Abone Ol

Tohum olduğumuzu bilmiyorlardı...

KONUK YAZAR: Armağan Portakal, tohum seferberliği üzerine ilginç bir yazı kaleme aldı. Uyan ve harekete geç! Çeyiz sandıklarında TOHUM taşıyan Anadolu kadınlarının çocuklarıyız biz. Ötesi yok!

Tohum olduğumuzu bilmiyorlardı...

TOHUM: Tabiatın Bilgisi

Geçen sene mart ayında Doğa Okulu, Tohum Kampı düzenlemişti. Oradaydım. Doğa Derneği ve Seferihisar Belediyesi’nin ortak girişimiyle kurulan ve kendi ifadeleriyle “Sözlü Bilgi Kazı Çalışması” yapan, canlı bir oluşum. Kadim bilginin peşinden koşturan insanların bir arada olduğu adeta ışık kaynağı. Devamlılığı sağlamak için, bilgiyi öğretmek yerine geleneksel usta-çırak ilişkisiyle uygulamalı olarak aktarmaya çalışıyorlar. Binlerce yıldır insanlığın oluşturduğu bilginin, yine bütün insanlığa ve doğaya ait olduğunu düşünüyorlar.

Tohum olduğumuzu bilmiyorlardı... - Resim: 1
Armağan Portakal

Her 13 dakikada, bir canlı türü yok olan dünyamızda, tohumu anlattılar bize. BİZ, yani ülkenin çeşitli yerlerinden gelmiş onlarca gönüllü, hevesli. Üç gün boyunca kızlı erkekli bir arada yaşayabilen, uyku tulumlarında yanyana uyuyabilen, bulaşıkları beraber yıkayan, tuvaletleri birlikte temizleyen, tarlada omuz omuza çapa sallayabilen onlarca insan…

Mutlak Gerçeklik

M.Ö.550 dönemi farklı zaman dilimlerinde, filozoflar bu kavramı merak eder. Nerede? Batı Anadolu yani Ege’de yaşayan bilgeler. Önce “su” olduğunu düşünürler. İlerleyen zamanda “hava”, ardından “ateş”. Teos’lu bilge “atom” derken, Klazomenai’li filozof noktayı koyar. Artık mutlak gerçeklik “Tohum” olarak anılacaktır.

Dediklerine göre TOHUM toprağın hafızasının kayıtlı olduğu kütüphanedir. Canlıdır ve saçılmayı bekleyen en küçük bilgidir. Vakti zamanını iyi bilen bir kriptodur.

“Tohum-toprak-su” ilişkisinde, tohumu anlamak için önce suyu anlamak gerekir. Tohum korunaklıdır. İçinde su yoktur. Don yemez. Çevresini algılar. Nemi, ısıyı, suyu, enzim ve hormon mekanizmasıyla kontrol eder. Uygun ortamın oluştuğunu anladığında suyu alır, çimlenir. Çimlenir ve hayatı devam ettirir. Hayatı başlatır belki de!

Tohumun su, hayvan, rüzgar, yüzey yangını gibi vesilelerle taşınması gerekir. Uzun hatta çok uzunsüre uyuyabilir. 2000 yıl uyuyan manolya, 6000 yıl uyuyan mercimek tohumu gibi. Karahindiba tohumu hafiftir rüzgarla yol kateder. Hindistan cevizi denizleri aşar, karaya çıktığında çimlenir. Yağmur ormanı ağaç tohumları planör kanatları sayesinde uçarak uzaklaşır.

Tohum olduğumuzu bilmiyorlardı... - Resim: 2

Tohumun bankası topraktır. Tohum, ‘tevazu – saygı – sabır’ demektir.

Tohum Çeşitleri

5553 sayılı yasa ile yerli tohum üretip satmanın yasak olduğunu biliyor musunuz? Evet Ata Tohumu dediğimiz yani çiftçilerimizin atalarından beri süregelen mahsül tohumlarını alması, satması ve kullanması yasak. Tarım arazisi zengini ülkemizde “verimliliği artırmak” bahanesiyle çıkarılmış böyle bir yasayı anlamakta zorlanıyorum. F1 denen tabiri caizse “kullan at” tohumlara mahkum edilişimizi içime sindiremiyorum. Tohumun değerini bilen ve çeyiz sandıklarında taşıyan Anadolu kadınlarının çocukları olarak mahçup oluyorum. İsterseniz tohum çeşitlerini öğrendiğim kadarıyla size de anlatayım:

Tohum olduğumuzu bilmiyorlardı... - Resim: 3

ATA TOHUMU: Çiftçimiz, köylümüz yüzlerce yıldır mahsülünden tohum alır. İlk mahsülün en sağlıklı ve en güzel olan seçilir. Ata Tohumları her yıl ekilebilir. Süresizdir. Bana sorarsanız Milli Servettir.

HİBRİD TOHUM: Bu tohumlara F1 denir. Saf kan ebeveynler, uzak akrabalarıyla melezlenerek üretilir. Tek kullanımlıktır ve bir F1 mahsülü aldıktan sonra tohumları işe yaramaz. Kullan at modeli, her yıl satın alınmak zorundadır. Bu tohumlarla aslında toprak yorulur ve sünger görevi yapmaya başlar. Verimi artırmak için girdi maliyeti yükselir. Maalesef çiftçinin çok büyük kısmı hibrid yani kullan at tohum satın almaktadır.

Tohum olduğumuzu bilmiyorlardı... - Resim: 4

GDO’lu TOHUM: Tamamen laboratuvarlarda geliştirilir ve üretilir. Mesela soğuk hava şartlarına dayanıklı somon balığı DNA’sından bu gen alınır ve bir bitkiye eklenir. Böylece hava soğuduğunda verim düşmesi önlenmiş olur. Fakat bu tohumların ve ürünlerin, ileride karşılaşılacak genetik değişimi öngörülemez. İnsan bünyesinin alışık olduğu gıdalar ve genler bellidir. GDO ile nelere maruz kaldığımız bünyemizde ne tahribat yapacağı ise belirsiz. Biyolojik silaha bile dönebilir. Ekildiği bölgede diğer bitki türlerini yok edebilir. Varsayımları artırabiliriz. Diğer yandan GDO’lu ürün satmak yasak ama GDO’lu hayvan yemi ithali serbest. Buyrun bakalım. Korkum şu ki ilerde hepimiz birer zombi olabiliriz!

Tohum Takas

Bizi zombilikten kurtaracak iyi işler de var. Mesela Seferihisar Belediyesi bünyesinde 2011 yılında kurulan Can Yücel Tohum Merkezi, yerel tohumların üretilmesi ve paylaşılmasını sağlıyor. Köylerde çok eskiden beri üretimi yapılan, ninelerin çeyiz sandıklarından getirdikleri tohumları araştırıp üretiyor. Talep eden herkese, karşılıksız ve ücretsiz olarak yolluyor. Çeşitli belediyeler tohum takas şenlikleriyle devamlılığı sağlayacak etkinlikler yapıyor.

Meksikalı kadınların sözüyle noktalıyorum “Bizi gömmeye çalıştılar. Tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.”

Armağan Portakal

İletişim için:

Seferihisar Doğa Okulu

dogaaskina.org/ , 0543 657 6613

Seferihisar Can Yücel Tohum Merkezi

facebook.com/CanYucelTohumMerkezi , 0 530 568 50 21