Abone Ol

Terk edilen 3 kadının ilginç hikayesi

Craft Tiyatro'nun yeni oyunu "Yutmak", özgürleşmek için mücadele eden, heyecanlı, kırılgan ve terk edilmiş üç kadının hikayesini anlatıyor.

Terk edilen 3 kadının ilginç hikayesi

Craft Tiyatro'nun yeni oyunu "Yutmak", özgürleşmek için birbirlerine destek olan heyecanlı, kırılgan, terk edilmiş, üç kadının hikayesini anlatıyor. Oyunda üç karakteri, Anna, Rebecca ve Sam’i canlandıran Ece Dizdar, Başak Daşman ve Merve Dizdar oyunu tanımlarken, "Hayatın sıkıştırdığı üç ayrı kadının birbirlerine yardım ederek özgürleşmelerinin hikayesi" ifadelerini kullanıyor. Oyun üzerinden kendi özgürlükleri üzerine fikirlerini dile getiren üçlüden Başak Daşman, "İnsanların kafalarından geçen yargıların beni şekillendirmesine izin vermediğim kadar özgürüm" derken, Ece Dizdar, "Bir bedenin içinde hapsolmuş kadar özgürüm" diyor. Merve Dizdar ise özgürlüğünü koşullara ve inancı doğrultusunda zorlayabileceğini söylüyor. Hayata neleri tuhaf bulduklarını anlatan Ece Dizdar, "Kendinden daha güçsüzü ezebileni tuhaf bulurum. Bir tanecik hayatı varken ve maksimum 90-100 yılda ölecekken bunu politika ve güç savaşıyla heba edeni tuhaf bulurum" diyor.

Terk edilen 3 kadının ilginç hikayesi - Resim: 1

Cesur kadınlarız

Vatan'dan Melis Güvenç'in haberine göre Ece Dizdar oyunda hayat verdiği Anna karakterinin kendisi için çok kıymetli olduğunu belirterek, dünyaya dair hassasiyetle yaklaştığım ne varsa Anna üzerinden tutup baktım" diyor. Merve Dizdar ise rolü Sam için şunları söylüyor; "Yutmak-Sam muhteşem bir yolculuktu. Oyun sayesinde bir kez daha birbirimizi sevmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yoksa başka yolu yok bu hikayenin". Başak Daşman ise bu karakterinden de çok şey öğrendiğini söylüyor.

Terk edilen 3 kadının ilginç hikayesi - Resim: 2

Sindirmek bazen insanı küstürebilir

Hayata karşı meydan okuyan ve cesur kadınlar olduklarının altını çizen Başak Daşman, “Mücadeleci, hayattan zevk almaya, sevmeye çalışan bir insanım. Bu bile başlı başına bir meydan okuma bence” diyor. Merve Dizdar ise kendini , “Tüm zorluklarına, tüm kaprislerine, tüm cilvelerine rağmen tiyatro muazzam bir meslek. Küçüklüğümden beri hayal ettiğim mesleğe inandığım ve hala onu yaptığım için gayet güçlüyüm” şeklinde anlatıyor.

Oyundan yola çıkarak hayatta yaşanan olumsuzlukları kabullenmekten başka alternatif olmadığı fikrini yorumlayan, Dizdar ve Daşman, “Bazıları zor oluyor, bazılarında daha kolay atlatabiliyoruz, bazıları da hiç geçmiyor. Yanında güvendiğin, inandığın, sevdiğin insanlar bulundurursan her şey daha çabuk geçebilir. Sindirmek, zaman zaman, hayatta yanlış olan şeyleri kabul etmek anlamına da gelebilir. ‘Dünya böyle bir yer’ deyip kabullenmek, insanın içini küstürür. Bu tarz bir kabullenmeyi yapmamalıyız.