Abone Ol

Sibel Kekilli'nin çektiği kredi kaderi oldu

Bir Alman gencine aşık olan ve ilk kez onunla sevişen Sibel Kekilli, “Evlenirken o kadar borçlandık ki ödemek için her işi yaptım” dedi

Sibel Kekilli'nin çektiği kredi kaderi oldu

Sibel, 19 yaşında Stephan adında bir Alman’a aşık olur ve 20 yaşındaki o gençle evlenmeyi kafasına koyar. Stephan, Sibel’in seviştiği ilk erkekti. 1999 yılı sonunda onunla evlenir. Düğün Heilbronn’daki en lüks salonda yapılır. Babası gurur duysun diye o parasızlıkta bin kişilik salonda görkemli bir düğün yapar. Fakat bu evlilik bir türlü resmiyete dökülmez. Türkiye’den evrakları gelmediği için sadece imam nikahı ve düğün yapılır.

KISA SÜREN EVLİLİK

Bankaya 15 bin Euro borçlanır. Eşinin de 15 bin Euro’luk borcuyla, daha da zora girerler. Hayallerine giden adımı atmalarını sağlayan bu kredi ilk anda onlara hayat kurtarıcı gibi görünmüştü. Ve krediyi ödeyebilmek için deliler gibi çalışmaya başlarlar. Bu borçlar Sibel’i porno batağına kadar sürükleyecekti. Evlendikten sonra da ailesine yardım etmeye devam eder. Bir süre sonra evraklar gelir, Alman vatandaşlığına geçer ama Sibel resmi nikah istemez. Evlilikleri de pek uzun sürmeyecektir. Zaten hiçbir zaman gerçek bir çift olamazlar. O yılları şöyle anlatıyor Kekilli… “Aklımız fikrimiz babamın gurur duyacağı bir düğün yapmaktı. Ama paramız da yoktu. Stephan’la gidip bankadan 15 bin Euro kredi çektik. Düğünde takılacak takılarla borcun bir kısmını öderiz diye düşündük. Türkiye’den kağıtlar bir türlü gelmediği için resmen evlenemedik ama babam üzülmesin diye de sorunun hallolduğunu söyledik. 4-5 işte birden çalışıyordum. Gündüzleri memurluk, sokakta satıcılık, gece kulübünde bodyguardlık, garsonluk. Kocam da az kazanıyordu ve geçinemiyorduk. Hatta bazen yorgunluktan ofiste uyuya kalıyordum.

“EVLERE TEMİZLİĞE GİTTİM”

Sabah 7’den akşam 4’e kadar belediyede çalışıyordum. Sonra sokakta sebze satmaya gidiyordum. Fırında çalıştım. Hafta sonları garsonluk yapıyordum. Cuma, cumartesi bir diskotekte kapıcılık yapıyordum. Orada cumartesi sabah 7’ye kadar çalışıyordum. 2 saat uyuyup Pazar 10’da garsonluğa gidiyordum. Arada annemle evlere temizlikçiliğe de gidiyordum. Eşim de hem belediyede çalışıp, hem sebze sattığı halde para yetmiyordu. Çünkü kazandıklarımızın 300 Mark’ını hâlâ aileme destek olarak veriyordum. 2 sene gece gündüz uğraşmama rağmen kazandığım para yetmedi. Sonunda ‘Yeter’ deyip başka iş bakmaya başladım. ”

“BABAMA KIRGIN DEĞİLİM”

Babasının aslında kendisiyle hep gurur duyduğunu belirten Kekilli, “Babamla sorunumuz yoktu, sadece konuşmazdık. Yani derin konuşmazdık. Babam benimle gurur duyardı. Şimdi onun bana kızması beni rahatlatıyor. Kızsın, küfretsin. Ama ondan çok anneme üzülüyorum. O her şeyi içinde yaşıyordur” diyor.