Abone Ol

Merve Boluğur: Sert görüntüm kendimi koruma içgüdüsünden

Onu ‘Acemi Cadı’ dizisinin tatlı kızı olarak tanıdık. Sonra sert duruşu ve canlandırdığı kötü karakterleriyle çıktı karşımıza. Sadece Burak Özçivit, Kıvanç Tatlıtuğ gibi popüler jönlerle oynadığı dizilerle değil, özel hayatıyla da hep gündemdeydi.

Merve Boluğur: Sert görüntüm kendimi koruma içgüdüsünden

- Harbiye’de buluşmak için sözleşiyoruz. Tam saatinde oradayım ama benden önce kendi saç ve makyaj ekibiyle mekâna gitmiş bile.

- Makyaj yapılırken eşi Murat Dalkılıç’tan bir şarkı patlatıyor: ‘40 Yılda Bir Gibisin’. Hafif kızararak ve tebessüm ederek bu şarkının kendisi için yazıldığını söylüyor.

- Eşinden bahsederken verdiği her cevaptan sonra adeta kendine şaşırırıyor: “Ben aslında özel hayatımı anlatmam” diyor. Tipik bir Başak burcu, her şeyi tartarak konuşuyor. Ama çok geç... Ben cevaplarımı alıyorum.

Evlilik neleri değiştirdi?

- Herkes farklı şekilde ve zamanlarda olgunlaşma sürecine girer, ben bunu evlilikle tattım. Sabırlı ve sakin olmayı, oturup düşünmeyi öğrendim.

Sizi baştan yaratan bu aşk hikâyesinin başına dönelim, Murat Dalkılıç’la nasıl tanıştınız?

- Yazın, ortak arkadaşlarımız aracılığıyla. İlişkilerde kendimi kolay açan biri değilim. O yüzden Murat’ı da biraz uğraştırdım. Ama o ısrarla benden vazgeçmedi. İyi ki de vazgeçmedi!

Merve Boluğur: Sert görüntüm kendimi koruma içgüdüsünden - Resim: 1

Evleneceğiniz adam olduğunu ilk görüşte mi anladınız?

- Tanıdıkça... Nasıl anlatsam? İnsan karşısındakinde bazı özel duygular arıyor. Ben o hisleri Murat’ta buldum ve evleneceğim adam olduğunu o  zaman anladım.

Neydi onu vazgeçilmez kılan?

- Hep yanımda olacağının güveni...

Size ‘40 Yılda Bir Gibisin’ diye şarkı yazan bir adam evlenme teklifini nasıl yaptı?

- Harbiye Açıkhava konseri sırasında! Hiçbir şeyden haberim yoktu. ‘Sonsuz Olsan’ şarkısını söylemeye başladı; “Bugün hayatımın en özel günü. Hem ilk Harbiye konserimi veriyorum hem de müstakbel eşim burada” dedi. Konuşmanın nereye gittiğini başta anlayamadım, devam ettikçe farkettim ve ağlamaya başladım. O gece binlerce kişi mutluluğuma ortak oldu.

Eşiniz bugün ABD’de konser veriyor. Geçen gün Avustralya’da klip çekti. E kadın hayranlarını da hesaba katarsak... Kıskanmıyor musunuz?

- Hayatta önce kendine güveneceksin. Sahiplenmekse birbirimizi sahipleniyoruz. Ama mesleki anlamda hayatlarımızı kısıtlayacak şeyler yaşamıyoruz.

Ünlüler arasında evlilik sözleşmeleri trend gibi. Siz de yaptınız mı?

- Yok Hakan daha neler, bizim Murat’la aramızda gönül sözleşmesi var.

İki sanatçı sürekli sanat mı konuşur?

- Birbirimizin fikirlerini alıyoruz tabii. Ama onun dışında 7x24 iş konuşmuyoruz. Kendimize de vakit ayırıyoruz.

Çocuk?

- İkimiz de istiyoruz. Kısmet tabii ama erkek çocuğuna biraz daha düşkünüm.

15 YAŞIMDA RUJUMU SÜRÜP EVDEN ÇIKARDIM

Son konuştuğumuzda “Hayatım film olsa adı ‘kırmızı ruj’ olurdu” demiştiniz. Bugün kırmızı rujunuz yok...

