Abone Ol

Prof. Dr. Ahmet Ercan: Deprem Takdiri İlahi Değildir

Deprem bilimci, jeofizik yüksek mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeofizik Mühendisleri Odası’nın düzenlediği toplantıda, “Sürekli olarak söylenen ‘Deprem takdiri ilahidir, yaşam yazgıdır’. Hayır, öyle değildir. Dolayısıyla Japonya ve Amerika’daki güzel örnekleri biz Türkiye’de yapabiliriz” dedi.

Prof. Dr. Ahmet Ercan: Deprem Takdiri İlahi Değildir

Deprem bilimci, jeofizik yüksek mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeofizik Mühendisleri Odası’nın düzenlediği toplantıda, “Sürekli olarak söylenen ‘Deprem takdiri ilahidir, yaşam yazgıdır’. Hayır, öyle değildir. Dolayısıyla Japonya ve Amerika’daki güzel örnekleri biz Türkiye’de yapabiliriz” dedi. Bir deprem ülkesi olan Türkiye'de, inşaat mühendisliği ve mimarlık fakültelerinde deprem alanında ders verilmemesine tepki gösteren Ercan, “Akıl alır gibi bir olay değil. Ne büyük bir eksikliktir" dedi. Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Şevket Demirbaş da yerel yönetimlere jeofizik mühendisi çalıştırmaları çağrısında bulundu ve bir daha imar affı çıkarılmamasını istedi.

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 10 ilde yıkıma neden olan depremlerin ardından TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası bugün, Mimarlar Odası’nın İstanbul Büyükkent Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Şevket Demirbaş, Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Burak Çatlıoğlu, deprem bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Prof. Dr. Bülent Kaypak ve Prof. Dr. Mehmet Emin Candansayar konuşmacı olarak katıldı. 

 

Prof. Dr. Ahmet Ercan: Bütün bu yapılaşmanın, yıkımların sorumlusu, yalnız bugünkü yönetim değil, 1950 yılından beri gelen yönetimlerdir
Toplantıda ilk söz alan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, incelemeler için salı günü Hatay’a gideceğini söyledi. Ercan, şöyle konuştu:

“Aslında 1950’den başlamak üzere ülkede ‘hürriyet’ geldi. Herkes istediğini yapabilir. İsteyen hilafeti dahi getirebilir gibi adımlar atıldı. Köyden kente doğru bir göç başladı. 1950 yılında köylü oranı yüzde 70, kentli oranı yüzde 30’du. Şu anda köylü oranı yüzde 9, kentli oranı yüzde 93. Türkiye tarım yapamıyor, hayvancılık yapamıyor. Tabii köyden çaresiz olarak kente gelen kişiler, büyük kentlerin çeperlerinde gecekondularını yaptılar. Daha sonra her seçim döneminde gelen imar aflarıyla bir katlı gecekondu önce 2, sonra 3, sonra 4, sonra 5 katlı yapılara dönüştü. Bunların hiçbiri mühendislik yapısı değil. Dolayısıyla bütün bu yapılaşmanın, yıkımların sorumlusu, yalnız bugünkü yönetim değil, 1950 yılından beri gelen yönetimlerdir. Çünkü hepsinin tutumu aynı oldu. 2007 yılında, hani ‘Türkiye’de belediyeler hiçbir şey yapmadı’ sözü asla doğru değil. Özellikle İstanbul Belediyesi’nde, İstanbul’un 1/5000’lik yer yapısı haritası yoktu, bunlar yapıldı. İstanbul’un jeofizik davranış haritası yoktu, bunlar yapıldı. İstanbul’da incelikli çalışmalar yapıldı. Yani İngilizcesiyle Microsonation çalışmaları yapıldı. İncelikli çalışmal