Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, televizyon ve medya dünyasında son dönemde art arda ortaya çıkan iddiaları köşesine taşıdı. Habertürk’te üst üste yaşanan skandallar, GAİN Medya’ya yönelik soruşturmalar ve sektörde dillendirilen suçlamaların tesadüf olmadığını savunan Aytuğ, yaşanan gelişmeleri yıllardır süregelen çürümüşlüğün dışa vurumu olarak değerlendirdi.
Çok paranın döndüğü her alanda mafyatik ilişkiler ve para aklama gibi hukuksuzlukların kendisini gösterebildiğini ifade eden yazar, medya sektörünün bu süreçten arındırılması gerektiğini belirtti. Aytuğ ayrıca, mağdurlara yönelik çağrısının sürdüğünü söyleyerek bilgisi ve belgesi olanların susmaması gerektiğini vurguladı.
İşte Yüksel Aytuğ'un "Televizyon mu, kanalizasyon mu?" başlıklı o yazısı:
Televizyon sektöründeki lağım en sonunda patladı. Zaten bu basınca daha fazla dayanamazdı...
Geçen hafta bu sütunlarda "arınma" için bir kampanya başlatmış, özellikle de sektörün mağdur ama suskun kadınlarını konuşmaya çağırmıştım. Habertürk'ün eski spikeri Nur Köşker'in art arda yaptığı ifşaların ardından bu kez de tutuklanan Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy hakkında yeni ve dehşet verici bir iddia da bir dönem birlikte çalıştığı Tuğçe Acar'dan geldi: Taciz, şantaj, baskı, uyuşturucu ve toplu seks partileri...
Bu arada vergi kaçırma ve para aklama suçlamasıyla karşı karşıya kalan Show TV ve Habertürk'ün yeni sahibi Can Holding'in ardından bu kez de dijital yayın platformu Gain için benzer iddialarla hukuki süreç başlatıldı.
Hep söylerim; çok paranın döndüğü her ortamda mutlaka mafyatik ilişkiler ve para aklama gibi hukuksuzluklar ve türlü ahlaksızlık da vardır.
Beni asıl üzen, herkesin sadece işin "magazin" kısmıyla ilgilenmesi. İsyan ettiğim; sektörde namusuyla, yeteneğiyle, liyakatıyla kariyer yapmak isteyen kadınlar acı çekip feryat ederken, o şirketlerin karar mekanizmasında yer alanların, müdürlerinin, yönetmenlerinin, yazarlarının, yorumcularının bu konuya duyarsız kalması. Bırakın görmezden gelmelerini, iç yazışma yayınlayıp, "Dedikodu yapanlar işten atılacaktır" diye göz korkutan "Grup Başkanları" bile varmış meğerse...
Bırakın artık bu rezaletin reyting ve tiraj sağlayacak magazin yanlarını. Esas meseleye gelin. Çürümüşlüğün başındakileri enselerinden tutup milletin önüne çıkartın. Bugünün dilsiz şeytanları, yarının da günahkarı olacaktır, unutmayın.
Her zaman olduğu gibi meselenin özüne inen, dikeni sökmek için dalından değil kökünden tutan, mağdurların sesini duyuran yine Sabah oldu. Bu kez de medyayı kirinden, pasından arındırmak için eline paspası alanlar bizim arkadaşlarımızdı.
Çağrım, geçerliliğini koruyor. Bilgisi, belgesi, şahidi olan susmasın. Televizyon ekranından odalarımıza boşalan kanalizasyon, ortalığı daha fazla kokutmasın.