Abone Ol

TGRT Haber'in sabah kuşağı Gökhan Kayış'a emanet

Deneyimli haberci Gökhan Kayış, Günaydın Türkiye ile TGRT ekranlarında vatandaşa ‘Merhaba’ diyor. Sabahın ilk ışıklarıyla seyirci karşısına çıkan Kayış, Türkiye gazetesinden Emel Baltacı'nın sorularını yanıtladı.

TGRT Haber'in sabah kuşağı Gökhan Kayış'a emanet

¥ Öncelikle sizi daha yakından tanıyabilmek adına kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

1974 doğumluyum. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesine başladım. İki yıl sonra da gazeteciliğe ilk adımımı attım. Bu sene meslekte çeyrek asrı devireceğim inşallah. İlk stajyerliğimi Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesinde yaptım. İlk televizyon macerama ise Flash TV’de başladım. Daha sonra Kanal D, NTV, Fox... Tabii ki dönemin usta isimleriyle çalıştım. Gazetecilik adına hocam Aydın Bayan, te-levizyonculukta da ilk cümlelerimin mimarı Atilla Güner oldu. O gün bu gündür hep muhabirlik hep saha. Yani aslında işin mutfağında hemen hemen her görevde bulundum.

Doğduğunuz yerle ilgili haber yapmak sizde farklı duygular uyandırıyor mu?

Yozgat Çekerekliyim. Henüz Yozgat’la ilgili bir haber denk gelmedi gelirse hemşehrilerime selam göndermek istiyorum açıkçası. Babam jandarma astsubaydı. Hiçbir zaman uzun süre bir şehirde bulunamadık. İki üç senede bir sürekli tayinlerle memleketimizin birçok şehrinde yaşama fırsatı bulduk. O yüzden kendimi Anadolulu olarak görüyorum.

¥ Babanızın jandarma oluşunun asayiş muhabirliğine yönelmenizde bir etkisi oldu mu?

Hayır. Gazetecilik serüvenimin başlangıcı tesadüfen adliyeler oldu. Ama gazetecilik damarlarımda dolaşmaya burada başladı. Elimizde bir polis telsizi bir kamera İstanbul sokaklarında haber kovaladık. Daha 19 yaşındaydım. Tabii gençliğin verdiği heyecan ve enerjiyle bu işin adrenalini çok hoşumuza gitti. Bu maceralar da gazeteciliği bana sevdirdi.

¥ Günaydın Türkiye macerası nasıl başladı?

Yeni bir heyecan arıyordum. TGRT’nin de sabah haberlerini farklı bir formata büründürme gibi bir çalışması vardı. Karşılıklı görüştük, anlaştık. Bu kısa süreçte her şey oldukça olumlu ilerliyor.

¥ İşin mutfağından geldiniz. Şu anki tecrübenizde size ne gibi faydalarını görüyorsunuz?

Aslında ekran tecrübesi olan bir muhabirdim. Ancak ilk stüdyo deneyimim TGRT ekranlarında oldu. Buraya başladığımda arkadaşlarım ‘“İlk gününde iyi iş çıkardın” diye tebrik ettiler. Ama onlara da cevabım “25 sene artı ilk günüm” oldu. Ben muhabirlerin hislerini de çok iyi bilirim. Onların dilini vatandaşın anlayabileceği şekle dönüştürmede tecrübemin avantajlarını görüyorum.

¥ Oldukça erken saatte başlayan bir program...

Normalde de sabah kuşağı haberleri bu saatlerde (06.00-09.00 arasında) yayınlanıyor. Biz yönetim kararıyla 05.45-08.45 arasındaki 3 saatlik dilimi kullanıyoruz.

¥ Peki bu 3 saatlik haber dilimi için nasıl bir hazırlığınız oluyor?

Biz kanala gece yarısı geliyoruz. O ana kadar gelen haberleri alıyoruz, kendi formatımıza göre kurgulayıp bir sıralama yapıyoruz. Gecenin sıcaklarını da ekliyoruz. Yani 24 saatin 25 saati çalışıyor gibiyiz. Farkımızı da şöyle ortaya koymaya çalışıyoruz. Habere dair bilgileri derliyoruz ve vatandaşı bire bir ilgilendirecek konularda haberlerimizi daha anlaşılır kılmak için de grafikler hazırlıyoruz.

¥ Haberlere kendi yorumunuzu katıyor musunuz? Bu noktada hassasiyetleriniz nelerdir?

