Abone Ol

Üzeyir Garih, Gülen'e yakın olduğu için mi öldürüldü?

Taraf gazetesinin yayınladığı wikileaks belgelerinde çarpıcı dosyalar yer alıyor. Biri de Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili...

Üzeyir Garih, Gülen'e yakın olduğu için mi öldürüldü?

Üzeyir Garih ve Georges Marovitch... Fethullah Gülen’le dostlukları bilinen iki isim. İkisinin de, Gülen’i Papa İkinci John Paul’le buluşturmakta ayrı ayrı rol oynadığı, “WikiLeaks Türkiye Belgeleri”ne yansıyan bilgiler arasında.

Fethullah Gülen, Papa İkinci John Paul’le 9 Şubat 1998’de Vatikan’da görüştü. Gülen, aynı gün Roma’ya gitmek için İstanbul’dan ayrılırken, Vatikan’ın Ankara Büyükelçisi Pier Luigi Celata ile İstanbul Temsilcisi Georges Marovitch aracılığıyla, 1997’de kendisine iletilen bir davete icabet ettiğini söylemişti. Yani davet Papa’dandı. Peki, davet fikrini Papa’nın aklına sokan kimdi ya da kimlerdi?

“WikiLeaks Türkiye Belgeleri”nde, Monsenyör Marovitch’in bu görüşmenin ayarlanmasında oynadığı belirleyici rolü, bizzat kendi ağzından ifadelerle yansıtan bir Amerikan telgrafı da var. Bu sayfalarda sunduğumuz telgrafta, aynı zamanda, Amerikalı diplomatların Papa-Gülen görüşmesinin sağlanmasında Üzeyir Garih’in de dolaylı rol oynadığına ilişkin bir notu yer alıyor.

Söz konusu telgrafı okurken, Garih’in ve Marovitch’in kişisel hikâyelerini de hatırladık.

1929 İstanbul doğumlu Üzeyir Garih, tam kırk yedi yıl İshak Alaton’la birlikte Alarko Şirketler Grubu’nun başkanlığını yürüttükten sonra, 25 Ağustos 2001’de Eyüp Mezarlığı’nda bıçaklanarak öldürüldü. Cinayet zanlısı olarak Yener Yermez adlı bir asker firarisi yakalandı ve suçu “itiraf ettiği” açıklandı. Yermez müebbet hapse mahkûm edildi ama 2008’de cezaevinden Yeni Şafak gazetesine gönderdiği mektuplarda, “Bana cinayeti üstlenmem karşılığı vaad edilen miktar 1 milyon 500 bin dolar olup, kabul etmediğim taktirde ölümle tehdit edildim. Gerek ailemi gerekse kendi güvenliğimi düşünerek, cinayeti üstlenmek zorunda bırakıldım. Başka da çarem yoktu” dedi. Yermez, o mektuplarda ayrıca eski Adli Tıp görevlisi, şimdinin Ergenekon sanığı Ümit Sayın’ın da cinayetle ilgili birçok sorunun cevabını bildiğini öne sürdü.

Türkiye Katolik Cemaatleri Ruhaniler Kurulu Sözcüsü Monsenyör Georges Marovitch ise, Garih’ten iki yıl sonra, 1931’de yine İstanbul’da doğdu. Vatikan Büyükelçiliği’nin İstanbul Temsilcisi de olan Marovitch’in adını, geniş kamuoyunun duyması ise 2007’de Roma’da geçirdiği esrarengiz kazayla oldu.

Termini Tren İstasyonu’nda beklerken, biri Marovitch’i raylara itti. Yaklaşan tren son anda durdu. Marovitch’in kaburgaları kırıldı, iç organları hasar gördü. Türkiye’ye dönüp Ermeni Hastanesi’nde tedavi gördü ama yatalak kaldı.

Marovitch o olayı, daha sonra Akşam gazetesine şöyle anlattı:

“Peronda beklerken kalabalık arasında kaldım. Tren geliyordu. Aramızda sadece iki metre kalmıştı. O anda biri ya da birileri beni itti ve raylara düştüm. Hareket halindeki trenle peron arasında sıkıştım. O an içimden ‘Her şey bitti’ dedim. Tren son saniyede, başımın hemen yanında durabildi. Yoksa facia olacaktı. Kaburgalarım kırıldı, başım delindi. Korkunçtu.”

Yine Marovitch’e göre, İtalyan makamlar kısa süre sonra kazayla ilgili soruşturma dosyasını kapattı. Bunun üzerine Marovitch, olayın aydınlatılması için ikinci kez dava açtı. Termini’deki kamera kayıtları esrarengiz şekilde ortadan kaybolmuştu ve İstanbul’da telefonla ölüm tehditleri de alan Marovitch, olayın basit bir kaza olduğuna hiç inanmadı

Taraf