Abone Ol

Reina saldırganından korkunç ifade: Kafasına sıkmayı düşündüm

İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yakalanan Reina katliamcısı Abdulkadir Masharipov’un sorgusu sürüyor.

Reina saldırganından korkunç ifade: Kafasına sıkmayı düşündüm

Saldırganın Reina saldırısından 48 saat sonra Bakırköy'de polis uygulamasına takıldığı ortaya çıktı. Sorgusunda polisin kendisine dikkatlice baktığını anlatan cani, 'Bu sırada polisin kafasına sıkmayı düşündüm. Son anda vazgeçtim' dediği öğrenildi.
Pakistan’nın Bader şehrinde 2 kişiyle askeri bir aracın altına patlayıcı yerleştirip uzaktan kumandayla patlattıklarını söyleyen terörist, Türkiye’ye 2016 yılı başında yasadışı yolla gelmiş.
Ailesiyle gelen terörist, katliama giden süreci şöyle anlattı: “Ailemle 4 ay Zeytinburnu’nda kaldım. Sonra Kayaşehir’de bir ev kiralayıp taşındık. Suriye’deki DEAŞ emirinden 2016’nın kasım ayında ‘Konya’ya git’ talimatı aldım. Ailemle Konya’ya taşındım. Konya’da 1 ay kaldıktan sonra otobüsle İstanbul’a geldim. Kayaşehir’deki eve yerleştim.”
CANLI BOMBA EMRİ
Konya-İstanbul arasında mekik dokuyan Masharipov, örgütle haberleşmesini cep telefonundaki haberleşme programı Telegram üzerinden yapmış. Telegram’dan eylem talimatını Suriye’deki DEAŞ emirinden aldığını ifade eden terörist,
DEAŞ’ın Suriye’deki emiri beni arayıp ‘Canlı bomba eylemi yapacak etrafından birileri var mı?’ diye sordu. Ben ‘Araştırayım’ deyince, ‘Sen yapabilir misin?’ dedi” diye konuştu. Bu talimat üzerine eylemi kabul eden Masharipov, detayları şöyle anlattı: “Eylem sürecine 26 Aralık’ta başladım. O gece tanımadığım biri Telegram’dan ‘Eylemi kabul eden sen misin?’ dedi. Ben ‘Evet’ deyince, ‘Aşağı in, otobüs durağına gel’ dedi. Durağa gittim. Rusça konuşan Kafkas kökenli biri yanıma geldi. Bana taşınabilir bellek ile 700 TL verdi.
‘Kendine yeni bir ev tut’ dedi. Eve gidip USB’yi açtığımda, Rusça, eyleme dönük bir ses kaydı vardı. Ebu Cihad olarak tanıdığım biri bana Telegram’dan USB’deki sesin kendisine ait olduğunu söyleyen bir mesaj attı.27 Aralık’ta Taksim Meydanı’na yanımda bulunan biriyle keşfe çıktım. Kamerayla etrafı görüntüledim. Sonra Başakşehir’de kiraladığım eve gittim. Eşimi ve çocuklarımı bu eve götürdüm.”
ÖRGÜTÜN KADISI ‘EBU CİHAD’
Masharipov’un katliamla ilgili ses kaydı olduğunu belirttiği Ebu Cihad, saldırıdan sonra operasyonla yakalandı. Örgütün ‘kadı’sı olduğu tespit edilen Ebu Cihad tutuklandı. Masharipov, ifadesinde, Reina’da kullandığı otomatik silahı saldırıdan 2 gün önce bir teröristin kendisine verdiğini kaydetti.

