gerçeğe dönüştürülmekte, bugüne kadar kapalı kapılar ardında çizilen haritalar somutlaştırılmaktadır.

Bu harita taslakları sadece Irak ve Suriye için çizilmemiştir. Türkiye için de bir harita vardır, İran için vardır, Pakistan için vardır, S. Arabistan için de vardır. Bölgenin diğer güçlü ülkeleri için de vardır. Coğrafyanın tamamına yönelen çok büyük bir tehdit kapımıza dayanmıştır. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan harita genişletilecektir. Türkiye’yi doğrudan hedef alacaktır, yüzlerce kilometrelik “Türkiye’ye saldırı cephesi”ne dönüşecektir.

Sınırlarımıza İsrail üsleri, füze rampaları kurulacak..
Birkaç yıl içinde, “Türkiye cephesi” açılacak, ülkemizi Iraklaştırma, Suriyeleştirme süreci başlatılacak, bu yönde çok güçlü bir uluslararası kamuoyu oluşturulacak, bölgesel ortaklar bulunacak, Batılı bir irade ortaya konulacaktır.

Çünkü bu kuşak, ABD ve İsrail başta olmak üzere, bölgeye müdahil olan bütün Batılı güçler için garnizona dönüşecek, askeri üslerle donatılacaktır. Yabancı orduların coğrafyanın kalbine yerleşeceği, Haçlı Savaşları dönemindeki gibi ince ince işgallere girişeceği bir operasyon alanı olacaktır. Yakında Türkiye sınırlarında, İran sınırlarında ABD üsleri kadar İsrail üsleri de kurulacak, füze rampalarıyerleştirilecektir.

Bu kuşak insansızlaştırılacak, coğrafyaya yabancılaştırılacak, Filistin topraklarının işgaline benzer proje alanına dönüşecektir. İşte o zaman coğrafyayı yeniden dizayn etmeye girişenler, bütün bölgeye buradan müdahale edecek, ülkeler buradan vurulacaktır.

Kimlikler üzerinden işgaller yürütülüyor
Mesele Kürt meselesiyle sınırlı değildir. Bugüne kadar bölgemizdeki bütün kimlikleri Batılı istila için kullanmayı başaranlar bu sefer Kürt milliyetçiliği üzerinden oyun kurmaktadır.

Müslüman kimliği üzerinden örgütler kurup yirmi yıldır ülkeler işgal edenler, etnik kimlik üzerinden kırk yıldır bizi ve başka bölge ülkelerini yoranlar, son olarak mezhep kimliği üzerinden bütün coğrafyayı parçalamaya yeltenenler, İsrail’den, Akdeniz’den İran sınırına kadar yeni haritayı Kürt kimliği üzerinden oluşturmaktadır.

Bu amaçla bölgede 21. yüzyılın tehciri sayılabilecek demografikdüzenlemeler yapmakta, şehirlerin kimliğini değiştirmektedir.

Sadece İsrail destek veriyor, iddiası yalan!
Referandumun sadece İsrail tarafından desteklendiği tezi yalandır. ABD, İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri tarafından desteklenmektedir. Çünkü bölgede korkunç bir ganimet paylaşımı yapılmakta, herkes kendi payını almaya çalışmaktadır. Destek değil, projenin kendisi onlarındır. Bölgesel bir direnç olmaması için şimdilik bu amaç gizlenmekte, bölge ülkelerinin reaksiyonunun böylece önüne geçilmektedir.

Dahası, Türkiye içinde ABD ve AB ülkelerine yakın çevreler tarafından destek görmektedir. Yine Barzani’nin Türkiye içindeki istihbarat ağı ve onun etkisindeki kişi ve çevrelerle, PYD kriptoları da işin içindedir.

İçerideki gizli ortaklar: Yarın Türkiye’yi onlar bölecektir..!
Bu lobi grupları, gizli ortaklar Türk medyasını, kamuoyunu, iktidar alanlarını etkilemekte, siyasi aklı zehirlemeye çalışmaktadır. Medyada bu yönde çabalar açıkça kendini göstermekte, birçok kişi ve çevre afişe olmaktadır.

Bugün, Türkiye ile Arap/İslam dünyasının bütün bağlarını koparacak ve ülkemizi kuşatma altına alacak olan o yabancı kuşak için seferber olanlar, emin olun, yarın “Türkiye cephesi” dediklerinde ülkemizin bölünmesi için seferber olacak, harekete geçecektir. Bugün referanduma açık, Suriye’nin kuzeyindeki PKK koridoruna gizli destek verenler, açıkça Türkiye’nin bölünmesi için şimdiden hazırlanan kişi ve çevrelerdir. Onlar o gün de; “Ne olacak ki, Türkiye de bölünsün, herkes ne istiyorsa o olsun” diyecekler, göreceksiniz…

Şii-Sünni meselesi değil: Bu son fırsat, unutmayın
“Barzani Kürt, İran Şii, ne yani Şiiler mi bölgeye gelsin” argümanı bu çevrelerin eline tutuşturulmuş “üretilmiş bahane”lerden en güçlüsüdür. Her işgalin, her yıkımın bir bahanesi üretilir ve pazarlanır. Mesele Şii-Sünni değil, jeopolitik bir meseledir, Türkiye’nin merhameti sömürülerek Türkiye’ye tuzak kurulmaktadır.

Türkiye, bütün bu zihinsel operasyonları bir kenara iterek, Selçuklu’dan beri devam eden siyasi aklını harekete geçirmek, bugüne, konjonktüre değil geleceğe bakmak, öyle hareket etmek zorundadır. Bugün bunu yapamazsa, oyalanırsa, birileri tarafından meşgul edilirse, içeriden hareketsiz bırakılırsa bir daha hareket etme kabiliyeti bulamayacaktır.

Çünkü bir yıl sonra bölgenin şartları tamamen değişecek, haritalar için çevresel şartlar olgunlaştırılacak, artık askeri anlamda da bir seçenek kalmayacaktır.

Yüzyılların siyasi aklı harekete geçirilmeli…
Ama ben; bütün bunlara rağmen, coğrafyayı istila edip paramparça edecek müdahalelere rağmen, Türkiye’nin bir şekilde hesap bozucu karakterinin öne çıkacağına inanıyorum. Siyasi aklın, devlet aklının, kamuoyu hassasiyetinin tehlikeyi görüp pozisyon almasını bekliyorum.

Çünkü savaşı Anadolu içlerinde istemiyorsak harekete geçmek zorundayız. Birkaç yıl sonrasını görebiliyorsak harekete geçmek zorundayız. O kuşağı yarmak, o yabancı garnizon alanını delik deşik etmek, Türkiye’yi ve bütün bölgeyi kurtarmak zorundayız.

Yüzyıllardır bunu hep yaptık. Bir kez daha niye yapmayalım.. Sadece gözlerimizdeki perdeyi kaldıralım! Tekrar edelim:

Bu sefer müdahil olamazsak bir daha hiç olamayacağız. Savaş ve parçalanma Türkiye içlerine servis edilecek, birkaç yıl içinde Türkiye için de bir “yeni harita” masaya konulacaktır!

İşte biz bunu bozacağız…