Burası Türkiye ve bu toplumun kendine özgü örf, âdet ve ananeleri var. Bunlara halel getirme teşebbüsünde olanlara bir çift sözümüz elbette ki oluyor. Ama bunu halkı galeyana getiren bir tavırla değil onların sesi olarak, vatandaşın derdine kulak vererek yapıyoruz. 45 yaşındayım. Geleceğimiz ve çocuklarımız için bulunduğumuz konumu olumlu yönde kullanmamız gerektiğine inanıyorum.

¥ Programınızın da interaktif bir yapısı var. Vatandaşın talebine anlık cevaplar veriyorsunuz.

Evet. Günaydın Türkiye’nin en büyük özelliği bu. Seyirciyi programa dâhil ettik. Her gün gündeme dair bir konu belirliyoruz ve o konu hakkında karşılıklı sohbet ediyoruz. Ahlaka mugayir bir durum olmadığı, küfür ya da hakaret içermediği sürece hemen hemen gelen her mesajı okumaya gayret gösteriyorum. Bir nevi vatandaşla dertleşiyoruz.
İnsanları gaza getirip oradan başka bir şeyler üretmek derdinde değiliz. Ama halkın sıkıntılarını dile getirmesi adına da teknoloji ve sosyal medya bulunmaz bir nimet. Hep şunu söylüyorum: Biz tek taraflı bir hikâye anlatmak istemiyoruz. Hikâyemize ortak olun.

İHLAS MEDYA İLE DÜNYANIN HER YERİNDEYİZ

¥ Ajansı, gazetesi, televizyonu ve radyosu olan komp-leks bir medya kurumunda çalışmak size ne gibi kolaylıklar sağlıyor?

Açıkça söylemem gerekirse dışarıdan baktığım zamanlarda bunun önemini kavrayamamışım. Bu projeye başladıktan sonra İhlas camiasının ne denli büyük yapı olduğunu anlama fırsatım oldu. Gerçekten ‘Dünyanın her yerinde olunur mu?’ sorusunun cevabı burası için ‘Evet’. İhlas Medya, Çin’den Amerika’ya kadar her yerde mevcudiyetini koruyor. Tabii ki Türkiye özelinde de gidilmedik köy, kulak verilmeyen mezra bırakılmamış. Ne söylesek hemen yapılıyor. Bizim için de izleyici için de bu büyük bir avantaj.

KOPYALA YAPIŞTIR HABERCİLİĞİ İŞİN TADINI KAÇIRDI

¥ Son zamanlarda sabah kuşağı haberciliği oldukça popüler bir hâle geldi. Mesleğin değişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eskiden tek televizyon kanalı TRT idi ve o ekolün yetiştirdiği spikerler görev yapardı. Onların da motamot, kuralların milim dışına çıkmayan bir yapıları vardı. Özel televizyonlarla olay daha renklendi. Fakat bu sefer de suyunu çıkaranlar oldu. Şimdi ise biraz tek tipleşme var. Ajanslara bağımlılık oluştu. Kopyala yapıştır haberciliği başladı. Bu, işin tadını ve rengini kaçırdı. Muhabir işin içine girerse haber renklenir. Aynı yere iki muhabir gönderirsiniz iki farklı haberle dönerler.

Kızım gazeteci olmak isterse karşı çıkmam

¥ Sizin de bir kızınız var bildiğim kadarıyla. Onun da gazeteci olmasını ister misiniz?

Bu işe başladığımda bu çapta büyük bir maceranın içine girdiğimin farkında değildim. Ama ilerleyen süreçte çok sevdim, büyük bir aşkla çalıştım. Hayatımızdan feragat ettik. Bu meşakkatli çalışma temposuna sevmeden katlanmak çok zor. Kızım bir gün gelip “Ben gazeteci olmak istiyorum” dese karşı çıkmam. Ama şu an öyle bir motivasyon da sağlamıyorum.

ŞİMDİ HERKES MUHABİR AMA DOĞRUYU BULMAK DAHA ZOR

¥ Sosyal medya ile aranız nasıl?

Sosyal medyayı sosyalleşmek adına kullanıyorum. Ancak sosyal mecraların çok fazla bilgi kirliliğini barındırdığını görüyorum. Ben haberciliğe daktilo ile başladım. Çalıştığım merkezde bir tane bilgisayar vardı. Cep telefonu kimsede yoktu. Şimdi herkes muhabir. Bunun sakıncalı tarafı şu; doğruyu bulmakta zorlanıyoruz. Bunu da eğitimle aşabileceğimize inanıyorum.

Türkiye gazetesi