İddiasına göre, bu terörist de Kafkas kökenliydi ve Rusça konuşuyordu. Silahı getiren teröristin kendisine yeni bir cep telefonu verdiğini dile getiren Masharipov, “29 Aralık’ta Telegram’dan gelen mesajda ‘Kapıya biri gelirse aç’ yazıyordu.
Gece saatlerinde, Rusça konuşan, Kafkas kökenli, bere takmış, 1.80 cm boyunda birisi geldi. Elinde çanta vardı, beraberinde getirdiği AK-47’yi (Kalaşnikof), dolu 6 şarjör ve silindir şeklinde 3 koyu renkli bombayı verdi.
Bana Taksim hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben de ‘Yılbaşı gecesi yabancılar kutlama yapıyor, onları tarayacağım’ dedim. Gelen kişi, ‘İstersen bombalarla kendini patlatabilirsin’ dedi. Cep telefonumu aldı, bana yeni bir telefon verdi ve gitti” diye konuştu.
TAKSİYLE REINA’DA KEŞİF
Eşine eylem yapacağını ve örgüt üyelerinin onu Suriye’ye götüreceğini söylediğini ifade eden Masharipov, saldırı planladığı Taksim’e de keşif için gitmiş.
Havanın yağışlı olması nedeniyle Taksim’e silahla gelmenin zor olacağını ve fazla kalabalık olmayacağını düşündüğü için durumu Suriye’deki DEAŞ emirine bildirdiğini söyleyen Masharipov, yeni eylem yeri talimatını da şöyle aktardı:“Telegram’dan Taksim eyleminin iyi olmayacağını Suriye’deki emire ilettim. Daha sonra Ebu Cihad’dan bir mesaj geldi. ‘Bu saatte orada kimse olmaz, Reina diye bir diskotek var, oraya eylem yapabilirsin’ demesi üzerine yeniden Zeytinburnu’na döndüm.
Taksiye binip silahsız olarak keşif yapmak için Reina’ya gittim. Dışarıdan gözetledim, içeri girmedim. Ebu Cihad’dan içeriyle ilgili görüntü istedim. Bana dans edenlerin görüntüsünü gönderdi. Tekrar taksiye binip Zeytinburnu’na döndüm.”
"İÇERİ GİRMEK İÇİN POLİSİ VURDUM"
Saldırı için Ortaköy’e gitmeden önce Zeytinburnu’nda Özbek asıllı bir kişiden bir sırt çantası, bir de el çantası aldığını belirten Masharipov, 39 kişiyi katlettiği anları da anlattı:
“Sırt çantasında şarjörler vardı. El çantasına da silahı koydum. Bombaları cebime koyarak eylem için yola çıktım. Taksiyle Reina’ya gittim. Reina’ya yürürken cep telefonumu kırıp attım. Reina’nın kapısına geldiğimde girişte bir polis vardı. İçeri girmek için polisi vurdum.
İçeri girdiğimde hedef gözetmeksizin bütün şarjörleri bitirinceye kadar ateş ettim. 2 el bombası attım. (Flashbang tipi patlayıcıdan bahsediyor.) Montumu neden çıkardığımı hatırlamıyorum, o anki psikolojik durumdan dolayı herhalde.
Cebimdeki son el bombasını çıkararak sol elime aldığımda pimi çektim. Flashbang elimde patladı. Sol elimden yaralandım, sakalım, saçım ve bıyığımın bir kısmı yandı.
Öldüğümü zannettim, bir süre geçtikten sonra bir şey olmadığını anlayınca hafızam yerine geldi. Emekleyerek bir süre ilerledim, daha sonra ayağı kalkarak dışarı çıktım.”
"POLİS BANA DİKKATLİCE BAKTI..."

REINA saldırısından 48 saat sonra Bakırköy’de polis uygulamasına takılan Masharipov, nasıl kaçtıklarını şöyle ifade etti: “Beni arayan Ebu Cihad, ‘Bir süre bekle, sana birini göndereceğim’ dedi.

Kaldığım yere Mustafa Hakü geldi. Bindiğimiz otomobilde Hakü bana yeni bir telefon verirken, aracı Mustafa isimli biri kullandı. Otomobille giderken polisler aracı durdurdu.

Arka koltukta oturuyordum, polis dikkatlice baktı. Kafasını araçtan içeri sokup bir daha baktı. Bu sırada polisin kafasına sıkmayı düşündüm. Son anda vazgeçtim.

Hakü, aracı kullanan Mustafa’ya ‘Yürü’ dedi. Polislere ateş ederek kaçtık. Polis de takip etmeye başladı. 3 kez polise ateş ettim. Hakü’ye ‘Araçtan tek tek çıkalım. Biri yakalanırsa, diğeri kurtulur’ dedim. Polis bir süre sonra takibi bıraktı. Araçtan ilk ben indim. Bir evin merdivenlerine çıktım. Hava aydınlanıncaya kadar bekledim. Silahı evin orada bıraktım.Ebu Cihad’a ulaştım. Sefaköy’da kamerasız bir yere gittim. Ebu Cihad’a olanları anlattım. Bana, ‘Bir Türk bul, onun evini kirala, ben sana birini göndereceğim’ dedi.

Iraklı biri geldi, beni aldı. Sefaköy’den Esenyurt’a gittik. Ebu Cihad, ‘Ölü gibi ol, sakın bir yere hareket etme’ dedi. Esenyurt’taki adrese gittim, sonra yakalandım.”