- Göz makyajımı değiştirince bir süre farklı renkler denedim ve sevdim. Yenilik iyidir!

Gözlerinizdeki koyu makyaj, koyu rujlar... Sert ve karanlık imaj... Bunlar ne kadar siz?

- Hepimizin doğduğunda kodları olduğuna inanıyorum. Benim de böyle. 15 yaşımda kırmızı rujumu sürüp evden çıkardım. Annem “Bu yaşta ruj sürülmez” dese de dinlemezdim. Ama o kırmızı rujla, dizilerde gördüğünüz kadın gibi sert biri asla değilim. Hassas, duygusal ve çabuk üzülebilen biriyim. O sert görünüm, sanırım kendimi koruma içgüdüsüyle oluşturduğum bir şey.

Niye koruyorsunuz kendinizi?

- Çünkü çok kolay kırılan biriydim. Kadın olmak zaten başlı başına zor değil mi? Erken yaşta gelen tanınırlık ve iş hayatı yüzünden eskiden beri yanıma her yanaşandan şüphelenirdim. Bu da bende koruyucu bir kabuk oluşturdu.

Merve Boluğur: Sert görüntüm kendimi koruma içgüdüsünden - Resim: 2

EL BEBEK GÜL BEBEK BÜYÜTÜLDÜM

İstanbul’da doğdum. Annem Yugoslav göçmeni, ev hanımı. Babam İzmirli, emekli. Eskiden bir ayakkabı mağazası vardı. 24 yaşında bir erkek kardeşim var. El bebek gül bebek, masallarla büyütüldüm.

Lise yeni bitmişti. Ajansı olan bir arkadaşım ajansına çağırdı. O gün kaderim değişti, ‘Keloğlan Kara Prense Karşı’ filminde küçük bir rol aldım. Galada kendimi beyazperdede gördükten sonra, “Bu benim mesleğim olmalı” dedim.

MGSM’de eğitim almaya başladım, ardından ‘Acemi Cadı’ ve ‘Küçük Sırlar’ geldi...

KÖTÜ KARAKTERLER DAHA DERİNLİKLİ

Ekrana üç yıl ara vermenizin sebebi neydi? Evlilik mi?

- 18 yaşımdan beri aralıksız çalışıyordum. Biraz kendime dönmek istedim. Ama şimdi bu yeni başlayacak ‘İçimdeki Fırtına’ dizisinde karakterin hırslı, gözükara ve çok katmanlı olması beni çekti.

Habil-Kabil’den beri düşman kardeş hikâyelerini biliriz. Sizin hikâyenizin farkı ne?

- Bu, iki kız kardeşin intikam hikâyesi... İkimizin de âşık olduğu bir çocuk var. Benim canlandırdığım Ezgi, aşkı için her şeyi yapabilecek biri. Hissettiği güçlü aşktan dolayı, bir noktadan sonra izleyenler de onu haklı buluyor.

‘Küçük Sırlar’dan beri sizi ekranda hep kötü karakterlerde görüyoruz. Nedir bu kötüye olan merak?

- Bu tip karakterler daha katmanlı ve derinlikli. Karakteri ortaya çıkarırken, ‘Bir insan neden böyle olabilir?’ diye kafa yormayı seviyorum. Aynı zamanda kötü karakterler izleyene daha gerçekçi geliyor. Sonuçta hiçbirimiz salt iyi değiliz. Kıskançlıklarımız da takıntılarımız da olabiliyor.

Sizin kötülük tanımınız nedir?

- Merhametsiz olmak.

TASAVVUF KİTAPLARI OKUYORUM

En son ne okudu: Kişisel gelişim ve biyografileri seviyorum. Tasavvufla ilgili kitaplar da okuyorum. Hayattaki amacımı, neden burada olduğumu, nasıl daha iyi ve merhametli olabileceğimi sorguluyorum. Güzel bir yazı günümü değiştirebiliyor.

En son ne dinledi: Çağatay Akman / Gece Gölgenin Rahatına Bak

En son ne izledi: La La Land (Âşıklar Şehri). Game of Thrones hastasıyım. Narcos’u seviyorum.

En büyük tutkusu: Aşk.